Çağdaş bir Don Kişot: N.Erbakan

Evet, yüzünde komik bir gülücükle; sahi mi, abartma mı olduğuna inanamadığınız düşlerini sizinle ve yeşil bir toplumla paylaştı durdu bütün bir ömrü boyunca.

Yeşil bir dünyaya inananlar onun düşlerini bütün güçleriyle, bütün inançlarıyla paylaştılar. O düşlerini, sınırlar ötesine götürdü… Öyle bir dünya kuracaktı ki, o büyük, geniş, sonsuz yeşil İslam dünyasında bütün inananlar Hoca’nın dizinin dibinde onun hayalleriyle avunacaklar; onun gülen yüzüyle güleceklerdi…

Ama bir kısmı onun iyi niyetli, sonsuz hayallerini paylaşmaktan bıktılar ve onu gizli ve açık sattılar. Çünkü öylesine gerçek dışı; sürrealist düşleri vardı ki; ona ancak kendisi kadar saf olanlar inanabilirdi… Oysa bazıları , hocaya inanıyormuş gibi görünsede, hayalleri başkaydı ; hesapları başkaydı… Sonunda hocayı bıraktılar…

Hoca neler düşünmedi ki... Binlerce tank yapacak fabrikalar…
Türk motoru, makinasıyle çalışan yüzlerce araba fabrikası…
Her şeyiyle Türk yapımı silahlar …
Motoruyla , makinasıyla kendi yapımız uçaklar…
Neler neler…

Bunun için inanarak, kendisini götürdükleri yerlere gitti ve gösterilen yerlere nice temeller attı. Onların tümü de yapıldığında Türk’ün öncülüğünde Milli Görüş’ün kılavuzluğunda ve bütün İslam ülkelerinin onun elinde taşıdığı bayrağın altında toplandığı Büyük Bir İslam İmparatorluğu ortaya çıkacaktı…

Ama ne yazık ki onu aldattılar… ona ihanet ettiler… Onun attığı temeller unutuldu... Fabrika diye açtığı binalar ahıra dönüştürüldü. Bir Mücahit kandırılmıştı… Daha başka nasıl, hangi yönlerden kandırıldı…? O’nu da yarın yazılacak tarih gösterecektir.

O sonuna kadar düşlerine inandı. Ve herkesi de inandırmak için gerçek bir Siyasetçi gerçek bir Mücahit olarak çalıştı, çabaladı. Kimseye kızmadı; kimseye kötü söz söylemedi.. Kaşlarını çatmadı… Yüzü her zaman gülüyordu… Her zaman kendine güveniyordu. Bu güveni çevresinde bulunan herkese aşıladı. Syasette nasıl örgütçü olunması gerektiğini bütün çevresine öğretti. AKP onun öğrettiği yöntemlerle seçimleri kazandı ve iktidarda kaldı.

Hoca kendisine ihanet edildiğini biliyordu. İhanet edenlerin kulaklarını hafifçe çekti. Fakat hiçbir zaman affetmedi ve affetmeyeceğini gösterdi.

Çünkü onun inandığı devlet biçimi ötekilerden farklıydı. O bağımsız , zengin; makinasını, motorunu kendi yapan bir Türkiye düşünüyordu. Dünya ülkelerine öncülük edecek bir Türkiye düşünüyordu . Buna çağdaş literatürde ne denir .

ÜTOPYA…

Necmettin Erbakan’ın bir Ütopya’sı vardı… O Ütopya, Emperyalist ülkeleri karşısına alan özgür bir ülke yaratmaktı. Ona inanıyordu. Bütün İslam ülkeleri arasında işbirliğine inanıyordu... Türkiye o ülkelerin öncüsü olacaktı…O, Ütopyası için bir Don Kişot gibi çalıştı...

Ama , Hoca’ya ihanet edildi. Kimse onu anlamadı… Kimse onunla aynı hayalleri paylaşamadı.

Sanki düşlerindeki makinalar, fabrikalar üzerine şiirler yazan bir şair gibiydi. Hep büyük hayalleri vardı. Onun düşleri özgündü...

Öyle sözler söylediki, ona güldüler.. Ama inkar edilemez ki , siyasette belli bir üsluba sahipti…. Hem güldürür hem dinletirdi . Sevimliydi … Yeşil hayaller onunla bitti mi? Bitmez, ama bu işin Mücahit’iydi… O iş bitti…

Şimdi kim Türk işi makina fabrikalarını savunacak..
Kim Türk malı arabaları, tankları, uçakları hayal edecek…

Bu düşler onunla birlikte öldü…

Şimdi varsa yoksa dış işbirlikçiler arama…Ortak Batılı Bankalar bulma…Arap yatırımcıları kandırma… İtalyan, Japon, Alman arabaları satınalıp gezme... Şimdi siyasetçilerin gönlü bunlara daha yakın…

Erbakan’a gülen siyasetçilerin ruhları da ölmüş.. Nerede hayal kuracaklar ; nerede yeni bir Türkiye yaratacaklar… Bu düşler Erbakan’la bitti, öldü… Allah rahmet eylesin Hoca… Sen öldün , cennetine kavuştun; senin bağımsızlık üzerine kurduğun düşler belki siyasetçilerin beyninde değil ama bütün Türklerin kalbinde hep yaşayacak...