Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '16

 
Kategori
Edebiyat
 

Bütün yönleriyle Seyrani ve Aşık Ali Çatak üzerine düşüncelerim (2)

Bütün yönleriyle Seyrani ve Aşık Ali Çatak üzerine düşüncelerim  (2)
 

Bütün Yönleriyle Aşık Seyrani- Hazır: Aşık Ali Çatak.


SEYRANİ’nin asıl adı Mehmet olan şairimiz Kayseri’nin Develi (Everek),İlçesinin Camii Kebir mahallesinin SEYRANİ ( Oruza) sokakta halen mevcut olan baba evinde 1880 yılında dünyaya gelmiş olup,1866’da vefat etmiştir. Babası Oruza Camii imamı Cafer Efendidir. Anası Emine Hanımdır. Cafer Efendinin 4 çocuğunun en büyüğü olan Seyrani’dir. İlköğrenimini 14 yaşına kadar babası Cafer Efendinin yanında tamamladı. 15 yaşına erdiği zaman o tarihte hasta olan babası Cafer Efendi gece gördüğü ay ışığını sabah oldu zannederek oğlu Mehmet’e seslenir,“ Oğlum, anahtarı al camii aç, cemaat dışarıda kalmasın “diye seslenir.

Anahtarı alan Mehmet Camiye gittiğinde cami kapısının açık olduğunu görür, Camide iki saf halinde namaz kılan yeşil sarıklı, nurani yüzlü, aksakallı, iri yapılı insanların namaz kıldıklarına bakarak derki inşallah hayırdır, o da onlarla birlikte safa geçip namazını kılar. Namazın bitiminde selam ve duadan sonra Mehmet bu yeni edindiği cami arkadaşlarından biri Mehmet’e “yaklaş oğul yaklaş” der. Mehmet ( Seyrani) mübarek zatın yanına gelir. Eli göğüste kıyam eder, yani saygıda bulunur. Pir elinde mayi dolu bir kadehi Mehmed’e uzatır, kadehi alan Mehmet dünyevi şarap zannederek bâdeyi almak istemez.

Badeyi şüpheyle bakan Mehmed’e Pir tekrar seslenir “! İç oğul iç dostun elinden dost şarabını ki hidayete ermiş diyen bu gönül dostunun emrine uyarak badeyi içen Mehmed’e Pir: Sende düşün, aşkın deryasına yüz yüzebildiğin kadar “ diye temennide bulunduktan sonra birlikte camiden çıkarlar. Bu yeni edindiği bilgilerden sonra “ anahtarı eve bırakayım, ben size yetişirim “der. Anahtarı eve bırakan Mehmet (İLİBE) denilen semt tarafına koşar, onların peşinden dağı, taşı köylerdi, kasabaları ararsa da onları bir daha göremez. Söylentiye göre bitkin bir halde bulunan Mehmet BİLEÇ’teki bağlarına gelir ve yorgunluktan yatar.

O gün tesadüfen bağa giden Anası Emine Hanım bulunduğu yerde Mehmed’e ulaşır. Anne şefkatiyle (sevgisiyle),sevgili oğlunu Mehmed’i bağrına basar ve öper “ Mehmed’im buraları seyrana mı geldin, SEYRAN’ım” der? İşte o tarihten itibaren Mehmet ismi tarihe karışır. Develinin bağrında ve Erciyes’in eteğinde başı dumanlı, gönlü imanlı, cesur, mert, yiğit, Hak bilir, halkı, vatanını seven yepyeni bir Hak ve Halk aşığı olarak Âşık SEYRANİ olarak ortaya çıkar ve gün geçtikçe ünlenir. Bundan böyle Âşık Seyrani ölümüne değin SEYRANİ mahlası ile hem söyler ve hem de sazıyla çalar…

Aşık Seyrani 19 yaşında iken evlenir. Seyrani’nin yakınları ve dostları onu evlendirmek için aralarında bir iş bölümü yaparlar. Durumu Hoca Cafer Efendiye arz ederler. Hoca Cafer Efendi şöyle der:Berhüdar olun, pekala düşünmüşsünüz” diyerek dua ederler.İşi ARAP ALİ’ ye havale ederler.Ona bir top “Kaput bezi”nin almasını isterler. Her kes görevini yapar, Arap Ali ise Salı’dan Salı’ya işi erteler. Bu durumu gören SEYRANİ ise Arap Ali’yi şu dörtlükle hicveder:

Bir kuş geldi kondu karaçalıya

Bizim düğün kaldı yevmil salı’ya

Allah işi düşürme Arap Ali’ye

O da sattı bizi bir meydanîye. (11)

Diyen şair Seyrani bu ilk hicviyle içini dökmüştü. Bundan sonra düğün hazırlıkları kısa zamanda tamamlanır. Seyrani muradına erer. İki oğlu ve bir kızı olur. Şairimiz 1822 ‘de asker olur. Vatani vazifesini Balkanlarda yapar. Seyrani bir gün nöbet yerinde uyuyan arkadaşına şu dörtlüğü söyleyerek onu uyarmaya çalışır:

 

Tüfeğine acar derler

Demirine Macar derler

Yatan Kelp'e kocar derler

Kalk koca oğlan yatcı olma

***

Bu mu senin neferliğin

Şerefi var askerliğin

Yeri midir tenbelliğin

Boşa dolu atcı olma...

 

Aşık SEYRANİ 1828 yılında askerlik görevini bitirerek memleketi olan Kayseri - Develi'ye gelir. Şair 4 yıl Develi'de kaldıktan sonra İstanbul'a gitmeğe karar verir..Çünkü İstanbul'da Aşıklar toplantıları ve atışmaları ve ortaya konan muammaları vardır. Bunlarla olmak ister... Bakalım zaman o'na neleri gösterecek. Bekleyelim, görelim...

 

-----------------------------------------

devam edecek...

Abdülkadir GÜLER

01,10. .2016- SÖKE  

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..