Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '12

 
Kategori
Siyaset
 

CHP'li yöneticilerin ''eğerli'' siyaseti ve A.Nesinin ''ah biz eşekler fıkrası''

CHP'li yöneticilerin ''eğerli'' siyaseti ve A.Nesinin ''ah biz eşekler fıkrası''
 

eşek


Diyanet işleri başkanı  kürtajla ilgili açıklama yapıyor hükümete pas atıyor daha doğrusu hükümetin kendisine attığı pasla akli dünyaya, kadına, gol atmaya çalışıyor. CHP' li yöneticiler hala '' EĞER diyanet öyle dediyse'' şeklinde zavallı, zorakili birazda çaresizce yapılan cilveli kırıtmalar gibi kendini anlamamazlığa veren açıklamalarda bulunuyorlar. Konunun burasında sözü üstada bırakalım: Eski kusaktan bir yasli esek varmis. Bir gün, bu eski kusaktan yasli esek, kirlarda tek basina otlamaktaymis. Hem, otlar hem esekçe türküler söylermis. Birara burnuna bir koku gelmis; ama güzel bir koku degil, kurt kokusu...

Eski kusaktan esek, burnunu yukari dikip, havayi derin derin koklamis. Hava, keskin keskin kurt kokuyormus.

Yasli esek,

— Yok canim, kurt degildir... diye avunup otlamaya baslamis. Kurdun kokusu gittikçe artiyormus. Belli ki kurt yaklasiyor. Kurt yaklasiyor demek, ölüm geliyor demek...

Eski kusaktan esek,

— Kurt degildir, kurt degildir... diye kendini avutmus. Ama kurdun kokusu da gittikçe agirlasiyor. Yasli esek, hem korkuyor, hem de orali degilmis gibi görünerek, kendikendine,

— Insallah kurt degildir. Kurt buraya nereden gelecek, nereden beni bulacak?.. diyormus.
Kaynak: ForumPaylas.net [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Böylece kendikendini avutmaktayken kulagina sesler gelmeye baslamis. Ama güzel ses degil, kurt sesi... Yasli esek kulaklarmi dikip sesi dinlemis; evet kurt sesi...

Gönlü bitürlü kurdun gelmesine razi olmadigindan,

— Yok canim, bu ses kurt sesi degil, bana öyle geliyor... der, otlamaya devam edermis. Ama ses de gittikçe yaklasiyor... Eski kusaktan esek yine avunurmus:

— Kurt degildir, hayir kurt sesi olamaz!.. O korkunç ses, büsbütün yaklasmis. Esek ken-dikendine söylenirmis:

— Yok. yok... Dilerim bu kurt olmasin... Kurdun baska isi yok da, buraya mi gelecek!...

Biyandan da yüregini korku sardigindan gözü çevresindeymis. Bir de bakmis; karsi dagin te-pesinde, sisler, dumanlar içinde bir kurt...

— A-h, demis, bu benim gördügüm. kurt degil, baska bisey...

Basini otlara sokmus.

— Bana öyle geldi galiba, hayal gördüm. Evet, evet, hayal olacak...

Az sonra, çalilarin arasmdan kosan kurdu görünce, korkusu artmis. Ama kurdun gelmesini hiç istemediginden, yine kendini kandirmaya çalisiyormus:

— Kurt degildir, insallah degildir. Baska yer kalmadi da burasini mi buldu gelecek?. . Gözlerim iyi seçmiyor da ondan.. Çalilarin gölgesini kurt sandim.

Kurt yaklasmis. Aralarinda esek adimi ile üç-dört yüz adim kalmis.

Eski kusaktan esek,

— Aman Tanrim, yoksa bu gelen gerçekten kurt mu?.. Hayir, olamaz. Olmamalidir. Ah... Yok, yok, kurt degil... diye inlemeye baslamis.

Kurtla aralarinda elli adim kalinca, o yine avunuyormus:

— Su karsimda gördügüm yaratik kurt degildir insallah... Camm, ne diye kurt olsun... Belki devedir, belki fildir, belki de baska bisey, belki de hiçbiseydir. Ben de herseyi kurt görmeye basladim.

Kurt siritarak yaklasmis, yaklasmis. Aralarinda ancak bikaç adim kalinca, yasli esek,

— Biliyorum, bu gelen kurt degil, evet kurt degil, ama ben suradan azicik uzaklassam kötü olmaz... demis.

Baslamis yürümeye. Basini geri çevirip bakmis, kurt siritarak, agzinin sulari akarak arkasindan geliyor. Eski kusaktan esek yakarmaya baslamis:

— Ulu Tanrim, bu gelen kurt bile olsa, kurt olmasin, ne olur... Kurt degil canim, ben de bosubosuna korkuyorum.

Böyle deyip adimlarini açmis. Kurt da onu izliyormus.

Kart esek kosmaya baslamis. Kurt da onun ardindan kosmus...

Esek,

— Ah, ben de ne budalayim... diyormus. Yaban kendisini kurt sanip kaçiyorum. Hayir, kurt degil...

Ayaklarinin vargücüyle kaçiyor, biyandan da içinden söyle geçiyormus:

— Kurtsa da kurt degildir... Insallah degildir. Yok canim, ne diye kurt olsun...

Basini çevirip arkasina bakmis, kurdun gözleri isil isil yaniyor. Esek dörtnala kaçar, hem de,

— Vallahi de kurt degil, billahi de kurt degil... Allah belami versin ki kurt degil... diye söy-lenirmis.

Esek kaçmis, kurt kovalamis. Kuyrugunun dibinde, kurdun kizgin kizgin solumasini duyunca, yasli esek kendi kendine,

— Bahse girerim ki bu kurt degil... Kuyruk altimda solumalarini duydugum bu yaratik kurt olamaz... diye söyleniyormus.

Kurdun islak burnu, esegin apis arasina degince, yasli esek de sifiri tüketmis. Bir de basmi çevirip bakmis; kurt üstüne atildi atilacak... Artik adim atacak gücü kalmayan kart esek, kurdun sert bakislari altinda kipirdayamaz olmus, oracikta kalmis. Kurdu görmemek için gözlerini yumup,

— Kurt degil canim bos ver... Insallah degildir. Sanki ne diye kurt olsun... diye kekelemis.

Kurt, sag kabasina bir pençe atinca, oraciga yikilan esek,

— Biliyorum, biliyorum, sen kurt degilsin. Arkamla oynama, gidiklaniyorum. El sakasini da hiç sevmem... demis.

Azgin, aç kurt keskin disleri ile esegin sagrisini isirmis, budundan büyük bir parça koparmis. Can acisiyle yere yikilan esegin birden dili tutulmus. Bildigi esekçeyi, korkudan unutmus. Kurt boynuna, gerdanina saldirmis. Esegin her yanindan kanlar fiskirmaya baslamis. Iste ancak o zaman esek,

— Aaa kurtmus... Aaa o imis... Aaa, o imis!... diye bagirmaya baslamis. Kurt onu parçalar, o da dili tutuldugundan, yalniz,

— Aaa, o imis... Aaa, oo-ii... Aaa-iii... Aaaiii!.. diye bagirir, inlermis.

Kurdun disleriyle parçalanan eski kusaktan esegin dagi, tasi inleten son sözlerini butün esekler duymuslar:

— Aaaa-iii, aaa-iii!...

Iste o günden sonra, biz esek milleti, konusmasini, söylesmesini unutmusuz; her duygumuzu, her düsüncemizi, anirtiyla anlatmaya baslamisiz. O eski kusaktan esek, tehlike kuyruk altina girinceye dek, kendini avutup, kandirmamis olsaydi, bizler de konusmasini bilecektik.

Ah biz esekler, ah biz esek milleti... Aaaa-i, aaa-i,Tarih bize şunu öğretmiştir ki, hayat  nihayetinde kendini  herkese anlatır  lakin, bazıları bir şey anlayınca  geriye sadece '' eğer'' kalmış olur. (m.ali şirin tarih öğrt)a      anlarsını

 
Toplam blog
: 124
: 736
Kayıt tarihi
: 28.06.08
 
 

Kelebek için kanat neyse insan için kelime odur. (m.ali şirin) 1969 senesinde  Tunceli/ pülümürde..