Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Uzm. Psikolog Şeyma Çavuşoğlu

http://blog.milliyet.com.tr/seymacavusoglu

01 Şubat '11

 
Kategori
Psikoloji
 

Cinsel mitler...

Cinsel mitler...
 


Cinsellik insan yaşamındaki en haz verici ve en temel gereksinimlerden biridir. Kişinin başka bir kişiyi bedensel ve ruhsal olarak tanımasına, kabullenmesine ve çok özel bir haz alışverişine olanak veren, en üst yakınlaşma eylemidir.
Cinsellik de yemek yemek, giyinmek, temizlenmek gibi öğrenilmesi gereken bir eylem olmasına rağmen maalesef genellikle hakkında hiç konuşulmayan, yokmuş gibi davranılan bir konudur. Toplumsal bir eylem olduğu için; kültürel etkilere açıktır. Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler kişilerin cinselliği yaşamasında önemli bir etkendir; çünkü kişiler bu bilgilerle neleri yapıp, neleri yapmamaları gerektiğini öğrenmiş olurlar. Öğrenilen, bir diğer deyişle aktarılan yanlış inanışlar kişilerin cinsel yaşamlarında sorun yaşamalarına ve dahası cinsellikte haz ve doyuma ulaşmalarına engel olabilir. İşte bu konudaki yaygın yanlışlara “cinsel mit” diyoruz. Yapılan araştırmalar sadece cinsellikle ilgili mitlerin öğrenilmesinin bile kişilerin yaşadığı cinsel sorunları azalttığını göstermektedir.
Cinsellik ile ilgili bilinen, çoğu zaman benimsenen ve doğru kabul edilen yanlışları şu şekilde sıralayabiliriz:

“Cinsellikte başarıya ulaşmak son derece önemlidir.” Bu inanış cinselliği çiftler arasında bir hazzın paylaşılmasından çıkarıp bir performans durumuna dönüştürmektedir. Performansın gösterilmesi ve değerlendirilmesi söz konusu olduğunda çiftler, özellikle erkekler cinsel eylem sırasında performans kaygısı yaşamakta ve bu durum cinsellikten zevk almalarına engel olmaktadır.

“Sağlıklı ve uyumlu bir erkeğin hiçbir durumda cinsel performansı bozulmaz. Erkek cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna her zaman hazırdır.”Erkeklerin cinsel yaşamlarına büyük bir yük getiren ve aynı zaman da erkekleri performans kaygısına da götüren bu inanış, erkeği cinsel ilişkiye girmek istemediği durumlarda mecbur bırakmaktadır. Bu durum yine cinsellikten keyif alınmasını engellemektedir.

“Cinsel ilişkiyi erkek başlatmalıdır, cinsel ilişkiyi başlatan kadın ahlaksızdır.”Bu yanlış inanış, cinsel olarak aktif olmak isteyen kadını ketlemekte, erkeğe de cinsel olarak aktif olma zorunluluğunu getirmektedir. Bu inanış aynı zamanda pek çok kadının cinsel isteklerini ifade etmesini ve cinsellikten zevk almasını engellemektedir.

“Erkeğin penisinde sertleşme kaybı eşini çekici bulmadığı anlamına gelir.”Sevişme sırasında her hangi bir nedenle ( örn; dikkatin azalması vb. ) erkeğin ereksiyonu ortadan kalkabilir. Bu yanlış inanış özellikle kadınların kendileri ile ilgili algılarını etkilemekte ve cinsel ilişkiye olan isteği azaltmaktadır. Oysaki erkeğin cinsel arzusu varsa, sevişmeye devam edildiğinde ereksiyon yeniden sağlanacaktır.

“Cinsel organın boyutu, cinsel zevkin göstergesidir.”Erkeklerin cinsellikle ilgili en büyük kaygıları da cinsel organın büyük olup olmaması ile ilgilidir. Penis boyutu cinsel güçle ve partnere zevk verme ile bir tutulmaktadır. Oysa vajinada en duyarlı damarlar ( ki bunlar kadına en yoğun zevk veren bölgedir) vajinanın girişinde bulunmaktadır.

“İlk cinsel birleşmede başarılı olunması, sonraki cinsel yaşam boyunca da başarılı olacağının göstergesidir.”Özellikle bu yanlış inanış, kişilerin sevişirken kaygılı olmalarına yol açmakta ve kendini gerçekleştiren bir kehanet haline gelmektedir.

“Erkeklerde cinsel ilişkide yalnızca cinsel birleşme ve orgazm ile ilgilidir. Duygusallık ve haz alma daha çok kadınlarda görülür.”Bu inanış özellikle erkeklerin duygularını ifade etmelerine engel olmakta, partnerleri ile sorun yaşamalarına ve cinsellikte keyif almalarını engellemektedir.

“Sevişme sırasında fantezi kurmak yanlıştır.”Bu inanış çiftlerin kendilerini uyaran durumları engellemelerine ve cinsellikte kendilerini keşfetmelerine engel olmaktadır.

“Cinsel ilişki demek cinsel birleşme demektir.”Cinsel ilişki sadece cinsel organı içermeyen tüm beden, duygu ve duyumları içeren bir eylemdir. İlgi, istek, uyarılma, doyum ve rahatlama gibi bölümleri vardır ve her bir safta haz verici ve önemlidir.

“Tüm fiziksel yaklaşımlar cinsel birleşme ile bitmelidir.”Kadınların kendilerine yaklaşan her erkeğin her zaman cinsel ilişki talebiyle yakınlaştığını düşünmelerine, erkeklerin de kendilerine yakınlık gösteren her kadına cinsel ilgi duymaları gerektiğine inanmalarına yol açmaktadır. Bu durum cinsel ilişkinin zorunlu bir eylem gibi algılanmasını sağlamaktadır.

“Bir çift için ‘aynı anda orgazm’ gerçekleştirilmesi gereken en önemli amaç olmalıdır.”Özellikle son zamanlarda yaygınlaşan yanlış inanışlardan birdir. Çiftler bu inanışları neticesinde aynı anda orgazm olamadıklarında sevişmelerini başarısız olarak nitelendirmekte ve bir sorun olduğunu düşünmektedirler.

“Eşler birbirlerini sevdikleri taktirde seviştiklerinde nasıl zevk alacaklarını bilirler.”Cinsellik kişinin hem haz aldığı, hem de haz verdiği bir eylemdir. Sevişme sırasında kişi kendi bedenini ve partnerinin bedenini, keyif veren bölgelerini keşfeder, öğrenir. Dolayısıyla partnerlerin birbirlerine zevk vermeleri, birbirlerinin bedenlerini ve haz bölgelerini keşfettikçe sağlayacakları bir durumdur.

“Menopoz cinsel isteği ortadan kaldırır.”Bu inanış nedeniyle menopoz sonrasında kadınlar cinsel isteklerini bastırmak durumunda kalıp, erkekler ise partneriyle sevişme isteğini daha çekinerek dile getirmektedir. Oysa menopoz sonrasında da kadınların cinsel istekleri devam etmektedir.

Psk. Şeyma Çavuşoğlu 

 
Toplam blog
: 6
: 955
Kayıt tarihi
: 21.01.11
 
 

Ankara Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldum, yüksek lisansımı Maltepe Üniversitesi Klinik P..