Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '08

 
Kategori
Deneme
 

Büyümüşsün sen!!!

Büyümüşssün sen!!! Üstelik ben daha buna hazır bile değilken....

"Nereden çıkardın şimdi bunu diye sakın sorma! Şimdilerde kaçak kaçak bakabildiğim fotografında gördüğüm o gözler ışıltısını kaybetmişse eğer, zamana yenik düşmüş yüreğin derim!! ve bilesin beni herşeyden çok bu üzer."

Yıllar öncesini hatırladım. Yerini asla tam olarak bilemediğim ancak, bambu masaların çiçek desenli minderlerle eğreti birlikteliklerinin yaşandığı, iki katlı bir kafeterya idi o anda mekan. Kaçak görüşmelerimizin kalbimde yarattığı heyecan dolu titremelere sadece bakışların, sevgim ve sana olan tutkum sebepken sen bir de "yakalanma korkumuzun" esareti altında aynı dertten muzdariptin. Haklı da sayılabilirdin üstelik, koskoca şehirde seni görmeye geldiğim sayılı zamanlarda mutlaka "senden birine" denk gelirdik ve çocuklar gibi yerçekimine inat Atatürk Bulvarının yokuşuna dönerdik yüzümüzü. Rehberim sendin o anlarda, ruhumu sana teslim ederdim. Akşam üstü kenti terkederken bindiğim otobüsün buğulu camından dışarıyı seyrederken boğazıma çökecek olan ayrılığın kara elleri, gün boyu uzak dururdu seninleyken, korurdun ruhumu o karabasanlardan, hemde sadece varlığınla ve hiç bir şey yapmadan. Bir de, ne zaman sıkıştırsa beni sensizlik korkusu, yüreğimin üstünde taşıdığım siyah beyaz bir fotografına bakardım, kah güneşin seni kıskandığı anlarda, kah gecenin kör karasında, en çokta bir çakmak ışıltısının altında. Öyle bir gülücük vardıki yüzünde ve yüreğinde, bakışlarının tazeliği en ölü ruhlara bile çiy düşmüş yaprak gibi can verirdi, belki farkında değildin ama böyleydi, sen içimdeki en çocuk, en sıcacık, en kadifemsi şeydin, sen aşkın kendisiydin!

Bu gün sana ait başka bir fotografa ilişti gözüm. Korktum ilk defa bakarken gözlerine, üzüldüm.

Sen, varlığınla tüm yaşantımın baharını kalbimde yeşerten, o an'ın, o günün ve hayatın tüm anlamını bir başına oluşturan sen, zamanın hoyrat kollarına teslim etmişsin ruhunu, gördüm!

Üzüldüm!

Demek ki sen de büyümüşsün, büyümek buysa eğer!!! Gözlerimize yansıyan aşkın ve çocukluğun ışığı kalmamış demek ki artık sende. Onlar terketse bile, gizli gizli özlemenin buğusu kalmalıydı hiç olmazsa, hiç olmazsa o seni hala çocuk kılmalıydı "büyüdükçe kirlenen dünyaya" inat!

Bilemiyorum!

Ancak, her ne olursa olsun, ben asla teslim olmak istemiyorum zamana. Bedenim büyüse de gözümdeki ışıltıyı ölene dek saklamak, senden bana yadigar gözümdeki buğunun bazen gözyaşı olup dökülmesinin sırrı ile yaşamak, en önemlisi kalbim hala o kafeteryadaki çocuğunki kadar genç yaşlanmak istiyorum...

(DüzeltmeTalebi=Eksik harf ve kelimeler sebebi ile)
 
Toplam blog
: 8
: 457
Kayıt tarihi
: 11.07.07
 
 

Ankara'dan, küçük, uzak ve soğuk bir kente göçmüş bir akademisyenim. Yazmanın, dolayısı ile paylaşma..