Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '14

 
Kategori
Siyaset
 

CHP: Adaylar tamam, pek ya perspektif?

CHP: Adaylar tamam, pek ya perspektif?
 

CHP adayları belirlerken, yerel yönetim perspektifini de belirlemelidir.


30 Mart 2014 Yerel Seçimlerine giderken, Türkiye’nin siyaseten olağandışı bir süreçten geçtiğini söyleyebiliriz. Uzun süredir ittifak halinde AKP’nin etrafında toplanan cemaatler ve farklı çıkar çevreleriyle Hükümet arasında giderek sertleşen bir gerilim yaşanmaktadır. Dershaneler üzerinden başlayan tartışmanın bakanlara kadar uzanan bir operasyonla rüşveti ve yolsuzluğu açığa çıkarması, yerel seçimleri daha da önemli hale getirmektedir. Bu haliyle yerel seçimlerin, AKP ve CHP arasında kıran kırana bir biçimde geçmesi beklenmektedir.

AKP, başta rüşvet operasyonu olmak üzere pek çok nedenden dolayı sendelerken; CHP, uzun bir aradan sonra İzmir ile birlikte Ankara ve İstanbul’u da alabilme şansını yakalamış durumdadır. CHP’nin bu şansını gerçeğe dönüştürebilmesi için 30 Mart 2014 Yerel Seçimlerine alışılagelmiş yöntemlerin dışında farklı bir bakış açısıyla hazırlanması gerekmektedir.

SİYASET, RİSK ALMAYI GEREKTİRİR!

CHP’nin geleneksel alışkanlıklarından farklı olarak, çoğunluğu sağcı olarak bilinen adaylar çıkartarak, risk almış bulunmaktadır.  Sarıgül’ü bir yana bırakalım; Ankara’da aday gösterilen Mansur Yavaş, MHP Genel Başkanlığı’na oynayacak kadar politik kimliği belirgin bir isimdir. Önceki dönem AKP’den seçilen Lütfü Savaş’ın Hatay’dan aday gösterilmesini de eklediğimizde, kamuoyunda CHP’nin sağcılaştığına ilişkin bir algı doğduğu muhakkaktır.

Siyaset, risk alma sanatı olduğu kadar, aynı zamanda, risk ihtimalini azaltabilme becerisidir. CHP’nin üstlendiği bu risk kendi lehine çevirebilmesi benimsediği stratejinin direnç noktalarını belirlemesi ve bu direnç noktaları üzerinden örgütsel refleksleri zayıf CHP teşkilatlarıyla adaylar arasında oluşması muhtemel problemlerin giderilmesiyle mümkün olabilecektir.

Sarıgül, Yavaş ve Savaş üzerinden bakıldığında, CHP örgütleri ile adaylar arasında belirli bir mesafe olduğu; bu mesafenin çeşitli sorunlara yol açacağı görülmektedir. Uzun yılların ataleti nedeniyle hareket kabiliyeti zayıflamış CHP örgütlerinin,  potansiyel seçmenini partinin adaylarına yöneltme zorluğuyla karşı karşıya olduğu görülmektedir. Başta büyükşehirler olmak üzere adayların, kerameti kendinden menkul görmeleri de bu zorluğu artırmaktadır.

Kısmen CHP örgütlerinde ama daha çok da CHP tabanında, transfer edilen adayların AKP ile birlikte yaygınlaşan rantçı belediyecilik anlayışın nasıl değiştirebileceklerine ilişkin bir bilinmezlik hakimdir. Bütün bunlara rağmen CHP, bu seçimden başarılı çıkabilecek bir zemine sahiptir. Başarı için olmazsa olmaz koşul, sürecin iyi yönetilmesidir.  Süreç iyi yönetilebilirse CHP için itibarlı, iyi yönetilmezse itibarsızlaştırmaya müsait bir ortam olduğu söylenebilir.

YEREL YÖNETİM PERSPEKTİFİNİZ YOKSA!

Sürecin iyi yönetilebilmesi için CHP’nin, başta yeni transferler olmak üzere bütün adayları için geçerli olan kendi olmazsa olmazlarını ortaya koyması gelmektedir. CHP’nin en kısa sürede kamuoyuyla paylaşması gereken bir yerel yönetim perspektifi olmalıdır. Hiç kuşkusuz, adayların kişilikleri seçim süreçlerine renk katabilir ama CHP’nin, AKP ile birlikte itibarını kaybeden yerel yönetimlere itibarını iade edeceği bir yerel yönetim perspektifini kamuoyuyla paylaşılmasını elzem hale getirmiştir.

CHP’nin kamuoyuna açıklaması gereken yerel yönetim perspektifinin hareket noktası, ranta karşı halkın çıkarı olmalıdır. Belediyelerde halkı çıkardığınızda yalnızca rant kalır. AKP Belediyeciliğiyle yaygınlaşan kente karşı işlenen suçların hareket noktası da halkın dışarıda bırakılması ve bu rantın kırıntılarının kent yoksullarına “makarna-kömür” şeklinde dağıtılmasıdır.

İstanbul’u, Ankara’yı, Hatay’ı, eğer istenirse Gaziantep’i kazanmak mümkün. Ama kazanmak, yalnızca AKP’li başkan yerine CHP’li başkanın geçmesi değil; ilkelerle kazanmaktır. Bir arkadaşımın tanımlamasıyla AKP’nin ranta dayalı priamidal kolonlarına karşı CHP’nin yerel yönetimlere ilişkin “taşıyıcı kolonları”nı belirlemesi ve bunu halka açıklaması gerekmektedir.

Elde edilen kent rantlarıyla seçmeni rüşvete bağlayan AKP’nin belediyecilik anlayışını teşhir edecek, halkın çıkar ve beklentilerini programa dönüştürecek bir yerel yönetim programının kamuoyuyla paylaşılması, CHP’nin transfer ettiği adaylara atfettiği önemin sınırını da ortaya koymaya yarayacaktır.

CHP’nin yerel yönetim perspektifinin özünü halka açılmak oluşturmalıdır. Bu nedenle daha önce de 4+1 şeklinde formüle ettiğim gibi, her bir belediye, başkanın karizmatik kişiliğinin ötesinde bir ekiple yönetilmelidir. AKP ile itibarsızlaşan yerel yönetimlere itibar kazandıracak yegane güç, halkı kapsayacak bir “ortak akıl” ekibi kurmaktır. Böylece hem adayların, “gökten gök zembille in(me)miş” olduklarını idrak etmeleri kolaylaşacak hem de yirmi yılı aşkın bir süredir devam eden “yiyorlar ama iş de yapıyorlar” yalanını deşifre etmek mümkün olacaktır.

Yemeden iş yapabilecek bir belediyecilik için CHP’nin yerel yönetim perspektifini açıklaması ve ister sağdan ister soldan gelmiş bütün başkan adaylarına belediyeleri yeniden halka açabilmenin mümkün olduğunu kavratması gerekir.

 
Toplam blog
: 102
: 682
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

8 Ocak 1961'de doğdu. Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler..