Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '11

 
Kategori
Şiir
 

Çay kaynar çayın içinde

Çay kaynar çayın içinde
 

Bir martı (Sanal ortamdan alıntıdır).


Gün doğuyor kıpkızıl

Dalgalar depremler

Neden kıpırdıyor.

Ya bir martının sırtında
Ya da Dikmen yamaçlarında bir can

Üşüyor ürperiyor ellerim

Sen orada

Ben burada

O gün bugün değil

Her şeyin bir sırası

Her çağın bir çıkışı vardır.

Tartamadım sevgi mi uçar gider

Dağların ardına doğru usul usul

Yürekler mi erir günü güne ekleyerek

Bedeli ne kadar da ağırmış sevginin

Bir martının sesine takılınca umut

Bir tutam tuz

Bir dilim ekmek

Sen bir Amazon
Ben de bir kaçak.


Senin pencerenden
Ne dere tepe Çayeli görünür
Ne de sisli puslu Ankara

Deprem vurup geçiyor herşeyi

Soysuzlara yine gün doğdu

Evler yükseldikçe sevinen sevinene

Vurup geçiyor deprem yüreklerimizden

Yek tek uçuşuyor canlar

Karanlık basırıyor birden

Yine karanlık o an

Ne senin pencerenden

Ne de yüzbinlerin canından

Sorumlu değil hiç bir kul

Hiç bir el

Hiç bir izin

Hiç bir yüz kızarmaz artık

Bir demir yumruk gibi gelmiş

Bir kopuş başlamış gibi

Duydular tek tek

Uyanmak gibi bir düş olsa gerek

Özgür yargı kimin nesine

Gün batıyor kıpkızıl.

Üç yüz yıldan uzun sürdü bu kıpırtı

Gönülleri umut dolu analarımız

Atalarımızı anlatıyorlar bıkmadan

Her dağın çağıl çağıl bir suyu vardır

Şimdi sisli bir yamaçta kestirelim

Düşünelim bıkmadan

Yine gün doğacak

Belki peş peşe ürpertiler sardı her yeri

Bizi kim bekler evlerinde

Kuşların cıvıltısı hangi umut için yükselir

Ellerin sıcaklığı

Gözlerin kısıklığı nedendir

Kılıç yerine sabır

Can almanın yerine sevgi getirdi güneş

Dillerinin ucunda bir bir

Anka kuşları

Üç yüz yıllık ürpertimiz diriliyor yeniden.

Yine umulmadık içten bir darbe var

Depremler dalgalar sarıyor bizi

İvme kazanınca karanlıkta kin

Birden bir bastırınca önce ayaz sonra kar
Yine kapılara geldi dayandı kış
Ne zeytin dalında umut
Ne fındık kabuğunda ses
Gençler döner durur

Evin içinde

Sen orada ben burada

Çay kaynar çayın içinde.


Bilirim

Senin yanıbaşından

Bulutlar yükselir

Kuşların sesi martıların sevinci

Depremler dalgalar gelirler peş peşe

Hepsi birer özlemdir

Elimizden uçup giden dağlara denizlere

Biliriz
O evlerde iki bin yıl yüklüdür en az

Köpekler ile atlar birbirine yoldaş mıdır

Ana gibi yar bulamadık

Kim nerede sevgiye kucak açar

Umut hangi inadın içinde

Hangi martının göğsündedir?

Soldu yapraklar suların üstüne kapanarak

Kar kış yağmur geldi işte
Aç değil hiç biri

Yine bıkmadan ötüşüyor martılar
Benim dört bir yanım taş
Sen bir Amazon
Ben de bir kaçak.

Ankara puslu seçilmiyor

Dikmen sırtlarına çıktım kar boran içinde

Ankara anlaşılmıyor nal seslerinden.

Sana bir şiir yolladım dün altında ben

Bir demet dağ çiçeği topladım

Kızıl, sarı, mor

Her birinde bir umut sezdim

Buğularıda uçuşuyor arılar

Saçlarım yine tel tel gümüş gibi inan

Bil ki

Martıların sesi hiç gitmiyor

Kulaklarımdan.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..