Çalışanların ödediği vergide artışa mı gidiliyor?

Maliye Bakanlığı seçim döneminde verdiği bütçe açığını bir türlü kapatamıyor.

Seçimleri kazanmak için öylesine paralar saçıldı ki, aylardan beri acısı bir türlü çıkamadı.

Maliye Bakanlığının yeni hazırladığı düzenleme; kaçacak yeri olmayanları kıstırıp, eline avucuna ne veriliyorsa(!) onu almaya yönelikmiş.

Gelin bu düzenlemeye birlikte bir göz atalım.

Maliye bakanlığı, her zaman kaz gibi gördüğü çalışanları, yine aynı kategoriye almış! Buna göre gelir vergisinde halen yüzde 15, 20, 27 ve 35 olarak düzenlenen vergi tarifesi değiştirilmiş. Yüzde 15'lik ilk oran 10'a çekilirken, diğer oranlar yüzde 20 ve 25 olarak belirlenmiş. Ancak Maliye'deki gözden geçirme çalışmalarında taslağın bu oranlarla mı, yoksa eski oranlarla mı hükümete sevk edileceği konusunda mutabakat sağlanamamış. Oranlarla ilgili karar hükümete bırakılmış.

Her konuda vatandaşın beyanının esas alınacağını söyleyen iktidar, bundan böyle mükelleflerin beyanname vermelerinden sonra, Vergi İstihbarat Merkezini devreye sokarak, beyandaki rakamlar, mükellefe ilişkin bilgiler, aynı bölgedeki diğer mükelleflerin beyanları ve sektör ortalamalarıyla karşılaştırılacakmış. Yani bir nevi tehdit unsuru devreye sokulacakmış. Mükellefin beyan ettiği rakam, sektör ortalamalarının ciddi oranda altında kalıyorsa, mükellef uyarılacakmış. Haklı bir gerekçe ve düzeltme işlemi yoksa mükellef incelemeye alınacakmış. Yaptırım nerde? Kazandığının vergisini vermeyenler, caydırıcı bir önlem yok mu? ABD’yi her şeyimizle örnek alırken, vergi sistemlerini niye örnek almıyoruz?

Bu uygulamanın anlamı kısaca; harcadığın paranın hesabını ver! Evet, herkes harcadığı paranın hesabını bir şekilde vermeli. Ancak bu hesap sorma işinde, önce lüks arabaların, sonra lüks evlerin, en sonunda da Yatların vergi oranlarını indirip, yandaşların önce katlanmasını, sonra lüks araba ve yatlanmlarını sağlayanlardan hesap sorulmayacak mı?

Gelelim biz Maliye Bakanlığının hazırladığı taslağa; taslağa göre mükellefin yıl içindeki harcamalarıyla beyan ettiği gelir de, çapraz kontrole tabi tutulacakmış. Lüks içinde yaşayıp da, düşük gelir bildirenlerin önüne yıl içinde aldığı yat, kat, araba gibi varlıklar ile kredi kartıyla yaptığı harcamalar konulacakmış. Kendisine bunları neyle finanse ediyorsun? Diye sorulacakmış. Tatmin edici bir açıklama gelmezse, mükellef incelemeye sevk edilecekmiş.

Evet, gelişmiş toplumlardaki bir uygulama. Ancak son 7 yılda bizim ülkemizde böylesi bir uygulama yapılmadı. Yapılanlar da muhalif kesim. Muhalif olduğu kesinleşmişse, bu vergi kontrolleri o esnafı batırmaya yönelik olarak uzun süre devam ettiriliyor. Öbür tarafta, 4*4 arabalar(Jeep) lüks yatlar ve katlar alan yandaşlara kesinlikle her hangi bir inceleme gelmiyor. Onlar hakkında ihbar bile yapılmışsa, o ihbarı göz önüne alan olmuyor.

Bu ülkede; bir de vergi politikaları ile ilgili açılım yapmak gerekiyor. Bu zamana kadar hiçbir kimse verdiği vergi ile orantılı olarak yaşamadı. Her zaman gündeme gelen Kuyumcu, Doktor, Avukat gibi serbest meslek sahibi vergi mükellefleri, verdikleri vergi ile ters orantılı bir yaşam sürmüşlerdir. Öbür taraftan, çalışanlara yönelik her şey iktidarca belirlenmesine rağmen, hala onların aldığı üç kuruş para, iktidar sahiplerini rahatsız ediyor. Çalışanların aldığı ücrete ait vergi oranlarını arttırmaya yönelik çalışmalar yapılıyor.

Vergiyi tabana yayma savsatası ile KDV, ÖTV, Akaryakıt, iletişim gibi vergilerle günlük oynamalar yapılarak, bütçenin verdiği tarihi açık kapatılmaya çalışılıyor. Bu ne kadar adil?

Sözde vergi tabana yayılıp, vergide adalet(!) sağlanırken, 150 metre kareyi geçen evlerdeki vergi oranını aşağı çekmek veya 2500CC üzerindeki araçların ÖTV ve MTV’lerini indirmek, yatlardan alınan KDV oranını indirip, ÖTV oranını sıfırlamak ne kadar adil. 4X4 arabaya binenin benzin veya mazota ödediği vergi ile benim ödediğim verginin aynı olması bir adalet mi? Çiftçi Mehmet Efendi’nin traktörüne aldığı mazot ile Holding sahibi Ahmet Bey’in kotrasına aldığı mazotun aynı fiyatta olması ve aynı vergiyi ödemeleri adalet mi?

Pırlanta alanlar ve satanların devlete özel tüketim vergisi ödemediği bir ülkede, asgari ücretten vergi alınması mı adalet? Piyasaya sürülen likit yumurtadan vergi alınmazken, halkın ekmeğinden yüzde 8 KDV alınması ne kadar adil? Ülkede kuyumculuk üzerine zincir kuranlardan doğru düzgün vergi alınmazken, çalışanların aldığı üç kuruş maaşdan daha fazla kesintiyi nasıl yaparım diye çalışma yapmak mı adalet?

Bu ve benzeri birçok örnek daha sıralanabilir.

Bu tıpkı Kör tuttuğunu… Gibi bir şey!

Vur abalıya!