Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '09

 
Kategori
Futbol
 

Çanlar kimin için çalıyor ?

Zamana teslim olmak lazım ...

Çünkü o doğruyu verir...

Fenerbahçe savaş baltalarını toprağın altından çıkardı. Rakipleri için korkulu rüya olacak ateş dansına başladı.

Sezon başından beri yapılan transfer hataları, Aragones’in Fenerbahçe ile ten uyumunu yakalamasının uzun zaman alması, oyuncu tercihlerindeki gereksiz ısrar ve bu ısrarın getirdiği bayıltıcı sonuçlar, takımın Post – Zico sonrası geçirdiği travma, Fenerbahçe’nin son 3 yılda iliğini kemiğini sömüren “büyük maçları kazan küçük maçları kaybet” psikolojisinin bu sene tavan yapması Ali Koç’un Gençlerbirliği maçı sonrasındaki deyimi ile son 5 yılın en iyi takımına tünelin ucundaki ışığı kaybetmesine yol açmıştı...

3 hafta öncesine kadar lige havlu atmış olan Fenerbahçe, bugün hem kupada finalist hem de ligin şampiyonluk adayları arasında. Kısa sürede yaşanan bu değişim de sadece Sivas maçlarında takımın çok koşması ve maçı ciddiye alması ile ilişkili değil ...

Fenerbahçe için başarının formülü çok açık....

Semih ileride çok iyi yaptığı pivot santrafor rolüne yeniden soyundu. Tek santrafor oynamayı bilen, rakipden top saklayan, duvar olan ve oyunu kanatlara ters toplarla taşıyan Semih Fenerbahçe’nin son 3 maçta orta sahası ile rakibin üzerine gelmesini sağladı...

Emre Belezoğlu, ikinci yarının başlaması ile artan bireysel performansı, ön libero pozisyonunda yüksek enerjisi, topla rakip sahaya dripling yapması, uzun ve kısa toplarla oyunu kurabilmesi Fenerbahçe’nin Alex’in ayaklarına bakan bir takım olmaktan çıkardı. Daha önceki maçlarında Alex’in adam markaji ile eritilmesi durumunda Fenerbahçe’nin Alex dışında ikinici bir playmaker kartı yokken Emre hem ofansif hemde defansif anlamda takımın sınıf atlamasındaki en büyük ikinci sebep oldu...

Deniz; Aragones ilk geldiği dönemlerde senden futbolcu olmaz diye hor gördüğü oyuncu bu gün Fenerbahçe’nin takım olmasındaki en büyük harcı oldu. Orta sahada rakibe yaptığı pres, kazandığı toplar, rakibin ataklarında kendi defansına verdiği katkı Fenerbahçe hücum bölgesi ile defansı arasındaki mesafeyi daralttı.

Bu üç oyuncunun stratejik önemi dışında Gökhan Gönül ve Lugano’nun artan performansı, Edu’nun yerine oynayan Önder’in eski günlerindeki gibi öz güven kazanması, Uğur Boral’ın bireysel performansındaki olumlu patlamalar Fenerbahçe’yi kısır takım olma hüvviyetinden bol pozisyon bulan ve oyunu yönlendiren takım olma özelliğine taşıdı...

Fenerbahçe son düzlüğe performansını arttırarak takım oyununun üzerine koyarak gidiyor. Kazanılan her puan, atılan her gol Fenerbahçe’nin fikstür dezavantajını da eritiyor.

Fenerbahçe’de ilk defa sene başından beri işleyen sisteme çomak sokulmazsa... Bu takım içinde 24 milyon dolarlık adama yer bulunmak istenmezse, takımın kilit oyuncuları sakatlanmazsa bu Fenerbahçe her iki kulvarda sonuna kadar gider rakiplerininde çok canını yakar.

Kimse şunu unutmamalıdır ki Fenerbahçe son 5 yılda ligin son düzlüğünde yaşanabilecek her şeyi yaşamıştır. Takım ve oyuncu kalitesi olarak rakiplerin ayaklarının dolandığı noktalarda tecrübesini kalitesi ile birleştirebilir. Kim bilir herkes başka birini şampiyonluğun adayı görürken bu sezonda yapılan onca yanlışlığa rağmen Fenerbahçe son çeyrekte yaptıkları ile şampiyon olabilir..

O zaman ne mi olur ? Bunu da Ersun Yanal, Mustafa Denizli, Bülent Uygun ve öz evladımız Bülent Korkmaz kendi camialarına açıklarlar, bizde bu açıklamaları keyifle izleriz. Çünkü bu gün üzerinde başarısızlık stresi en az olan takım Fenerbahçe’dir.

Sevgiler

 
Toplam blog
: 8
: 895
Kayıt tarihi
: 12.12.08
 
 

Kasım 76 İstanbul doğumluyum. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunuyum. 2000 yılından ber..