Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '08

 
Kategori
Haber
 

Büyük Tezgah : Derviş Dönüyor mu?

Büyük Tezgah : Derviş Dönüyor mu?
 

Yazının başlığı, yan yana gelen Tercüman ve Vatan gazetelerinin manşetlerinden oluştu.

Derviş, Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse demek... E, bazı tarikatlerde dervişleri döndürüyorlar da... Mevlevi dervişlerin döndüklerini hepimiz biliyoruz. Ancak ilâhî aşkla vecde gelip kendinden geçerek, coşarak dönmeye başlayan gerçek dervişlerle, bir folklör gösterisi yapar gibi musikinin ritmine ayak uydurup dönmeye çalışan derviş görünümlüler arasında elbette çok fark var.

İşin şakası, esprisi bir tarafa da, ülkemiz çok kritik günlerden geçiyor.

Başka ülkeler, bir kriz olasılığında durumu en az zararla atlatabilmek için, teferruatlı planlar projeler üreterek, milletine, ülkesine, toplumuna yol gösteren, yardımcı olan, destek çıkan devlet adamlarına, siyasetçilere, sanayicilere, iş adamlarına, kamu kurumlarına, sivil toplum örgütlerine sahipken, bizim ülkemizdeki benzeri görevleri üstlenen kişi ve kuruluşlar, yolunda giden işlere çomak sokmaktan büyük zevk duyuyorlar.

Önce terör ivme kazandı. Aslan gibi evlatlarımız göz göre göre sere serpe şehit oldular. Her gün albayrağa sarılı tabutlarla karşılaştık. Cami avluları şehitler üzerinden siyaset yapılan alanlar haline geldi. Bakanlar, başbakanlar törenlere katılamaz oldu.

Milletin nefreti hükümetin üzerine toplanmıştı. Üstüne üstlük bir Anayasa dalaveresiyle iktidara cumhurbaşkanı seçme imkânı da verilmedi. Bir de ordumuz geceyarısı e-muhtıra yayınlayınca, artık iktidarın "muktedir" olamadığı da tescillendi.

Ülkenin dört bir yanında cumhuriyet mitingleriyle meydanlar doldurulunca, cumhuriyet karşıtı damgası da vurulan bir partinin sonu getirilmişti sanki...

Ak Parti'nin tek başına iktidara gelemeyeceği kesindi ama, kazara CHP çoğunluğu temin edemeyebilirdi. Bunun için DYP-ANAP birleşmesine gerekli müdahaleler yapılırken, CHP ile DSP arasında seçim işbirliği sağlandı. Bu arada, "diğer" gruba da MHP pompalandı. En kötü ihtimalle koalisyonla iktidarın el değiştirmesi isteniyordu.

22 Temmuz ne yazık ki herkesi hayal kırıklığına uğrattı. Ak Parti % 47 gibi bir rekora imza atarak tek başına iktidara geldi. Koalisyonun yedek ayağı olarak düşünülen MHP, Erdoğan'ı zor durumda bırakmak için Gül'ün cumhurbaşkanlığına destek verince, sistem yeniden rayına oturmuş oldu.

Hiç yoktan ortaya çıkarılan siyasi krizin bu şekilde beklenmeyen bir yörüngeye oturmasıyla, ülkeye yeterince zarar dokunamadığı görülünce, bir türban dalgasıyla sosyal krizin patlaması için dört bir yandan fitiller ateşlendi... Yıllardır haksız yere okul kapılarından geri çevrilen türbanlı öğrenciler, kendi yandaşı bildikleri iktidarın bu işi başaramadığını görünce, hem iktidarı dışlarlar, hem de bu kızgınlıkla olay çıkartırlar düşüncesiyle Anayasa değişikliğinin uygulanmaması için gereken her şey yapıldı.

İşin tuhafı gerekçe şuydu. Bu yasa uygulanırsa, yani türbanlılar üniversiteye girerse olaylar çıkarmış... Bunun hiç mantığı var mı? Özlemine kavuşmuş, hasret kaldığı okuma imkanını elde etmiş insanlar niye olay çıkarsınlardı ki? Aslında bu iddia, yasanın iptali halinde, çıkması hayal edilen olayların kamufle aracıydı. Yasa iptal edildi, umutlar söndü.

Fakat bu nasıl halktı ki, üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi, bütün kışkırtmalara rağmen yine birbirine düşmedi, bir türbanlıyla bir türbansız saç saça başbaşa kavga etmedi, iktidara karşı mitingler düzenlenmedi, yani beklenen olaylar yaşanmadı.

İdeoloji, din, inanç farklılığı demek ki bu asil insanları sahip oldukları insanlık meziyetlerinden soyutlamaya yetmiyordu. Bütün bu olup bitenlere kapatma davası da eklenince, ekonomik kriz patlak verecek ve toplum can alıcı noktasından vurulacaktı... Ekonomik kriz...

Piyasalar az biraz dalgalandı ama, yeniden duruldu. Daha fazla bir şeyler yapılmalıydı.

İşte bu hengamenin ardından geldi "Derviş'in Dönüşü" gündeme... Yedek olarak da saha kenarında Mesut Yılmaz ısınıyordu. Bütün bunlar size bir şeyler anlatıyor mu bilmiyorum.

Aslında bunun cevabı da var bugünkü gazetelerde: "Özgür Masonlar Büyük Locası'nın 2000 - 2004 yılları arasında Büyük Üstad'lığını yapan Murat Özgen Ayfer, Süleyman Demirel'in masonluğa girdiğini belirterek, Türk masonlarının 1966 yılında bölünmesinin tetikleyici unsurunun Demirel'e Adalet Partisi Genel Başkan adayı olduğu dönemde 'mason değildir' belgesinin verilmesi olduğunu anlattı."

Evet, 27 Mayıs sonrası oluşan siyasi tabloda, genel başkan Ragıp Gümüşpala aniden ölünce, Demokrat Parti oylarının toplandığı Adalet Partisi'nin başına, hiç adı sanı duyulmamış bir kişi aday oluvermişti. Son iki kuşak bu olayı bilmez. Ben hayal meyal hatırlıyorum. Süleyman Demirel adının nereden çıktığı cevapsız bir soruydu.

Bu arada Demirel'in seçilmememesi için onun "mason" olduğu iddiası ortaya atıldı. Fakat hemen bir belge bulunarak planın aksamasına izin verilmedi.

Şimdi aradan geçen 40 küsur sene sonra, olay aydınlanıyor. Mason olduğu halde "mason değil" diye kendisine belge verilen Demirel, demek ki özellikle mason olduğu için bu göreve getirilmiş.

Sizin anlayacağınız 40 küsur sene sonra torunlarınız 2007-2008 yıllarında Türkiye'de oynanan oyunlardan haberdar olacaklar. Tayyip Erdoğan kimmiş, ne yapmış, Deniz Baykal, ülkeye neler kazandırmış, Derviş niye dönmüş, Mesut Yılmaz birdenbire meclise bağımsız olarak niye sokulmuş, Anayasa Mahkemesi nasıl karar vermiş, Başsavcı ne yapmış, TÜSİAD ne istiyormuş, vatandaş nasıl tuzağa düşürülmüş, ya da tuzaklardan nasıl kurtulmuş, torunlarımız öğrenecekler.

Ama bu tarihi bilgiler onların hiçbir işine yaramayacak. Düşen uçakların karakutusu gibi, sadece olanları öğrenmiş olacaklar, o kadar...

Ben iki gazetenin manşetini tesadüfen yan yana görünce bu yazdıklarımı düşündüm ve tarihe bir not düşmek istedim. Sadece geçmişi özetlemeye çalıştım. Gelecekle ilgili bir tahminde de bulunmadım.

İsteyen istediği gibi yorumlayıp hayalindeki Türkiye'de yaşasın diye... Gerçek Türkiye'de yaşamak maalesef herkes için sıkıntılı... Bari hayallerinize gem vurmayayım da hiç değilse bu gece sabaha kadar rahat uyuyun istedim.

Çünkü Türkiye'de yarın ne olacağını sadece Allah bilir.


 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..