Çift sarılı yumurta…

Milliyet Gazetesinde bir haber…

<ı>

<ı>“Çift sarılı yumurtanın sırrı çözüldü.”

<ı>

Merak ettim, acaba bildiğimizin dışında bir sırrı mı varmış ki <ı>“Sırrı” çözülmüş?

Hemen haberin devamına geçtim ve bir solukta okudum <ı>“Çift sarılı yumurta”nın çözülen <ı>”Sırrı”nı…

Öyle <ı>“Sır” filan olmadığını gördüm. Bilenlerin, yani tavuk ve yumurta işi ile ilgilenen herkesin bildiği bir şeyi, sanırım muhabir kardeşimiz bilmiyor olmalı ki, yine bilmeyen <ı>“Haber Müdürü”ne bir güzel yutturmuş <ı>“Sır çözüldü” diye…

Herkesin bildiği gibi, tavuk yumurtadan çıkar. Önce <ı>“Civciv” olur. Sonra biraz daha gelişir <ı>“Piliç” olur. Eğer <ı>“Piliç” döneminde başına bir şey gelmezse <ı>“Tavuk” olur.

İşte bu dönemden sonra başına mutlaka bir şeyler gelir ve en önemlisi de <ı>“Yumurta” yapmaktır.

Doğanın yasası bu… Kendini meydan getiren <ı>“Yumurta”yı o da yapacaktır ki, yumurtadan <ı>“Civciv” çıksın, civciv büyüsün <ı>“Piliç” olsun, başına bir iş gelmezse biraz daha gelişip <ı>“Tavuk” olsun ve o da yumurtlayarak neslini sürdürsün.

Süreç bu şekilde işler ve her tavuk günde bir adet yumurta yapar.

Şimdi mesele şudur…

Tavuk yumurtlayacak ya ilk kez. Yani daha önce başına hiç böyle bir iş gelmemiş.

Başlar sıkıntı, gıdaklama, bağırıp çağırma filan… Bir yerlerde bir şeyler oluyor, telaşlanır, korkar, endişelenir acaba n’oluyor filan diye…

Hah… İşte o endişe ve telaşa kapılan tavuk, ilk günkü yumurtalarını, girdiği korkunun yarattığı stres sonucunda alelacele ile fazladan çifter çifter <ı>“Sarı” koymaya başlar.

<ı>

Aklının ermediğinden…

Sonra alışır…

Bakar ki her gün bir yumurta yumurtlamak gibi bir <ı>“Görevi” vardır, poposunu zorlamanın bir âlemi yok, başlar tek sarılı yumurtlamaya. Bir başka deyişle acemiliği geçmiş, acısını çekmiş akıllanmıştır. Artık korku filan da kalmamıştır. Otomatiğe bağlanmış gibi, her gün bir yumurtasını yumurtlar ve yan gelir yatar.

Bunun <ı>“Sır” olacak bir tarafı da yoktur.

Oysa <ı>“Stres” nedeniyle yumurtlamaması gerekenler vardır dünyada. Esas <ı>“Sır” onların nasıl yumurtladığını bulmaktır.

Bu haberi yapan muhabir arkadaşımıza, bu sırrı çözen biri varsa, onu bulsun <ı>“Ağababa” gibi bir haber yapsın, görelim…

Örneğin, İnsanoğlu denilen yaratık…

Doğar… Nasıl doğduğunu sorarsanız, çocukken size anlatılanlardan bildiğiniz gibi, Leylek, bir gün gagasında çocuğu evlerine getirir bırakır.

Ondan sonra çocuk, gelişir, okula gider. Okul biter, üniversiteye gider. Üniversiteden sonra, erkek evladı ise askerliğini yapar. Sonra başlar iş aramaya…

Aynı tavuk gibi…

İlk kez başına <ı>“İş aramak” gibi bir sorumluluk yüklenmiştir.

Şansı varsa, işi de bulur. Ama burada bitmez ki…

Evlenir…

Aldığı maaş sayılı sarımsak, dikili soğan gibidir. Muhtemelen ev kirası, elektrik, su ve telefon paraları, mutfak giderleri, tam o sırada bir de leylek çocuk bıraktı ise eve, çocuğun masrafları…

Falan… Filan…

Ama bu insan, aldığı asgari veya asgarinin biraz üstünde, yoksulluk sınırın altındaki ücreti ile hem ev kirası, elektrik ve su parası, telefon giderleri, mutfak masrafı, çocuğun masrafları gibi dertler içinde nasıl geçineceğini düşünmeye başlar, strese girer.

Kendisi ve eşi için hiçbir şey istememektedir ayrıca da…

İşte bu noktada çift sarılı ne kelime, sarıları bol yumurtlamalar başlar.

Şimdi bana <ı>“Hadi be oradan… Bu ne biçim iş” diyorsanız, yanılıyorsunuz…

İşin <ı>“Sırrı” tam da buradadır…

Adam…

Aldığı o sayılı sarımsak, dikili soğan olan ve genellikle asgari ücret veya yoksulluk sınırın altındaki geliri ile zorlanarak, aynen tavuğun ilk yumurtladığında zorlandığı gibi, geçinir… Daha doğrusu geçinmeye çalışır…

Peki, bunu nasıl yapar?

Geçiniyor ve aynı zamanda da tersaneye ziyarete giden Başbakana <ı>“Türkiye seninle guru duyuyor” diye sevgi gösterisinde bulunuyor ya.

Bu bir <ı>“Sır” değil mi?...

Bu sırrın adı var, <ı>“Az para ile çok işler yapabilme, geçinebilme” sırrı…

Hadi, çözen varsa esas <ı>“Sır” burada ve dünya çapında bir <ı>“Sır” çözmüş olur…

Sayın muhabir kardeş… Siz de takip edin, bulan varsa, gerçekten <ı>“Bomba” bir haber olur vallaha…

<ı>08 MAYIS 2008