Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '06

 
Kategori
Balıkçılık
 

Çılgın levrek

Çılgın levrek
 

Öğleden sonra, boy çizmelerini giyip, ellerimizde bel kürekleri, daldık buz gibi denize. Lodos var ve deli gibi yağmur yağıyor. Bu havada kurt çıkartmak hiç akıllı işi değil ama şimdiye kadar aksi bir iddiam olmadı zaten. Deniz berrak olmadığı için kurtların kumda bıraktığı emareleri görmek çok zor. Besmeleyi çekip daldırıyoruz küreği... Yok Bir daha bir daha... Nerdeyse on kürekte bir kurt çıkartabiliyoruz. Buna da şükür, yaptığımız işin samanlıkta iğne aramaktan bir farkı yok. Hava kararana kadar, belime bağladığım pet şişeye on ya da on beş tane kurt koyabiliyorum. Üzerimizi değiştirip, levreğe atacağımız bölgeye geliyoruz. Sahilin hemen yanı başında bir kahvehane var. Genelde benim gibi, lodosun 5–7 esmesini bekleyen sıyrıklar. Bu kahvenin müdavimi! Kaşar peynirle kavurmayı, sobanın yanında ısınırken söylediğimiz duble çayla beraber afiyetle götürüyoruz. Böyle bir havada balığa çıkacaksanız çok iyi giyinmeniz lazım. Biz de lahana yaprağı gibi giyinip, kumsaldaki yerimizi alıyoruz. Çizmeler, tepe lambaları, soğuk iklim kıyafetleri. Sahil kalabalık. Kamışlar için pimaş borularımız var. Boruları kuma sabitliyoruz. Kurtları oltalara takıp, denize fırlatıyoruz. 250 gram kurşun kullanmamıza rağmen, lodosun oluşturduğu dalganın etkisiyle olta her seferinde kıyıya geliyor. Balıkçının iyisi sabırlı olur. Yosun da cabası, oltayı yosundan temizleyip, tekrar fırlatıyoruz. Yağmur şiddetini arttırıyor. Deniz kenarına yapılmış, barakalardan bir tanesinin sundurmasına atıyoruz kapağı, kamışların ucundaki ışıklar buradan belli belirsiz gözüküyor, fakat balık vurduğunda anlamamamız mümkün değil. Kamışların başından ayrılmayan, yağmura rağmen bekleyen arkadaşlarda var. Şimdiye kadar kimsede tek balık yok. Levreği yakalaması ne kadar meşakkatliyse yemesi de o kadar keyiflidir. O yüzden bizim buralarda balıkçı tezgâhlarının kalkanla beraber en pahalı, en havalı, en gösterişli balığıdır mendebur hayvan. Sundurmanın güvenliğinde, gözlerimiz kamışların ucundaki ışıklarda, eski balık avlarından konuşuyoruz. Herkesin yorumu aynı “Eskiden daha çok balık vardı”. Beraber balığa gittiğimiz, kumsal dervişlerinin bize anlattıklarını sanırım önümüzdeki yıllarda, yanımızda balığa getirdiğimiz arkadaşlara bizler de anlatacağız. Yakalayacak balık kalırsa tabii! Levrek avı için makinenizin güçlü olması lazım. Biz “pen” ya da “okuma” kullanıyoruz. Muhabbetin en koyu yerinde, benim kamışta bir hareketlenme oluyor. Sundurmadan, kamışın yanına adeta uçuyorum. Lodosla beraber çivi gibi yağan yağmurun, yüzümü tokatlamasına aldırmadan, alıyorum misinanın boşluğunu ve bütün gücümle asılıyorum. Levreği hissettim, Şimdi iş onu kıyıya çıkartmak da! Bir süre bana doğru yüzüyor, Ben misinada boşluk kalmaması için çaba sarf ediyorum. Sundurmanın altındaki kalabalık yanımda, Tepe lambalarının altındaki meraklı gözler, denizi tarıyor. Çok geçmeden siyah suların altındaki çılgın beyazlık kendini gösteriyor. Daha bir kuvvetli sarıyorum misinayı. Levrek kumların üstünde şimdi, bu işlerin palavrası çok olur fakat ben diyeyim üç siz deyin dört kilo. İçimdeki sevinç ve heyecan anlatılmaz. Yaşamak lazım. O gecenin kahramanı bendim. Bende, benden başkası da o akşam balık alamadı. Dünden bu tarafa, eşe dosta hem levreği nasıl yakaladığımı anlatıyor. Hem de fotoğraflarını gösteriyorum. Sizlerle de paylaşayım istedim... Reklâmı sevmediğim için kendi resmimi koymadım!
 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..