Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '08

 
Kategori
Dostluk
 

Canımın içi

Canımın içi
 

Zorbey


Sevmek ve sevilmek, sadece biz insanların değil, doğada bulunan tüm canlıların yaşama nedenidir. Bu duygusal paylaşımı yaşayabileceğimiz varlıkların çevremizde, yakınımızda olması ya da bu hissi yansıtabileceğimiz bir varlığın, varlıkların, farkında olmamız, bizi mutlu eder. Kendimizi iyi hissederiz.

Sevgi kaynakları çok çeşitlidir ama en önemlileri de sanırım çoğu zaman yaşamımızı paylaşan hayvan dostlarımız, ev hayvanlarımızdır.

Onlarla birlikte olduğumuzda beynimizde kendimizi daha iyi ve mutlu hissetmemizi sağlayan serotonin, prolaktin ve oksitosin hormon düzeylerinin yükseldiğini, stres hormonu kortizolün düştüğünü, stresle baş etmekte, hatta depresyona karşı savaşmakta bu hormonal değişikliklerin son derece yararlı olduğunu bilimsel çalışmalar ortaya koymuş.

Bana sevimli gelen bir bebekle veya bir hayvanla birlikte olmanın, bu hormonlarımı nasıl harekete geçirdiğinin kanıtı; yüzüme yerleşen o yumuşak gülümseme, hissettiğim şefkat ve sevgi duygusu değil mi?

Geçen gün arkadaşımın kedisinin arsızca kucağıma kurulması ve kendisini sevdirmesi, ya da annesi balık vermedi diye küsüp divan örtüsünün altında poposunu dönüp saklanmasının bende yarattığı hoş ve sevecen duygular başka nasıl açıklanabilir ki.

Ya da eve yeni gelen dizüstü bilgisayarı kıskandığı için yaptığı şımarık hareketlerin anlatıldığı kahkaha dolu konuşmalar.(Adı Zorbey, resmi galerilerimde sergileniyor )

Ya da muhabbet kızımın evde yaptığı şımarıklıklarına muhabbetle bağlılığımız, bizde yarattığı o sevecen duygular,

Bir köpeği okşarken veya onunla göz göze geldiğimizdeki hissettiğimiz o hızlı hızlı kalp atışlarının hazzına ne demeli.

Anne babamın yaşadığı yere yakın yapay göletin içindeki ördeklerin, onlara ekmek getiren babamı tanıyıp kanat çırparak, paytak paytak koşturmalarının zevkini ne verebilir?

Bugün Hürriyet internette bir haber okudum. “Vahşi doğada dostluk oyunu”. National Geographic fotoğrafçısı Norbert Rosing, bir kutup ayısı ile Husky köpeklerin birbirleriyle oynaşmalarını resimlemiş. Ne hoş bir görüntü.

http://www.milliyet.com.tr/content/galeri/yeni/goster.asp?prm=0,533424&id=1&galeriid=3241#galeriStart

Bugünlerde ülkemizin her alanında bir gerginlik, bir gerginlik!

Siyasette, sosyal hayatımızda ve hatta blogda. Kimse kimseleri beğenmiyor. Anlaşılamamanın, derdini anlatamamanın, kendi doğrularını kabul ettirememenin zarar verici öfkesi.

Gerilim; doğru ve mantıklı düşünmeyi, empati kurmayı engellediği gibi, çözümsüzlüğün de kaynağı olmaya başladı. Dinlediğimizi de okuduğumuzu da ve hatta gördüklerimizi de aslından farklı yorumlamaya başladık. Ruh sağlığımızın bozulduğunu anlamamız için düdük çalması mı gerekiyor.

Adrenalin iyidir, kişinin yaratıcılığını ve üretkenliğini arttırır ama fazlası da yorar, zararlıdır. Bir süre sonra tam aksi etki gösterir kişilerin verimliliğini ve düşünsel aktivasyonunu pasifize eder.

Bence herkesin sevimli bir ev hayvanının varlığına ihtiyacı var bugünlerde.

Hayvan sevgisi bizim sivri yanlarımızı törpüler. En gergin anlarımızda sıcacık güneş gibi eritir buzlarımızı. Muziptir, komiktir, güldürür.

Hayatımızı renklendirir.

En yakın zamanda ülkemdeki yöneten ve yönetilen ve söyleyecek sözü olan herkesin, sevimli bir hayvanın şefkat dolu, muzip bakışlarına ve dokunmasına ihtiyacı var gibi geliyor bana (!)

Şu anda aklıma başka bir çözüm de gelmiyor (!)

Tijen Taşlı- İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..