Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '13

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Çevrecilik ne demektir ya?

Çevrecilik ne demektir ya?
 

Çok uzun değil,yakın gelecekte dünyamızda nefes dahi alamayacağız!


Uzun zamandır düşündüğüm konuydu bu, Gezi olaylarıyla tekrar beni rahatsız eder oldu.

İnsanoğlu varoluşundan beri -her ne kadar bazen ondan dayak yemiş olsa bile- doğayla barışık ve onun kurallarına uygun bir şekilde yaşamak zorunda kalmış. Bütün yaşantısını bu gerçek üzerine kurmuş. İnsan vücudu bile doğada hayatta kalmak için dizayn edilmiştir. Doğa kendisiyle dost yaşandıkça, kendisinin ne kadar verici ve dost canlısı olduğunu göstermiştir (istisnaları saymazsak).

Peki nereye kadar?

İnsan doğayla değil de doğaya rağmen yaşamaya başladığından beri bu dostça yaşam bir bakıma düşmanlığa döndü diyebiliriz.

Yollar, evler, binalar yapmak için kesilen ağaçlar, yok edilen hayvan,bitki türleri, insan eliyle oluşturulan türlü felaketler...Buraya yazmakla bitmez, aklınıza gelen her türlü felaketi düşünün. Neredeyse bu felaketlerin hepsi doğaya rağmen yapılan işlerden kaynaklanmaktadır.

Şimdi iş bu haldeyken; yiyeceğimiz, içeceğimiz, barınağımız, nefesimiz, herşeyimiz bu doğaya bu çevreye bağlıyken, nasıl olur da 'çevreci' sıfatı türeyebilir bu dünyada. Yani çevreci insanlar çevreci örgütler doğayı korumak için çalışacak, diğerleriyle savaşacak, para babaları hükümetlerle çalışarak doğayı yok etmeye çalışacak. 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün araştırması sonucunda konvansiyonel tarımdan vazgeçilip yine elle tarıma geçilirse, dünyada ki açlık sorunu çözülecek. Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki zaten üretim konusunda sıkıntıdan ziyade bunların dağılımı konusunda bir sıkıntı yaşıyor dünyamız. Yani kaynakları adil dağıtamıyoruz.

Bunun adına ne derseniz deyin; kapitalizm,emperyalizm...Hiç değişmeyecek gibi geliyor değil mi? Şu günleri yaşayan insanlar olarak biz göremeyeceğiz  belki ama evrimleşecek bir düzen ama yine de değişmeyecek sanırım.

Doğalgaz,petrol,su kaynaklarımız tükenecek, çok daha sınırlı kaynaklara erişim bugünden çok daha zor olacak. Açlıktan, sağlık hizmetlerine erişememekten kaynaklı ölümler çok daha artacak. Türlü felaket senaryoları var bilim adamlarının hazırladığı ve bunlar bilim-kurgu değil.

Bütün bu olanlardan biz sorumluyuz, teker teker birey olarak; boşa akıttığımız her su damlasında, yere attığımız her çöpte biz sorumluyuz.

Çevreci örgütler yine eylem yapıyor diye baktığımızda biz sorumluyuz. 

Çünkü çevreci diye bir sıfat olmamalı sözlükte artık, herkes bunun bilincinde buna göre yaşıyor olmalı. Her birey çevreyle dost yaşamayı öğrenmeli. Doğduğumuzdan itibaren, yok yok anne karnından itibaren bu bilinçle yetişmeli insanlar, böyle yetişmeli ki; büyüdüklerinde para kazandıklarında, patron olduklarında, birey olduklarında değiştirebilsinler bu gidişatı. Çok geç diye düşünebiliriz, hatta şu anda hala hem yer üstü hem yeraltı sularımıza karışan binlerce ton zehirli atığı düşünerek amannnnn diyebiliriz. 

Değişmeye çalışmalı, değişmeli, çevremizdekileri değiştirmeliyiz. Steril yaşamlarımızdan çıkıp biraz kirlenmeliyiz. Ama çevreci olmamalıyız, çocuklarımızı sen çevrecisin diye yetiştirmemeliyiz. Böyle bir ayrıma girmelerine izin vermemeliyiz ki; çevreci olmama gibi bir seçeneğin olduğunu sanmasınlar.

Bu yüzden çevreci değil, İNSAN olmalıyız...

 
Toplam blog
: 3
: 3535
Kayıt tarihi
: 22.08.12
 
 

Herkes gibi benim de söyleyeceklerim var. Seyahat etmeyi, özellikle daha önce görmediğim doğa..