Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '09

 
Kategori
Dostluk
 

Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.

Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
 

Uğurlar olsun,uğurlar olsun...


21/01/2009

Ergenekon, çocukluk yıllarımızdan beri bildiğimiz, nesilden nesile anlatılan Türk Milletine mal olmuş bir efsanedir. Tarihe göz attığımızda efsanenin ana temel fikrinin dünyaya açılış ve hürriyet olduğunu anlıyoruz. Kısaca, düşman tarafından hile ile yenilgiye uğramış Türklerin Ergenekon Ovası’nda yeniden türeyip 400 yıl sonra demir madeninden oluşan, geçit vermeyen dağları ateşle eritip eski düşmanlarını yenmelerini ve yurtlarına kavuşmalarını anlatır. Bir rivayete göre boz bir kurt onlara yol gösterir. Efsanelerde hayal payı olmakla beraber gerçeklerinde var olduğunu yine tarihten öğreniyoruz.

Kimi tarihçilere göre bu destan Göktürklerin türeyişinin bir kurttan olduğunu anlatır bazıları da iki kardeşin karılarıyla Ergenekon Ovasına kaçarak çoğaldıklarını yazar. Kon sözünün manası (dağ beli, geçit ) Ergene ise “sarp” anlamına gelen bir sözmüş

Aylardan beri süren ve halen ne olduğu anlaşılmayan “Kim masumdur? Kim suçludur? Bilinmeyen ”veya bir kısım halk tarafından "vatan hainleri" olarak nitelendirilen kişilerin dava adı neden ERGENEKON dur? Türk tarihinde önemli bir yeri olan efsanenin adını sanık sandalyesine çıkartılarak, çetelerle suç örgütleriyle anılmasını, aşağılanmasını ben de birçok kişi gibi doğru bulmuyorum. Bunu adalet bakanlığının dikkatine sunmak istiyorum.

Gelelim JİTEM’e.

Bugün basının birçoğunda, “Jitemci albay intihar etti.” “Jitemci albay sırlarıyla öldü “gibi manşetlerle yazılar çıkmış.

Jitemci albay hitabı sanki oduncu, kömürcü veya simitçi gibi geliyor insanlara. Önce bu Jitem ne demektir onu anlamak istedim. Tahmin ediyorum ki benim gibi çoğu kimse de bilmiyordu bu Jitem neyin nesidir. Kötü bir şey ama nedir?

JİTEM’le ilgili iddialar zaman zaman gündeme gelse hep yalanlandı. Hatta bundan yaklaşık 10 yıl önce Genelkurmay, “JİTEM diye bir örgütlenmemiz yok” diye resmi açıklama yapmıştı.

Peki, var olduğu bilinen ama ne olduğu doğru bilinmeyen veya inkâr edilen bu Jitem neymiş şimdi öğrendiğimi, yazayım.

Jandarma istihbarat ve terörle mücadele PKK ile mücadele için kurulan, PKK ya maddi ve manevi yardım ve yataklık eden kişilerin yakalanması ile sorumlu tutulan teşkilâttır.

Düşünecek olursak bunda ne gibi bir kötülük olabilir ki? Bunca yıl 30 binden fazla evladımızı bu PKK denen baş belası yüzünden yitirmedik mi? Yüzlerce masum vatandaşlarımız bu PKK denilen düşmanın canlı bombalarıyla ölmediler mi? Yine binlerce fidanlarımız ayakları, kolları parçalanarak gazi kalmadılar mı?

Sadece PKK ile değil, onu destekleyen emperyalist güçler ve onların son sistem teknolojisi ile karda kışta, sıfır altında soğuklarda veya güneşin altında 40 kilo teçhizat sırtında, aslanlar gibi savaşanlar kimlerdir? Askerlerimizi Jitemci, Ergenekoncu diyerek bir yana mı atmalıyız? Onlar kimlerdir? Bizim oğullarımız, eşlerimiz, yakınlarımız değiller mi? Jitemci denilenler ne yapmışlar? Terör örgütü ile mücadele etmişler. Sırasında canlarını vermişler sakat kalmışlar.Suçluları yakalamışlar. Evlerimizde oturan bizler mi yapacaktık bunları?

Bana kalırsa diğer bir yazımda da yazdığım gibi sapla samanı birbirine karıştırmamalıyız. Çeteler başka şey, düşmanla mücadele etmek başka şeydir. Dünyada bu Jitemin örnekleri yok mudur sanıyoruz. Elbette vardır. Söz konusu vatanı müdafaa etmekse bu uğurda benim askerim kanını döküyorsa elbette ne görev verilirse yapacaktır. Aslında bunlar devlet sırrı, askeri sır olarak kalmalıdır bence. Bir takım cinayetlerle bunları bağdaştırmamak gerekir.

Bazen Musevi’yim bazen de Müslüman’ım diyebilecek kadar kararsız kendisini bilmez birisi yüzünden ordumuzu yıpratmaya kalmayalım. Bir PKK itirafçısı na mı inanacağız. Kendi örgütüne ihanet eden bir adam neden iftira atmasın ki değil mi? Bunlar çok ince hukuk işleridir. Bunları bırakacağız hukukçular düşünsünler. Ben böyle yazdığım için sanmayın ki tarafım. Haa, elbette tarafım Atatürk’ten ve şanlı ordumuzdan tarafım. Bu demek değildir ki suçlular varsa onların yanlarındayım Asla.. Ama ne var ki suçları sabit görülmemiş davası bitmemiş insanları da hemen kendi kafamıza göre cezalandırmayalım.

CHP nin bulunan silahlarla ilgili mecliste araştırma komisyonu kurulması için verdiği önergeyi “herkes işine baksın” diyerek Sn.Bakan Şahin ret ediyor. Bunun ne gibi bir sakıncası var anlayamadım. CHP Ana Muhalefet partisidir verdikleri bütün öneriler ve soruşturmalar iktidar partisi tarafından oy çokluğu ile ret ediliyor bunu anlıyoruz. Sayın bakana bir takım basının bilgi çarpıtma (Dezenformasyon) amacıyla yaptıkları yayınlara niçin suskun kaldığını sormak isterim. Bu yayınlar bazı devlet sırrı sayılabilecek şeyleri bile yayınlayabiliyorlar ve önceden haber veriyorlar. Bunlar bu istihbaratı nereden elde ediyorlar acaba?

İşte bir tanesinin yapmış olduğu yayından ötürü dün emekli gazi bir albayımızı toprağa verdik. Bu yayınlar hem hakim, hem savcı olup kişiler hakkında nasıl yalan beyanlar verebiliyorlar? Susturtun bu yalan beyanları sayın bakan. Bu memlekette yasalar bunlara işlemiyor mu? Onlarında dokunulmazlıkları mı var yoksa? Gazeteciliğinde bir onuru, şerefi vardır.

Terör örgütü ile mücadele sırasında yaralanarak malul olan ve yaşamını tekerlekli sandalyede geçirmek zorunda kalan Em. GaziAlbay Kırca bu iftira ve peşin hükümlü yazılardan ötürü hayatına intihar ile son verdi. Kırca’ya Aralık 2004’te dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından, "Devlet Övünç Madalyası" verilmişti. Vatanı için çarpışan ve kötürüm olan bir eski askerin hayatı tekerlekli sandalyeye bağımlı kaldığı için zaten bitmemiş miydi? Ne için, neden sakat kalmıştı? Golf oynarken mi? Uludağ’da kayak kayarken mi? Yazıktır, günahtır ya. Vatanı için canını, gözünü budaktan esirgemeyen askerlerimizin mükâfatları bu olmamalıdır.


Ailesine ve silah arkadaşlarına baş sağlığı diliyorum. Allah sabırlar versin. Nurlar içerisinde yatsın. Dünkü cenaze töreninde diğer gazilerimizi gördüm. Hepsi pırıl pırıl gençler ve bir tarafları eksilmiş, ama kalplerinde ki vatan sevgisi hiç eksilmemiş. Tekerlekli iskemleleriyle törene katıldılar.. İnanın, bende çoğu duyarlı insan gibi gözyaşlarımı tutamadım. Bir asker kızıyım ve askerin ne zor şartlar altında görev yaptığını bilirim. Ordumuz göz bebeğimizdir. Onu koruyalım lütfen. Bir kaç kişi hata yapmışsa veya suçluysa (ki bu yargı sonunda belli olacaktır) bunu tüm ordumuza mal etmeyelim ve yıpratmak isteyenlere geçit vermeyelim. Yazıma bir şiirle son veriyorum. Sağlıcakla ve sevgiyle kalınız.


Birlik

Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;

Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,
Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun.

Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,

Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar
Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsar,

Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;

Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!

Mehmet Akif Aksoy

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..