Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '11

 
Kategori
Aile
 

Canımdan canıma

Nasılsın? Ben bir gün önce uyuyamaştım biliyorsun. Annemi fazla kafama taktım. Anneme bir şey oldu. Bulaşık makinesine limon kabukları koymuş, güzel koku verir diye. Hangi cağdayız Allah aşkına ya. Ben ilk defa görüyorum. Âlem kadın benim annem. Sırtlarım da ağrıyor, Bilgisayar başında oturmaktan sanırım. Şimdi, bana hemen doktora git diyeceksin biliyorum. Biliyor musun ben 45 yaşıma kadar doktor yüzü görmüş insan değildim. Sanırım yaşlanıyorum. Of sırtıma sanki bıçak saplıyorlar.

 
Gece televizyon başında Almanya-Türkiye maçını izlemeye çalışıyordum, yarı uyur, yarı uyanık. Uyumuşum, sabah maç sonucu öğreniyorum, yenilmişiz yine. Makûs talih.
 
Bana bu sabah yazmışsın; bu gün biraz yazlıkları kaldıracağım yavaş yavaş halıları yayma zamanı geliyor. Yani bu gün ev hanımlığım üstümde gezmek yok. Bu mevsim seyahati ne severim yüreğim aklım hep uzaklarda. Ayşe’ler Amazon ormanlarında. Ama artık o kadar zor yollar bana göre değil, aşı olup gittiler. Birde başları çok ağrıyormuş ağrı kesici alıyormuş tabi rakım yüksek. Bende Nepal ve Tibetçe öyle olmuştum. Bir daha oralara gidemem zor yolculuklar onlar.
 
İnandım bende :) Ev hanımlığına sözüm yok ama. Gezi olacak, Seyahat olacak, sen gitmeyeceksin. İçin gidiyordur seninde. Biliyorsun yurtdışı sana yasak. İzin vermiyorum. İkide bir bana sende gel birlikte gidelim diyorsun ama. Ben uçaktan korkuyorum, Hem ben kalp hastasıyım biliyorsun.
 
Ben birde şunu anlamakta zorlanıyorum. Türkiye’miz turist cenneti iken, Neden paramız yabancılara gitsin. Yok, yok ben yerli malı kullanmayı seviyorum. Biliyorsun Türkiye'de tüm okullarda kutlanır. Hedefi, tüketiminin artmasıdır. Bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi anlatılır. İnsanların parasını, malını eşyalarını, zamanını ve sağlığını gerektirdiği gibi korumak ve kullanmasına tutumlu olmak denir. İşte sana İlkokulda öğretilen bir ders. Unutma sakın. Önüme gelene söylemem bunları.
 
 
Birde kendi dilimizle anlaşarak konuşmak ne kadar güzel değil mi? Bizim Ayşe, Fatma, Azize, Cennet, Nisa, Angela, Ashley, Becky, Cassandra, Desiree’den, Ali, Hasan, Hüseyin, Süavi’ler, Yorgo, Paul, Tom gibi isimlerde daha cana yakın gelmiyor mu? Ya Türklerimiz; Ölüm Olsaydı Ayrılık Olmasaydı, Çiçekten harman olmaz- ZARA, Şu Yalan Dünyaya Geldim Giderim. Güler Duman ve Musa Eroğlu, Hele şiirlerimiz, bestelerimiz. Tarihi güzelliklerimizi yazmış olsam ömrüm bitmez.
 
Bedenimde
 
Aklımla, kalbimle, bedenimle
Taşıdım seni günler boyu.
Aldığım her nefeste
Her an, her yerde
Seni düşündüm.
Her şeyin, ama her şeyin
Seni hatırlatıyor
Yanan yüreğime.
Senin sevginin
Ateşi ile yanıyor.
Yeşil gözlerinde
Her gün güneş doğuyor
Sadece seni düşüne biliyor aklım
Bilemiyorum, bana neler oluyor?
Gözlerim dolu-dolu, nemli
Her an ağlayacakmış gibi
Dalgın ve hüzünlü..
Sadece senin için
Öyküler, şiirler yazıyorum
Sevgi cümleleri kuruyorum
Yazıyorum sonra besteliyorum
Yinede burnumun
Direği sızlıyor.
Baktığım, gezindiğim yerlerde
Gözlerim yine yollarında
Seni arıyor yüreğim
Çünkü seni çok özlüyorum…
 
 
Hikmet Metin Çavdar
 
 
 
 
Bir yastığım oluyorsun, kederler ortasında yumuşacık. Sürekli bazı gecelerde duam oluyorsun geleceğimize. Dört mevsimi yaşatıyorsun aynı anda bana hayatı dolu dolu. Sana ayak uyduramıyorum yollar da. Enerjine gücünü. Ben senin bu çılgınlığını seviyorum işte...
 
 
Hani akşam sana kendini beğenmeyi, kendine hayran olana ne denir? Sözü için sordum ya. Bilgi saray yokken, google falan bilmezdik. Daha önce sözlük diye bir şey vardı. Kâğıtlara notlar alır, kitap arasına saklardık. Bu bazen kurutulmuş bir gülde olurdu ve küçük bir dörtlük şiirde. Kitabın arasına koymuştum. Biraz da özlem ''Nostalji'' olsun diye. Akşam, seninle mesajlaştıktan sonra(neydi bu diye) bakayım diye düşünürken, Orhan Pamuk’a ait ‘’Sessiz Ev’’ kitabıma bir daha okurken, kâğıtlara notlar almıştım, kitabın arasına koymuştum. O aklıma geldi ve kitabı açtım, gerçekten de kısa notlarım arasında duruyordu. Yani kendine hayran olan, beğenen: Narsist ve megolaman. ;) Bana tam uygun bir kelime işte.
 
 
Hadi bunu bulmadan yatsaydım, bu yüzden uyuyamadım diyeceğim ama sızmış kalmışım. Sana yazmaya dalmışım, kahvaltı yapmayı da unuttum. Sonra Pazar yerine gideyim. Biliyorsun burada Cumartesi günü Pazar kuruluyor. Gideyim, taze organik sebze alayım.
 
 
Canım gün içersinde görüşürüz, kendine iyi bak sağlık ve mutluluk seninle olsun. Seni seviyorum ve çok öpüyorum Allaha emanet ediyorum.
 
 
 
 
Hikmet Metin Çavdar
 

 

 
Toplam blog
: 38
: 839
Kayıt tarihi
: 02.07.11
 
 

1952 yılında Bursa'da doğdum, uzun süre yönetlcilik ve Sendika Başkanlığı yaptım. Politika Gazete..