Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '10

 
Kategori
Deneme
 

Çilekeş ayaklar ve adımlar

Bedenin yerlere düşmüş bir uzvu gibi görünse de aslında baş tacıdır. Sağlam nasıl basılır? Hayata karşı nasıl dik durulur onsuz!

Emektardır, bütün yük üstündedir. Hep aşağıdan bakar yükseklere.. Aklın bütün hatalarını zavallılar çeker.. Ömrü beynine hizmet etmekte geçer.. Kalk, yürü, koş, dur der sahibi.

Dizginleri hiç elinde olmaz ki.. O kadar çok adım atar ki yaşam boyunca.. Özgeçmişi desteksiz day day durmayla başlar. Kucak kucak sözlerine ilk adımlarını attığında buna ilk sevinendir ana ve babası..

Başlar artık serüveni kim tutar onları.. Bazen tabana kuvvet yol alırken su toplar, acır canı.. Hele ki değmemişse acıya karşı verdiği çabalar, bir daha değil adım atmak, insan içine çıkmak istemez. Ayak bileklerinden prangalara mahkum olmak ister..

Bazen üzüntüsü birlikte yol aldığı arkadaşındandır. Söz vermiştir beraber yürümeye ama bir bakar ki yanında diğer adım arkadaşı yoktur. Kahrolur dönse dönemez, yol alsa alamaz.. Titrer bacakları, yıkıldı yıkılacak haldedir.

Sarp ve geçilmez yollardan yüreğinin güzergahını takip eder. Doğru istikamettedir ama nedense adrese ulaşamaz. Ya da kapalı kapılarla karşılaşır nedenini bilemez. Oysa ki karga da değildir kılavuzu. Kendi yüreğidir ama aldanmıştır yine..

Hep üşür garibin ki.. İrice hava deliği açılmıştır ona giydirilen ayakkabının tabanından.. Öyle zenginler için düşünülmüş ayak hava alsın ya da mantar olmasın amaçlı bir tasarım değildir bu! Yokluktur bunun düpedüz adı.. Eskinin yerine yenisini koyamamaktır. Herşeyin antikası değer bulur ama ayakkabının ki değer kaybettirir hep sahibine..

Bir sürü ayakkabı yan yana dizilir otobüslerde. Yan yan bakar yanındakilere…Kimininki rugan, kimininki hakiki deri, kimininki yüksek topuklu kiminin ki de gıcır gıcır markalı spor ayakkabılarıdır. Bir de kendininkine bakar yırtık, pırtık, emektar haliyle yerdeyken yerin daha da dibine girer. Saklanmak ister. Ama ayan beyan ortadadır ayaklar yine... Nereye saklanacaktır ki..

Hele bir de bayramsa ve o ayakların sahibi çocuksa daha da içler acısıdır. İstemez hiç bayram gelsin.. Şekerden önce acıyı tatmıştır çünkü.. Yeni bayramlıklarıyla dolaşanların yanından geçmemek için yolunu değiştirir. Gözyaşlarını kah içine, kah yastığına akıtır. Büyüyünce zengin olmak ister. Tek amacı; ayakkabı almak ya da oynayamadığı bir oyuncağı oyun çağı geçse de başucuna koymak içindir.

Kah iş arar hizmet ettiğine, yol kateder kilometrelerce, nasılsa bedavadır ya yürümek…Bulamadığı her günün akşamı ağır ağır evine yürür. Başındaki avucunu yalamıştır, kendi ise kirli asfaltları…

Kimi çaresizliğine volta atar.. Umudunu yitirmemeye çalışır. Diker duvarlara şişen ayaklarını yeni güne hazırlamak için..Lastiğinin bakımını yapan şoförler gibi..

Ömründe eline sürmemişken kremi, topuklarına sürenleri duyar. Kendine mi acısın, sahibine mi bilemez.. Çekilir bir köşeye diğer eşinin yanına..

Bir gün ağır aksak adım atarken yanından geçen tekerlekli sandalyeli birini görür. Sızlar içi, şükreder ayakkabısızlığına çıplak da olsa basıyordur ya yere..

Tekerlekli sandalyede olan ise felçli olmadığına sevinir. Yarabbim der bir odaya hapis değilim ya onun da huzur dolar içi..

Hayatımız boyunca pek çok adım atacağız. Son söz olarak derim ki: Adımlar; pişmanlığa götürmesin hiç.. Acı habere değil sevinçlere koştursun.. Başarısızlık değil başarılara yol aldırsın.. Şeref ve namus, başı hiç utandırmasın… Ayaklar sürünsün isterse ama gururumuz, onurumuz düşmesin yerlere..

Attığınız her adım mutluluğunuz, sevdanız ve başarılarınıza ulaştırsın.

Sevgilerimle..

Aysel AKSÜMER

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..