Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '13

 
Kategori
Güncel
 

Çiftçinin sabrı taştı; çiftçi mücadelesi geliyor

Çiftçinin sabrı taştı; çiftçi mücadelesi geliyor
 

DENİZLİ ÇALI ÇİFTÇİ MİTİNGİNDE CHP BURDUR MİLLETVEKİLİ R. KERİM ÖZKAN


Geçen hafta sonu Denizli ilinin bağlarıyla, üzümüyle ve şarabıyla ünlü Çal ilçesinde bir çiftçi mitingi gerçekleştirildi. Çal Belediye Meydanında bini aşkın çiftçi, tarımın çökertildiğini, büyük mağduriyet yaşadıklarını, devleti ve Bakanlığı göreve davet ettiklerini haykırdı. CHP Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan da Çal mitingindeydi. Özkan Çal mitingi hakkındaki izlenimlerini basın metni haline getirerek basın açıklaması yaptı.

Ramazan Kerim Özkan’ın yazılı yaptığı basın açıklaması şöyle:

Hafta sonu Ege’nin incisi Denizli ilimizin bağları ile meşhur Çal ilçesindeydim.  Geçen yıl aşırı soğuklardan yani dondan zarar gören çiftçilerimizle, üreticilerimizle, tarımla ilgili Sivil Toplum Örgütlerimizle, CHP İl, ilçe başkan ve yöneticilerimizle Çal Belediye Meydanı'nda idik.

Ziraat odası, çiftçi temsilcileri hep bir ağızdan feryat ediyorlar, 2090 sayılı Yasa'nın değişimini istiyorlar. Onların feryatlarını dinledik. Zarar gören 1.032 çiftçiden 93'ü devletin sıcak elini görmüş ancak diğerlerinin mağduriyetleri giderilmemiş, bunu bizzat orada gözlemledik ve dinledik. Bu Çiftçiler Tarım Bakanlığını, göreve davet ediyor, mağduriyetlerine çözüm bekliyorlar. Bizler geçimini tarımdan sağlayan, alın terini toprağa akıtan çiftçilerdik. Ancak şimdi hükümetin bizleri sırtlarına kambur olarak görmelerinden, bu millet hep sizin için mi çalışacak demelerinden, siz üretmeyin, biz ithal ederiz şeklindeki tutarsız politikalarından dolayı bu hale düştük. Girdi, fiyatları yükseldiği için tarlamızı ekemez olduk. Tarlalarımız, bağ, bahçe ve traktörlerimiz icra dairelerince yed-i emine alınıyor, satılıyor. Kuyularımız mühürlenip, elektriğimiz kesilip elimiz kolumuz bağlanıyor. Sonra da borcumuzu ödemememiz isteniyor.   Bağlarımız, bostanlarımız kurumuş ilgilenen yok. Devlet duyarsız, ilgisiz.

En çok da bundan şikâyet ediyorlar.

Şimdi o kuruyan bağlardan birisi de bu asma çubuğu. Bu çubuk en az 30 yıllık. Bundan milyonlarcası şu anda Çal ovasında kurudu, söküm bekliyor. Bunun meyvesi olan üzümün 1,5 kilosundan 1 litre şarap oluyor. O 1 litre şarap daha tüketime sunulmadan, fabrikadan çıkmadan 5 TL devlete vergi veriyor.

Bu vergiler devletin bütçesine giriyor. Bu gelirden ben de, siz de, hoca da, öğretmen de, memur da yararlanıyor. Adeta bu bağlar altın yumurtlayan tavuktu. Bunların milyonlarcası dondan dolayı kurudu. Tekrar hayat bulması için afet kapsamında yardım bekliyor.

Değerli arkadaşlarım; orada alın teriyle, bilek gücüyle çalışan çiftçilerimiz, biz üreticiyiz, siz tüketicisiniz. Biz üretemezsek siz nasıl tüketeceksiniz. Bize çok haksızlıklar yapılıyor. Mazot, gübre ve tarım ilaçları aldı başını gidiyor diyorlar. Oysa ürettiğimiz ürünlerin fiyatları yerinde saymakla da kalmıyor, geriliyor diyorlar. Kuru üzüm geçen sene 380–400 TL idi, bu yıl 250 TL’ye alan satan yok. Ayrıca don olayından dolayı birçok üreticimiz büyük mağduriyet yaşadılar. 2090 sayılı yasaya göre bazı çiftçilere göstermelik yardım yapıldı, ancak üreticilerin çoğunun perişanlığını görmelisiniz diyorlar. Gerçekten de bu 2090 sayılı yasada gerekli yasal düzenlemelerin derhal yapılması gerekiyor. Bu konuda kendilerine yardımcı olacağımızı söyledim. Hükümet en azından KHK ile adaletli bir şekilde zarar gören tüm üreticilerimize yardım elini uzatmalıdır. İktidar partisi bizim partimizin adı adaletle başlıyor diyorsa göstersin adaletini de görelim. En azından insan ve bölge ayrımı yapmasın, görelim adaletini diyorlar. Kimine çuvalla kömür dağıtıyorlar, makarna, un dağıtıyorlar. Bize de gözünüzü toprak doyursun diyorlar.

Yat sahiplerine mazotu bizim üçte bir fiyatımıza vermeye utanmıyorlar mı? Üstelik biz üretiyoruz, onlar tüketiyor bunu bizim adımıza Sayın Başbakan’a bir sorun diyorlar. Kimisi tarlasını ekemiyor, kimi gübre, ilaç kullanmaya para bulamıyor. Bunun üstüne birde aşırı soğuktan bağlarımızı don vurdu. Hasar tespiti yapıldı. Ne yazık ki Çal ve civarı bu felaketten büyük çapta mağdur olup, bağların yüzde 95’i kurudu ve kazıldı. Sözüm ona çiftçilerin bu tür afet olaylarından zararını önlemek için yapılan 2090 sayılı yasa Çal çiftçisi için uygulanmadı. Her zaman olduğu gibi bu afette bile ayrımcılık yapıldı diyorlar.    

Ayrıca, Denizli ‘de TÜİK, tane mısırda destek fiyatlarını belirliyor; önce, ziraat odası, sanayi ve borsa beraber bir komisyon aracılığıyla belirliyordu.  Şimdi ise yalnız başına TÜİK, Denizli'nin gerçek mısır veriminin dekara 1.150–1.200, hatta 1.400 kilogram olduğunu unutmuş ki 982 kilogram üzerinden değerlendirme yapıyor. Bu durumu üreticiler tepkiyle karşılıyorlar, bunun düzeltilmesini talep ediyorlar.

Kendi ürettikleri, hak ettikleri değerde destek priminin verilmesini talep ediyorlar.

Ayrıca burada yaptığımız miting de çiftçi dostlarımızın birçok serzenişleri oldu. Bakın bu elimde gördüğünüz el yazısıyla yazılmış mektubu çiftçilerimiz yazıp bana verdiler mitingden önce. Bunlar çiftçinin, köylünün kendi gözünden AKP hükümetine bakış açısını yansıtıyor. Burada birçok konularda hükümetten, bizlerden talepleri, istekleri var. Bu tarlalarda doğdum büyüdüm, ilk defa bırakın ineği merkebimize vereceğimiz samanı bulamıyoruz.

Atatürk Cumhuriyeti ilk defa bu hükümet zamanında saman ithal etti, süt, kurbanlık ithal etti. Bu günleri görmek de varmış diyorlar. Ondan da vazgeçtik. Cennet vatanımızın toprakları yabancılara satılıyor. Atamızın kurtuluş savaşı sonrası borç, harç içinde kurmuş olduğu fabrikalar, kurum ve kuruluşlar yabancılara özelleştirme adı altında birer birer satılıyor. Yakında kendi topraklarımızda yabancı konumuna düşersek şaşırmayın diyorlar.

Ve en sonunda ey bizi bu duruma düşürenler! 2014 Mahalli İdareler Seçimlerinde 2015 Milletvekili Genel Seçimlerinde bu mağdur insanlara ne cevap vereceksiniz. Bu insanların yüzüne nasıl bakacaksınız. Bu insanların ahını daha fazla almayın, bir an önce rahatlatın.

Evet değerli arkadaşlarım; bunlar benim kendi görüşlerim değil çiftçinin köylünün kendi ağzından duyduğumuz serzenişleri. Bize de hükümeti bu konuda uyarmak, bu mağduriyet bir infiale dönüşmeden, bir KHK ile bu duruma bir çözüm bulunmasını, mağduriyetlerinin giderilmesini istiyoruz.

Kamuoyuna ve ilgililere önemle duyurulur. Hepinize en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..