Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '08

 
Kategori
Eğitim
 

Canım öğretmenim

Yazarı: Mustafa Yılmazkaya

Kadir Mardin’den ailesiyle İstanbul’a göç etmek zorunda kalmış ve sakız satarak ailesinin geçimine yardımcı olmaya çalışan bir çocuktur. Bir gün sakız satarken Süleyman isimli bir fabrikatörle karşılaşır. Ona da sakız satmak ister. İşte bu şekilde fabrikatör ile tanışır.

Süleyman Bey Kadir’e, okula gidip gitmediğini sorar. O da, babası çalışmadığı için geçimlerine katkı sağlamak zorunda olduğunu, okumayı çok istediğini ama buna babasının izin vermeyeceğini söyler.

Süleyman Bey, Kadir’in babasıyla görüşebileceğini ve okul masraflarını karşılayabileceğini söyler. Ardından, “Benim çorap fabrikam var. Babanı da fabrikamda işe alırız. Böylece sen de çalışmaz okursun, ” der. Kadir buna çok sevinir.

Babasıyla görüşmeye giderler. Babası gününü, kahvede kağıt oynayarak geçirmektedir. Babası, Süleyman Bey ile “İşim var, ” diye görüşmek bile istemez. Kadir buna çok üzülür. Evden ayrılmaya karar verir. Bir kez daha Süleyman Bey ile konuşur.

Süleyman Bey Kır Hasan’ı ikna eder ve Kadir okula başlar. Okullar açılalı bir-iki hafta olmuştur. Kadir okula biraz geç yazılır. Köyden geldiği için, Kadir’in yaşı sınıftakilerden biraz büyüktür. Sakız satmasından dolayı matematiği güçlüdür. Nurhan Öğretmen onu çok güzel karşılar. Tahtaya cümleler yazdırır. Çocuklara yanlış var mı, diye sorar. Yanlış cümleleri düzelttirir.

Kadir, ilk günden hemen kendini belli eder. Özellikle matematikte, birer, ikişer, onar, bine kadar sayabilir. Öğretmen, Kadir’i bildiği sorularda sınıfa alkışlattırır. Bu olay, Kadir’in çok hoşuna gider. Demek okumak böyle kolaymış, diye içinden geçirir ve dört elle derslerine sarılır.

Kadir, daha ilk günde sınıfın gözüne girer. Ertesi gün önlük alınır. Kadir, diğer arkadaşlarımdan farkım kalmayacak diye çok sevinir. Kadir alkışlandıkça, okulu daha çok sever.

Bir keresinde hiç kimsenin çözemediği bir soruyu çözer. Öğretmen ona, “Aferin, bize çalışkan olabileceğini gösterdin, ” der. Öğretmeni, özellikle Süleyman Bey konusunda Kadir’e nasihat verir: “Kimse onun sana yaptığını yapmaz. Çok fedakar biri, çok şanslısın. O halde onun istediklerini yapmalısın, onu üzmemelisin. Bak her şeyin var, hiç eksiğin yok, ” diye Kadir’i sürekli motive eder.

Kadir’in sınıfta hiç arkadaşı yoktur. Çünkü onları çok şımarık bulur. Kadir’in başarıları artınca, bir buçuk ay sonra yapılan sınıf başkanı seçiminde, tüm sınıf, Kadir’i başkanlığa seçer. Bunun üzerine Öğretmen, Kadir’i yanına çağırıp, “Kadir şimdi size teşekkür edecek, ” der ve böylece, ona teşekkür etmeyi öğretir.

Buarada öğretmeni kadir’e, “Böyle giderse ikinci sınıfa atlama yapabileceğini, ” söyler. Bunun üzerine, Kadir çok çalışır. Yemek yemez ve bir gün hastalanır. Öğretmeni çok üzülüyor. Annesi, babası ve Süleyman Bey, Kadir’i hastaneye yatırırlar. Kadir hastanede, hep okulunu ve öğretmenini sayıklar. Öğretmeni onu ziyarete gelir.

İyileşince, tekrar okuluna döner. Aklı hep ikinci sınıfa atlamaktadır. Öğretmeni onu sınav yapıp, sınıf atlamasına karar verir. İkinci sınıf komisyonu da sınav yapar. Ve Kadir sınavı geçer. Kadir, buna rağmen çok üzülür. Çünkü öğretmeninden ayrılmak istemez. Ama ayrılmak zorundadır.

İkinci sınıfta biraz zorlansa da, Kadir çok çalışarak yine sınıf birincisi olur. Bu duruma, annesi, babası, Süleyman Bey ve Nuran Öğretmen çok sevinirler. Kadir böylece üçüncü sınıfa geçer.

Eserin, Eğitimin Öğeleri Açısından Değerlendirilmesi:

Öğretmen: Çok sıcakkanlı ve sevecen birisidir. Öğrencilerin öğrenmeleri için, onları güdüler. Özellikle Kadir’e nasihatlerde bulunur ve eline geçen bu fırsatı, onun çok iyi değerlendirmesini sağlar.

Öğrenci: Azimli ve kararlı bir çocuk olan Kadir kısa sürede öğretmeninin de desteği ile çok başarılı olur. Okulunu ve arkadaşlarını çok sever ve onlara yardımcı olur. Öğretmenin nasihatlerini iyi dinler ve kısa zamanda başarıyı yakalar. Eline geçen bu okuma fırsatını en iyi şekilde değerlendirir.

Yönetici: Okul müdürü de gayet saygılı sevgili bir insandır. Öğrencilere çok iyi davranır. Onların okuldan en iyi şekilde faydalanmaları için elinden gelen her şeyi yapar.

Bina, Araç-Gereç: Araç gereç olmadan eğitim yapmak zordur veya öğrenmeyi kolalaştıran araç gereçlerin temini çocuklar için çok önemlidir. Bu romanda, çocuk yeni tanıştığı bir fabrikatör sayesinde araç gereçlerini temin eder.

Çevre: Aile çocuğun eğitimi konusunda hassas değildir. Özellikle baba bu konuda iyice duyarsızdır. Kadir’ i okula değil, sakız satarak para kazanmaya gönderir. Kendisi kahvede kağıt oynayarak gün geçirir. Ama Süleyman Bey’in ikna etmesi ile çocuğunu okula göndermesi gerektiğini anlar. Hatalarını fark eder ve onları düzeltmeye çalışır. Anne çocuğunun okumasını çok ister, fakat pek de bir şey yapamaz. Ama sonunda oğlunun okuması, onu çok mutlu eder.

Sonuç:

Azim, kararlılık ve çok çalışma ile her türlü zorluğun üstesinden gelinir. Yeter ki başaracağımıza inanalım ve elimizden geleni yapalım.

Esra Yıldırım

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..