Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '07

 
Kategori
Futbol
 

Carlos'un suyu

Carlos'un suyu
 

Medyanın genişleyen egemenliğinin sonuçlarından en önemlisi, aile içindeki küçüklerin daha doğrusu çocukların yetiştirilmelerindeki zorluklardır. Erişkin olmayan, kendi başına bağımsız hareket etmeyi henüz başaramamış çocukların, televizyonlardaki eğitici logoların program başlarında veya program sürerken ekranın bir köşesinde yer almış olması, onlara hangi programları izlettireceğimizin ipuçlarını verirken, bazen yanılgılara da düşebilmekteyiz.

Hafta içi ve sonları sporu sevmesi ve ilgi alanlarının çeşitliliğini artırıp sonunda hangi branşı seviyorsa ona yönelmesi için şimdilik çeşitli spor branşlarında (basketbol, buz pateni, yüzme), henüz temel eğitim alma devresinde olan küçük oğlumu; o salondan bu salona ve yüzme havuzlarına taşıyan ben ve eşim, televizyonlardaki çeşitli spor branşlarının karşılaşmalarını izlemesine de izin vermekteyiz (boks hariç, o da henüz yetişkin olmadığı için, uygulamayı arkadaşlarına yapabilir, karşılıklı birbirlerine zarar verebilirler diye).

Bizim eğitici haklarımızın ihlal edildiği bugünkü medya ortamında, çocuk yetiştirmenin ve eğitmenin zorluklarını, psikologlar, sosyal araştırmacılar, öğretmenler ve çeşitli bilim adamları sık sık söylemektedirler. Sosyal güvenin ve iletişim yeteneğinin gelişmesine ve kendisini ifade edebilmesine sonsuz katkıları olan medyanın, zararlı etkilerinden çok faydaları vardır. Ancak, yaşamın her parçasında karşımıza çıkan kâr zarar hesabı, medya konusunda da vardır. Zararından çok yararı olan bu sosyal kurumdan çocukları uzak tutmak olası değildir. Olmamalıdır. Bir gün öncesinde veya hafta sonunda O’nların da ilgilenebileceği herhangi bir kitle iletişim olayından habersiz kalmak, akranları içinde bahsi geçen konulardan bi-haber olmak demektir ki, bu da çocuklar üzerinde bir sosyal yıkıma, arkadaşları arasında da dışlanmaya neden olur.

“Sen bir şeyden anlamıyorsun, senin hiçbir şeyden haberin yok” denmesi, O’nların canını acıtır.

İşte bu ortamda, çocuklarımızı medyadan uzak tutamayız, tutmamalıyız.

“Spordur, izlesin” dediğimiz görüntülerin içinde olan “olumsuz görüntüleri” O’nlardan uzak tutamıyoruz. Her türlü şiddeti, kavgayı, arbedeyi, açılan pankartları, yapılan tezahüratları görmektedirler, duymaktadırlar.

Geçen gün yedi buçuk yaşındaki oğlumu okuluna gitmek üzere servise bindirirken elindeki küçük pet şişeden üzerime yediğim su beni şaşkına çevirdi. “Carlos gibi fırlattım mı baba?” deyince, anladım suyu neden O’nun gibi üzerime fırlattığını (Fenerbahçe’li oyuncu Roberto Carlos, 11.11.2007 günü oynanan Kayserispor Fenerbahçe futbol karşılaşmasında yardımcı hakem Hüseyin Fidan’ın üzerine ağzı açık pet şişeden su fırlatmıştır). Bu konu üzerinde çok sık görüntüler yayınlanmasa bile, bu su fırlatma olayı üzerinde o kadar durulmamış olmasına rağmen, bir anlık görüntüyü kendi uygulama alanına çevirdi sevgili oğlum.

Dua ettim, 24.10.1998’de Galatasaray Samsunspor futbol karşılaşmasının 17. dakikasında, Galatasaray’lı oyuncu Filipescu’nun Samsunspor’lu Cenk’in üzerine fırlattığı “tükürüğü” oğlum görmemişti. Ya bir de o zaman şimdiki gibi yedi buçuk yaşında olsaydı, tükürüğü yüzüme çoktan yemiştim. Hem de defalarca. Çünkü, o zaman bu tükürük olayı öyle bir gösterilmişti ki, ne bir haftası, lig bitmiş, Filipescu Galatasaray’dan ayrılmıştı, “tükürük olayı” kamera görüntülerinin bir ileri bir geri sarılmasıyla tekrar tekrar halâ gösteriliyordu. Tükürük, Filipescu’nun ağzına bir giriyor, bir çıkıyordu. Arkasına bir de müzik koyarak klip bile yapılmıştı. Oğlum o zaman olsaydı, adam her seferinde sık sık tükürüyor zannedecek, sürekli tükürecekti bana.

Allahtan, “Carlos’un suyu”nu çok az gösterdi televizyonlar. Üzerinde çok konuşulmadı, klipler yapılmadı. Oğlum da üzerime bir kere su attı, kurtuldum.

Sevineyim mi, üzüleyim mi?

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..