Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çek kürekleri

Çek kürekleri
 

Kantini soyduktan sonra yeni maceralara yelken açtık. (sağdaki benim, soldaki de benimki)


Gülmekten, lokmasını yutamıyordu az daha. Gözleri dolu dolu, boğulacak gibi oldu. Eliyle bana "dur, dur " diyordu çünkü ettiğim her laf onu daha çok güldürüyordu.

"Sen çok komiksin yaa" diyebildi en nihayetinde, lokmasını yutup soluklanınca. Ağzının kenarında ketçap vardı.

Daha önce komik olduğumu hiç düşünmemiştim. Düşünmüş olsam bile bunun bu kadar etkili olabileceği aklıma gelmezdi. Yaptığım kantinci taklitine bu denli gülmesi o kadar hoşuma gitmişti ki gerçekten öyle olmaya karar vermiştim. İşte ben bu yüzden komik oldum, olmak zorundaydım. Hamburgerinden iştahlı bir lokma daha aldı, ağzının kenarına da ketçap vardı.

Günlerden pazardı, okulda bizden başka kimse yoktu. Ataçla okulun büfesinin kilidini açmış, sevdiceğime bedavasından hamburger ısmarlamıştım. Tehlike aşkı tetiklermiş, yıllar sonra öğrenecektim.

İçtiğimiz kola değilde biraymış gibi sarhoş olmuştuk. Gülüyor, gülüyor, gülüyorduk.

Ağzının kenarında ketçap vardı.

***

Dilenciler oldukça vapurlar onları karşı kıyıya taşımaya devam edecektir...

ALİ GÜLCÜ

***

Kredi kartı numarımı isteyip "destekçimiz olur musunuz" diye soran Greenpeace gönüllüsüne
"destekçinizim!" (gönülden) deyip, onu muallakta bırakıp Galatasaray'a doğru inmek gibisi yok

***

Mutluluk denen nanenin kazandığım parayla, yaptığım işle, yaşadığım şehir ve soluduğum havayla, dometeslerin tadıyla, ondan sonra ne bileyim akmayan yollar ve yanlış yere sıçan kuşlarla bir alakası olmadığını öğrendim lan, vallahi de. Hayat bir kürek mahkumiyeti ve ölmeden bu azaptan kurtulmanın tek yolu, küreği çekerkenki şartların beni mutsuz etmesine izin vermemek. Dolayısıyla şu anda Moda'daki sabah güneşini kaçırdığım için üzgünüm ama bu beni mutsuz etmiyor artık. Çünkü ben kahraman bir kürekçiyim ve daha çok yolum var.

fışş
fışşş
fışş
fışşş

***

Boynunu uzat, olmuyor.
Dürt arkadaşını, çekilmiyor.
Tehtid et, tınmıyor.
Ağlarmış gibi yap, umursamıyor.

Ne yapıyorsun kerem?
Kopya çekiyorsun. Afferin sana.

Bütün gece çalışacaktın hani?
Uykun geldi di mi?
"Sabah kalkıp dinç kafayla bakarım" dediydin en son?
Ne tatlıydı değil mi sabah uykusu..

Dürt arkadaşını,
tırmala kerem.
"Aç kağıdını" de, "keserim seni" de kerem.
Hoca bakıyor dikkat!
Atatürk tepede seni izliyor kerem.
hani doğru ve çalışkandın sen?
Boynunu çevir, camdaki salak aksinle yüzleş kerem
Ağla kerem haline, ağla haline...

***

Çikolata bitti sanıp kağıdını çöpe atacakken,
son anda bir parça daha olduğunu fark etmek gibisi yok


***

Mecidiyeköy'de durakta beklerken, az ileride kalkan otobüse yetişmek için koşan 3 tane kadın gördüm. Yıllardır koşmadıkları için komik gözüküyorlar. Yüzlerinde koşarmış, hızlı gidermiş gibi ciddi bir ifade var ama o ciddi ifade ile hızlarını eşleştirdiğinde ortaya komik görüntüler çıkıyor. Tahminime göre gelin-görümce ve kaynana triosuydular. Bundan önceki koşmlarının üzerinden çok zaman geçmişti tahminen.

Gelin en son yedi yıl önce beden dersinde, görümce geçen sene aniden bastıran yağmurdan kaçarken, kaynana ise bundan tam onyedi yıl önce bir sokak köpeğinden kaçarken koşmuş olmalılar. Benim tahminim bu şekilde. Sorun bakın, doğru çıkacak.

***

Cuma günü uyandığında o günü perşembe sanıp,
gerçeği fark ettiğin an gibisi yok

***

Vapur deyince nedense aklıma, vapur iskeleye yaklaşırken, daha henüz yanaşma manevraları esnasında iskeleye atlama çabaları gelir. Böyle bir memleketten neden bir uzun atlamacı çıkmaz onu da merak ederim:-)) Ama senin vapurun kolay kolay terk edilecek cinsten değil sevgili Kerem. Vapurunun yanaştığı her bir iskele büyük bir keyif verse de, insanda bir sonraki iskele için büyük bir merak uyandırdığı için çok az kişi terk edebiliyor. Ben bu yolculuğun daha uzun yıllar sürmesini diliyorum, ne de olsa ömür biter deniz bitmez:-))

(Bibliyofil)

Benim de vapur deyince aklıma hep uyku geliyor. Bir ömür uyku sıkıntısı çekmiş birisi olarak vapura her bindiğimde beni uyutan nedir, işte bunu düşünürüm. İyot kokusu mu, simit avındaki martı çığlığı mı yoksa beşik gibi sallanan vapur mu? Ufuk çizgisine bakıp hipnoz mu oluyorum ya da karşıma Mimar Sinan'da okuyan güzel bir kız gelsin de onun kirpiklerini, benlerini, ellerini, bileklerini inceleyeyim, rüzgar arkasından essinde kokusunu bana getirsin diye hayal kurarken dertlerimi mi unutuyorum, bilemiyorum.

O kız da hiç gelmiyor zaten nicedir.

Vapur denince hep uyumak istiyorum.

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..