Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '13

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Çevre kirliliği masalı

Çevre kirliliği masalı
 

Çevre kirliliği


Nerdeyse her gün gazete, dergi, radyo veya televizyonlarda deniz, göl ve nehirlerin kirlenmesiyle ilgili haberleri okuyoruz. Ve işin enteresan tarafı da bu haberleri okuyup dinlemekten öte başka bir şey yapmıyoruz.

Bilim insanları da kirliliğin neden oluştuğu konusunda açıklamalarda bulunuyorlar. Ama o nehirlerden kimyasal, boyalı, deterjanlı v.s. sular akıp durmaya, canlılar ölmeye, doğal denge bozulmaya ne yazık ki devam ediyor.

Oysa, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak amacıyla Çevre Kanunu çıkarılmıştır. Kanunda, çevrenin korunmasına, iyileştirilmesine ve kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeler de belirlenmiştir.

Çevre Kanunu’nda belirlendiği üzere her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.

Üretim, tüketim ve hizmet faaliyetleri sonucunda oluşan atıklarını alıcı ortamlara doğrudan veya dolaylı vermeleri uygun görülmeyen tesis ve işletmeler ile yerleşim birimlerine de, atıklarını yönetmeliklerde belirlenen standart ve yöntemlere uygun olarak arıtmak ve bertaraf etmekle veya ettirmekle ve öngörülen izinleri alma yükümlülüğü de getirilmiştir.

Çevre Kanunu ve bu kanun uyarınca yayımlanan yönetmeliklere aykırı davrananlara söz konusu aykırı faaliyeti düzeltmek üzere bir defaya mahsus olmak üzere esasları yönetmelikle belirlenen ve bir yılı aşmamak üzere süre verilir ve bu süre sonunda aykırılık düzeltilmez ise faaliyeti kısmen veya tamamen, süreli veya süresiz olarak durdurulur. Çevre ve insan sağlığı yönünden tehlike yaratan faaliyetler ise süre verilmeksizin durdurulduğu gibi cezai yaptırım da uygulanır.

Çevre Kanunu’na 2006 yılında geçici 4. Madde eklenmiştir. Bu madde ile de, atıksu arıtma ve evsel nitelikli katı atık bertaraf tesisini kurmamış belediyeler ile, halihazırda faaliyette olup, atık su arıtma tesisini kurmamış organize sanayi bölgeleri, diğer sanayi kuruluşları ile yerleşim birimleri, bu tesislerin kurulmasına ilişkin iş termin planlarını bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Bakanlığa sunmak ve maddede belirtilen sürelerde işletmeye almak zorundadır. Bu süreler bugün için(nüfusu 10.000 ila 2.000 arasında olanlar hariç) çoktan sona ermiş bulunmaktadır.

Çevre Kanunu’nda belirlenmiş hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi de Çevre Ve Şehircilik  Bakanlığa verilmiştir. Bakanlık ise gerektiğinde bu yetkiyi il özel idarelerine, çevre denetim birimlerini kuran belediye başkanlıklarına, Denizcilik Müsteşarlığına, Sahil Güvenlik Komutanlığına, Karayolları Trafik Kanunu’na göre belirlenen denetleme görevlilerine  devretme yetkisine sahip olduğundan bu yetkiyi de devretmiştir.

Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda yukarıda bahsettiğim denetleme yetkisi devredilmiş ilgililer kirlenmeyi önlemekle, kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.

Üstelik, çevreyi kirletenler ve çevreye zarar verenler sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar.

Çevre Kanunu’nda belirlenmiş hükümleri ihlal edenlere verilmesi gereken para cezalarının yüksekliği ve faaliyeti durdurmaya varan cezaların etkinliği çerçevesinde kısa sürede kesin çözüm alınması gerekirken, çözüm alınmaması karşısında şu soruyu sormak gerekiyor;

Bu düzenleme içinde kirletenler mi sorumlu, kirlettiği halde bu kanun gereğince gereğini yapmayanlar mı?

Başka bir sorumda, gazete, dergi, radyo veya televizyonlarda bu haberleri suç ihbarı kabul edip yasal işleme başlanmış bir savcılık var mı? 

 
Toplam blog
: 25
: 400
Kayıt tarihi
: 20.01.12
 
 

1958 doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi babamın subay olması nedeniyle İzmir, Ayancık, Anka..