Çağdaş Şehir Eskişehir

 

ESKİŞEHİR, ESKİYLE YENİNİN KAYNAŞTIĞI ÇOK GÜZEL BİR ŞEHİR 

AMA ŞEHRE VARILAN YOLLARI, SANKİ AŞILMASI ZORLU BİR NEHİR...

 

Senelerdir seyyah oldum Allah'ın yarattığı her mekânı görmek için gezer dururum. İmkânım ölçüsünde misafirhanelerde konaklarım. Atım, arabam yok benim; biletini alabildiğim her taşıt ulaşım aracım. Genelde otobüs tercih ederim. Bazende uçakladır seyahatlerim. 

 

Bir süredir, görmeyi arzu ettiğim uzak yerlere gidemiyorum. İçinde bulunduğumuz kısıtlamalar nedeniyle evden dışarı pek çıkamaz olunca, çok bunaldım. Yakın mesafe Eskişehir'i ziyaret edeyim istedim. Otobüsle bize beş saat uzaklıkta, geçen ay 27 saatlik yol kat edip Ordu'ya ulaşmıştım. (Ordu ile ilgili hatıratlarımı sizinle paylaşmadım. Karadeniz kaçamaklarımı nasip olursa biriktirip sonra aktaracağım.) 

 

Eskişehir bize sapa da bir yer, yakın olmasın arağmen husisi zaman ayırmadan gidilecek yer değil. Yolları virajlı ve otobüs tutması benim için can sıkıcı oluyor. Lakin beğendiğimde bir şehir; sakin, medeni, kendine has bir asilliği mevcut... Eskişehir 17 yıl öncesinden bu yana görmediğim bir şehirdi. O zamanda güzel sakin bir şehirdi. Şimdi büyükşehir kapsamında, lakin şehirler arası yolları küçük kasaba kıvamında. 

 

İşte yolları sebebiyle gitmiyordum her halini beğendiğim Eskişehir'e, bu zamanda otoban ve bir kaç şerit olması gereken yolları siyasi nedenlerle eskide bırakılmış. Eskişehir'in namına değil, adına ithaf edilircesine yolları 17 sene öncesinde gördüğümle kalmış. Tek şeritli, kıvrım kıvrım dönemeçli, ne yandan bakarsan bak eski mi eski. Yeni bir asfalt bile vurulmamış. Çevresindeki illerin yolları uçak pisti gibi, Eskişehir aralarında üvey evlat muamelesi görmüş. "Bizim partiye oy vermediler" denilerek vatandaşa kızılmış, bu vatanın toprağı olan güzelim yöre cezalandırılmış. Ne kadar yanlış bir bakış açısı...

 

Pek sayın siyasiler yaptığınız hiç yakışıyor mu, kocaman adamlarsınız çocuklar gibi vatandaşınıza küsüyorsunuz, ulaşımını zorlandırarak cezalandırıyorsunuz. Size oy vermemiş olmaları bilakis sizi o bölgeye hizmet etmeye yönelik daha çok kamçılamalı, halk hizmet edeni sever, nitekim belediye başkanlarını yaşı kemale ermesine rağmen bunca yıl başlarında tutuyorlarsa, her seçimde ne olursa olsun makamdan indirmiyorlarsa, o başkanın gayretinden ve şehrine ve sakinlerine yaptığı hizmetlerden dolayı... Eskişehirli vatandaşlar Büyükerşen başkanı başlarına taç, gönüllerine yoldaş, dertlerine sırdaş etmişler. Karizmatik de buldukları başkanlarını çok seviyorlar.

 

Ben de siyasetle ilgim olmamasına rağmen, siyaset kimliğine bakmaksızın çok tadir ettim Yılmaz başkanı, gerçekten isminin hakkını vermiş, hiç bir şeyden yılmamış, büyük işler başarmış. Eskişehir'i bir Avrupa başkenti haline döndürmüş. Hemde eskiyi yıkmadan, var olanı yıpratmadan şehrin çehresini moderleştirmiş. Eskişehir'de yaşayan insanlarda bu emeğe saygı duyup, kendini modern şehrine uyarlamış. 

 

Eskişehir'i gezerken kendimi Hollanda da yahut Venedik'te falan hissettim. O kadar çok rahat ettim ve gezimden keyif aldım. Her taraf park ve yeşil alan, yorulduğun yerde otur dinlen. İnsanları da çok çağdaşlar ve çok candanlar. Uygar insan nasıl olur, medeniyet ne demektir Eskişehir'de bir tur atmayla öğreniveriyorsunuz. 

 

Herkes birbirine saygılı, kimse kimseyi eleştirmiyor, varına yoğuna bakarak insanlar değerlendirilmiyor, kapasitesi olmayan kınanmıyor. Yollara kimse çöp atmıyor, tükürmüyor, trafiği düzensiz akmıyor. İnsana insan olduğundan değer veriliyor, yaşlıya hürmet ediliyor, yolda kalmışa yol gösteriliyor. hayvanlar besleniyor, susuz bırakılmıyor.

 

Şehir içi yollar geniş, kaldırımlar ve engebesiz, şehrin bir ucundan öteki ucuna kadar rahat ve kolay ulaşım var. Tren var, tranvay var, adım başı otobüs durakları ve nezaketli sürücüleri, centilmen taksicileri, insanın huzuru için akla gelen, düşünülen her iyilik hayata geçirilmiş. Tranvay duraklarında bir tek görevli yok, yönetim halkına o kadar güveniyor ki, bilet kontrolü bile yapılmıyor. Sokak aralarındaki bahçeli evlerin bile gün boyu camları açık, ev sahipleri hırsızın girmeyeceğinden o kadar eminler ki bu şekil evini bırakıp pazara gidebiliyor.

 

BEN BU ŞEHRE ÇOK İMRENDİM.

 

Eskişehir halkı batı kökenli değil, hatırı sayılır çoğunluğu Rusya'dan göçme Kırım tatarları, Eskişehir'in yerlisi olmuş vaziyette... Tatarların kökenleri Kuzeyden, soğuk bölgeden gelmelerine karşın, yürekleri sımcıcak insanlar. Eskişehrlilerin geneli nezaketliler, birbirlerine saygılılar, kimse kimseye kaş çatarak bakmıyor, kimse kimsenin ne yaptığına karışmıyor. Hava atmıyor, zengin fakire kibir yapmıyor, güçlü zayıfa çelme takmıyor. Ben bu şehrin medeniyetine bayıldım. Ben bu şehrin insanlarının yaşantısına imrendim. Allah nasip ederse bir daha gittiğimde belki de yerleşiveririm. Aman dışarıdan çok gelen olmasın, bu güzellikleri kimse bozmasın, fitne yatağı Eskişehir topraklarına serilmesin, Eskişehir hep iyi yönde gelişsin, geriletilmesin.

 

Odun pazarı çevresi ve bu çevredeki iş yerleri adeta kökenleri tatar olan Eskişehirlilerin yerleşim yerleri, çi börekte en çok buralardaki iş yerlerinde yapılıp satılıyor, dışarıdan gelenler kadar Eskişehir halkı da bu böreği sevip yiyor. Porsuk çayı da Eskişehir'in simgesi, çayın görünümü  Venedik misali, yaz mevsiminde gondolla gezmelerde yapılıyormuş. "Yıllar öncesinde bu çay bakımsızdı. Başkan bir hale yola soktu" diyor Eskişehir'in aydın beyinli, aydınlık yüzlü insanları, kıymet biliyor. Emeğe saygı gösterip şehrine yapılan her güzelliği koruyor, kolluyor.

 

Eskişehir anlatımım burada bitmez, bitmemeli; özet geçtim. Görmeyene bir fikir olsun gibisine biraz bahsettim. Nasip olursa Eskişehir'in başka hallerinden bir başka zamanlarda da anlatım yapabilirim. Hatta tüm seyahatlerimi seyyah duyarlılığıyla bayram sonrası arada bir yazarım. Her gittiğim yeri, yanlışıyla, doğrusuyla, ifade edebildiğim kadarıyla inşallah...

 

Ayfer AYTAÇ

ayferaytac.com