Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '07

 
Kategori
Kültürler
 

Cadı, hortlak, kurt adam inançları üzerine

Böyle bir konu üzerinde yazı yazmak, bize ne kazandırır? Belki de hiç. Ama bu konu tüm ortaçağ boyunca bir şekilde Avrupa kültüründe çok etkili olmuş.

Alman düşünürlerinden Goethe’nin "Faust"unu okuduğum zaman bunun; dahi bir insanın, öğrenme ihtiraslarının sınır tanımayan arayışları için sembolik anlatımlar içerdiğini düşünmüştüm hep. Hala, aynı kanaati korumak istiyorum ama o döneme ilişkin tarihi, edebi, mitolojik bilgilerim arttıkça bu anlatımların o insanlar tarafından benimsenerek inanıldığını hayretle görüyorum.

İşte size o dönemlerden cadılık inançlarıyla ilgili birkaç örnek; ( aşağıda ki metin, Yerdeniz Yayınları tarafından basılan, Darren OLDRİDGE tarafından yazılan, Kerem GEÇMEN tarafından Türkçeye çevrilen "İnsanlığın Garip Tarihi" adlı kitaptan kısa alıntılar şeklinde tarafımca hazırlanmıştır.)

"Cadıların uçtuğunu kabul eden yazarlar, bunu sağlayan mekanizma üzerine kafa yormuşlar ve bu konu hakkında fikir yürütebilmek için, genelde cadıların itiraflarından çıkardıkları ip uçlarından yararlanmışlardır. Örneğin bazı cadılar kendilerini havaya kaldıracak bazı büyülü merhemler kullandıklarını iddia etmişlerdi. 1580 yılında Bodin bu iddiaya uygun, dramatik bir olaydan bahsetmiştir:

Bu olaydan birkaç yıl önce Lyon’ta genç ve soylu bir hanım yaşardı. Bu hanımefendi geceleri kalkar, bir mum yakar ve vücuduna bir kavanoz merhem sürerdi. Daha sonra birkaç sözcük söyler ve uzaklara uçardı. Bir gün, yatağındaki sevgilisi bu gizemli olaya tanık olur; mumu yakıp her yerde onu arar. Bir yağ kavanozundan başka bir şey bulamayan adam, kavanozdaki yağın işlevini merak edip yağı sevgilisinden gördüğü gibi üzerine serpiştirir ve birden o da ortadan kaybolur. Kendisini Lorraine bölgesinde bir cadı tarikatının ortasında bulan adam, şaşkınlık ve korku içinde Tanrı’dan yardım ister ve bir anda tüm cadılar ortadan kaybolur…"

Meraklısı için yazalım; sonunda adam sevgilisini ihbar eder ve açılan davada suçunu kabullenen cadı canlı canlı gömülmeye mahkum edilmiş. Kitabı okuduğumda çocukluğumdan beri dinlediğim masallar ve izlediğim filmlerde benzer temaların ne kadar çok işlendiğini hatırladım. Rosmarry’nin Bebeği, Tatlı Cadı Samentha vb.

Günümüzde de benzer temalar, Hollywood filmlerine ya da edebiyat kitaplarına veya parapsikoloji bilimine konu olabiliyor. İşte size Caasandra Eason’un, "10 adımda Psişik Gücünüz" adlı , Özgü ÇELİK tarafından Türkçeye çevrilen, Beyaz Balina Yayınları tarafından basılan, tarafımca kısaltılarak alınan kitaptan örnekler:

"Biri eğer kapalı bir alanda ölürse, ölüm anında ne olur? Bilim, o anda, hem nitelik hem de niceliksel olarak doğrudan kişinin kimyasal yapısına bağlı olan bir radyasyonun veya elektromanyetik alanın açığa çıktığını kanıtlamıştır.
Ölüm anında manyetik alanın kendini etraftaki maddeye yapıştırdığını söyleyebiliriz. Eski bir Provençal geleneği, bir ölümün gerçekleştiği bir odadaki kaplarda bulunan suların boşaltılması gerektiğini, çünkü suların kirlenmiş olacağını söyler….

…Ölüm anında herkes, duygular yüzünden şiddeti artan bir manyetik alan açığa çıkarır. Bu manyetik alan etraftaki maddeye nüfuz edip moleküllerin biyokimyasal işlevlerini değiştirebilir.Sonuç olarak madde, ölen insanın manyetik alanını emecektir.Bu alan aynı zamanda, o an hissedilen duyguyla dolu olacaktır…"

Orta çağ ve zamanımıza ait bu iki metni karşılaştırdığımda şöyle bir sonuca ulaşıyorum; insanın doğası gereği, bilinmeyene ve sıra dışılığa karşı bir eğilimi var ve bu eğilim bir şekilde kullanılmak isteniyor. Ortaçağ’ın sömürgeci zihniyetle işlediği katliamların vicdan azabı bu şekilde bir söylem kullanılarak yatıştırılmak istenmiş ve halk uyutularak siyasi ve ekonomik gayeler, kamuoyundan gizlenmek istenmiş. Savaşların eksik olmadığı günümüz dünyasında da film ve kitaplarla aynı sonuç alınmak isteniyor gibi. Tek fark, o günkü dini içerikli literatür yerine bu gün teknolojik lisan kullanılıyor ve daha önemlisi bu inançlar, coğrafya ve uygarlığımızı geri kalmışlıkla tanımlayan dünyaya ait.

 
Toplam blog
: 177
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

1965 Almanya doğumluyum. Atatürk üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olup, öğretmen olarak çalışm..