Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '18

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Çaylar Hazırsa Otostop Hikayemi Anlatıyorum

Otostop candır diye başlamak istiyorum yazıya

Bugün size okkalı bir otostop hikayemi anlatacağım

Çaylar hazırsa başlıyorum

Geçen sene Eylül ayıydı

Üç kız Bodrum’a tatile gittik

4 gün boyunca yedik içtik tatil yaptık

Dönüş günü geldi

Hadi gelin bir anı olsun diyerek uçakla gittiğimiz Bartın-Bodrum yolunu (abartmıyorum tamı tamına 1017 km) otostopla dönmeye karar verdik

Yanımızda biber gazı, bir de otelin restoranından benim aldığım yemek bıçağı var

Erkenden kalktık, kahvaltımızı yapıp yola koyulduk

Otelden çıktık bir taksi çevirdik, “bizi Bodrum merkeze at abi sen önce” dedik

Neyse geldik merkeze

Otobanı arıyoruz tabi biz önce otostopa başlamak için

Bu arada otostopçular bilir, otostop yapmanın da bir raconu, bir adabımuaşereti vardır
Mesela, otogara yakın yerlerde, otobüs güzergahlarında otostop yapılmaz

Ama tam da öyle oldu bizim, düztabanlık bu ya otogarın önünde bulduk kendimizi

İlk hedefimiz Bartın için Ankara’ya ulaşmak tabi

Elimizde Ankara yazısı, ya nasip diyerek başladık otostopa

Bir araba iki araba derken kimse durmaz

Birde Egeliler sıcakkanlı olur derlerdi

Heee bu arada otostopun ikinci kuralı yanınızda ağır yada çok yer kaplayacak eşya bulunmamalı

Lakin gel gelelim biz üç kişiyiz hem de üç kız haliyle de üç tane büyük boy çekçek valiz var

Gülmeyin tamam ama ne yapalım çıktık bir yola en kötü kaldığımız yerden otobüse atlar gideriz dedik

Şansımıza aradan yarım saat geçti neyseki bir araba durdu

Belli tiplerinden ikisi de öğrenci

Nereye dedi camı açıp; “Ankara’ya gideceğiz ama Bodrum’dan çıkmamız lazım önce siz ne tarafa gidiyorsunuz” dedik

“Bodrumlular durmaz size, otostopa alışkın değil onlar biz de öğrenciyiz, anlarız halinizden” Önce oturma planı lazım tabi malum üç valiz

Çekçek valizleri üst üste koyduk arka koltuğa

Yan yana da sıkıştık üç kız arkaya

Güvercinliğe kadar getirdiler bizi sağ olsunlar

En azından 20 km ilerledik ve otogarın önünden daha işlek bir yola vardık
Derken şansımız açıldı, araçtan iner inmez başka bir araç duruverdi yanımızda

Muğla’ya gidiyormuş

Bir öğretim görevlisi

Üç valizle olan yolculuğumuz başladı yine arka koltukta

Şoför öğretim görevlisi olunca haliyle geçen muhabbet nerde okuyorsunuz hangi bölümdesiniz

Anlattık birimiz makine mühendisliği, birimiz işletme, birimiz de maliye

Derken 90 km’lik yol kat ettik ve Muğla merkeze geldik

“Çok şanslıyız abi iki atışta 110 km geldik” deyip birbirimize bakıp salak salak gülüyoruz

İndirdi bizi Muğla girişinde neyse bu öğretim görevlisi bey

Biz başladık yine otostop çekmeye

10 dakika geçti geçmedi bir emekli çift durdu yanımızda

“Sen aynı benim çocuğa benziyorsun” demesiyle başladı yolculuğumuz

Çok tatlı baya da yaşlı minnoş bir çift ama

Çocukları da üniversite öğrencisiymiş o da otostopla geziyormuş “o yüzden aldık” sizi dediler

Marmaris’e tatile gidiyorlarmış

Derken muhabbeti koyulttuk yaşlı çiftle

Tabi bizim valizler onların valizleriyle bütünleşti aradan zor nefes alıyoruz falan

Otostopun üçüncü kuralı; size otostop sırasında uzatılan yiyecek içecekleri kabul etmeyin

Yine biz buna uyduk mu hayır

Ama o el açması börekler, yaprak sarmalar, havuçlu kekler kim olsa dayanamaz

Bir de acıktık tabi sıcak da hava ezdi iyice

Hepsini yedik hatta yüzsüzlük yapıp kadının “yanınıza da alın evladım” demesiyle yanımıza yolluk bile aldık

Amacımız Fethiye’ye gitmek değil tabi binerken sadece otoban girişine yaklaşmak

Gırgır şamata derken otobana yakın bir benzinlikte indik

Onlarda yakıt aldılar bizi indirmişken araçlarına

Helallik alıp indik araçtan

Tabi yolun zor kısmını hallettik diye bir keyif molası verdik biz de orda

Çay çorba ihtiyaç derken hevesin kursakta kalması diye bir tabir var ya laps diye geldi önüme orda

Benim telefon yok

Şimdi yandık, ne halt edicez şimdi

Elimiz ayağımız tutuştu

Arabada ınstagrama tatil fotoğrafları atıyordum, onun için çıkarmıştım çantadan
Ne yapıcaz ne edicez derken birimiz bir yandan beni arıyor sürekli birimiz benziklikten kredi ekstrasından adını soyadını öğrenmeye çalışıyor

Telefon sessizde tabi birde açan olmuyor

Neyse adlarını falan öğrendik hem facebooktan yazıyoruz telefon kaldı arabada diye hem de emniyetteki abilerimizden numaralarına ulaşmaya çalışıyoruz

Derken açıldı telefon, dedik “teyze neredesiniz benim telefon kaldı arabada

Marmaris’e yaklaşmışlar neredeyse

“Atlayın gelin yolda yine haberleşiriz duruma göre” dedi bizim teyze

Nasıl gidicez edicez derken başladık gene otostopa

Şansımıza bir amca bey durdu dakikasında ama ben ağlıyorum, “Amca ne olur bizi Marmaris’e yakın bir yerlere bırak telefonum kayboldu”

“Ah bu gençler, otostop çekiyorsunuz madem bari telefonunuza mukayyet olun” nasihatları eşliğinde ilerliyoruz

Halimize acıdı bıraktı bizi Marmaris’e

Güler misin ağlar mısın, Marmaris’i de görmüş olduk diyoruz bir yandan bir yandan hala ağlıyorum

Arkadaşın telefon çaldı bizim teyze arıyor “biz tesisteyiz buraya gelin

Amca bey bıraktı bizi tesise kadar

Telefonla bekliyor bizi yaşlı çift tesiste, derin bir ohhh çekip ulaştım neyse telefona

Gelin bir çay için öyle gidin diyor bir de minnoş çift ya

“Siz bana bu telefonu ulaştırdınız ya dedim Allah sizden razı olsun”

Helal paraymış be telefon…

Bu devirde otostop çekmek, sağ salim gideceğin yere ulaşmak, otostopta telefon kaybedip tekrar telefonu bulmak şans mıdır, rızık mıdır artık ne derseniz deyin

Hikayenin devamını da anlatmak isterim ama malum yol uzun hikaye uzun

Ama şunu diyebilirim ki; normalde otobüsle 18 saat süren araç yolculuğu otostopla badireler atlattığımız halde (ekstra yol uzatıp Marmaris’e gittik, civardaki turizm yerlerini gezdik) 10 saat sürdü

Tabi bu iş biraz da şans işi

İyi şeyler olduğu kadar, kötü şeylerde oluyor yada iyi insanlar kadar kötüler de var bu hayatta

“Otostop da ne Allah aşkına?”, “Ya tecavüz etseler?”, “Ya yol kenarına çekip öldürseler?” diyenler olduğu gibi

Eee hiçbir şeyin garantisi yok bu hayatta elbette

Ama ben bilahare otostopu hayat felsefesi haline getirenlere sesleniyorum

Yol açık, yola çık!

Anılar biriktirin efendim, monoton hayatınıza renk gelsin

Pablo Neruda’nın da dediği gibi:

“Yavaş yavaş ölürler seyahat edemeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar, her gün aynı yolları yürüyenler.
Bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar.”

 

 
Toplam blog
: 57
: 189
Kayıt tarihi
: 15.11.17
 
 

Süleyman Demirel Üniversitesi Halkla İlişkiler - Anadolu Üniversitesi İşletme  Köşe Yazarı/Blogge..