Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cinsel suçlar için cezalar arttırılacakmış!

Cinsel suçlar için cezalar arttırılacakmış!
 

Kaynak: İnternet


Biraz önce haberi okudum: Cinsel suçlar için cezalar arttırılacak; terör suçlarında olduğu gibi suçlular aldıkları cezanın dörtte üçünü yatacaklarmış. Böyle bir taslak hazırlanıyormuş.

Bir an kendimi “Ohh ne güzel!” derken yakaladım! “İşte alkışlanacak bir icraat” derken kafama dank etti, sus-pus kaldım!

Şekerim bizdeki sorun taciz ve tecavüz olaylarına az ceza verilmesi değil ki; hiç ceza verilmemesi!

Geçenlerde AKP’li biri 16 yaşındaki kızla arabasının içinde resmen basıldı, sonuç: adam serbest bırakıldı!

Bunun gibi yüzlerce, binlerce örnek var!

******

Habere göre artık mağdurlardan “Ruh sağlığı bozulmuştur” raporu istenmeyecekmiş. Böylece her seferinde tekrar tekrar anlatarak travma yaşamasının önüne geçilecekmiş.

Ehh, nihayet!

(Hoş, adli tıbbın raporlarına da güveni kalmamıştı kimsenin ya, neyse…)

******

Bu haberin beni deli gibi sevindirmesi gerekiyordu; paranoyaklık da bulaşıcı sanırım: Hani hep eleştirip duruyoruz ya, misal: Gezi parkında ağacı korumak isteyenler içeride, tecavüzcüler dışarıda diye, hah işte, böylecene denge kurulacak zahar!

Hem direnişçiler içeride olacak hem de tecavüzcüler!

******

Üniversitelere polis kontrolü konusunu denk düşüp de yazamamıştım; böyle bir durum gerçekleşirse, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyadaki yeri açısından bakarsak “Polis Devleti” olma yönünde ilerliyor” tezi bir anlamda doğrulanmış olur.

Yine Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyadaki yeri açısından bakarsak hükümetin gençlerin tepkilerinden korktuğunun ve bu nedenle gençleri kaba kuvvet ile korkutup, sindirme; gerektiğinde yılanın başını gençken ezme diye tabir edilen yönteme başvurduğunun kanıtı olur.

Kendi içimize vereceği zararlardan söz etmek bile istemiyorum zira artık biliyoruz ki bir Suriyeli, bir Mısırlı kadar değerimiz yok, eğer ki biat etmiyorsak!..

******

Bir Suriyeli, bir Mısırlı’nın “özgürlüğü” ve “İnsan hakları” için çırpınan yetkililerimiz bizim özgürlük ve insan hakları çerçevesinde yaptıklarımızı neredeyse “Terör suçu” ilan ederken elbet bazı ülkeler de bizim için bir şeyler yapma ihtiyacı hissedeceklerdir!

Yok gazeteye tam sayfa ilan verilmiş, aha bu da faiz lobilerinin işiymiş falan…

Hayır yani, duyan da Türkiye’de herkes bilmem kaç bin dolar kazanıyor falan sanır! Ayol, asgari ücreti bir bildirin, açlık sınırını falan da; hangi ülke bizi kıskanırmış, şaşarım! (Etiyopya baz alınıyorsa, işte onu bilemem!)

******

Bir de, yine üniversitelilere burs konusunda bir sınırlama getirildi. Resmen “Gezi Parkı” denmiyor ama herkes, salak değil ya, biliyor…

Böyle, bana göre etkinlik, onlara göre eylem işlerine karışan öğrencilere burs verilmeyecekmiş!

Haber altlarındaki yorumları okumayı çok severim derim ya; bu haberin altına yorum yapan bir gruba odaklandım.

Diyorlar ki: Çok sevindim!

Bu çok sevinen grubun da iki çeşit yorumlaması var:

Birincisi: Öğrenci dediğin derslerine çalışır, onun yegane görevi budur!

İkincisi: Öğrenci siyaset ile uğraşmaz! Üniversiteler siyasal konuların konuşulduğu yerler değildir!

Ah bu kadar çok sevinen arkadaşlar; maalesef pek haksızsınız!

Üniversite çağına gelmiş kişiye oy kullandırılıyorsa, hatta seçilme yaşı on sekiz yaşına indirilsin diye uğraşılıyorsa o genç sizdense tamam, değilse haram mı olsun yani?

Bu bir!

İkincisi, belli ki üniversite kültürünü bilmiyorsunuz; üniversite ilkokul gibi bir eğitim merkezi değildir, olmaması da gerekir. (Olması için çabalar var ama şimdilik konu dışı tutalım.)

Bir bilgi, bir kültür, efendime söyleyeyim, bir duruş öğrenilir oralarda; kız-erkek dirsek dirseğedir bu arada… Hiçbir şey öğrenmese bile, diyelim ki öyle, en azından dişi cinsin sırf memeden, bilmem neden oluşmadığını öğrenir!

Üçüncüsü, siyaset bir rozet değildir, yani sizin için öyle olabilir ama inanın değildir!

Nasıl ki bir Alman, bir Amerikalı falan Müslümanlığı seçince “Araştırdı, denedi ve nihayet doğru yolu buldu” diye seviniyorsanız, en bilindik örnek ile anlatırsam, bir birey, bir vatandaş da çeşitli siyasi partileri araştıracak, deneyecek ve kendi doğrusunu bulacaktır.

Bundan niye korkuyorsunuz ki?

******

Haa, sizi tercih etmez diye, değil mi?

Yine sizden örneklersem: Kutsal kitap Kuran diyor ki: Oku… (Bil diyor yani, öyle biat etme)!

Ve yine diyor ki: Zorlama olmaz!

En sevdiğim tarafı ise: Yeniliklere açık ol!

******

Bu günün üniversiteli genci yarının Türkiye Cumhuriyeti’ni sırtında taşıyacak olan nesildir!

İlle “Dindar olmalı” diye tutunmak dahi bu ülkenin varlığına anayasal olarak bir karşı duruştur; lakin bunu görebilecek savcı falan, maalesef yoktur!

Şimdi nerden nereye durumu hasıl oldu: Kürtler ilk havaalanlarını inşa ediyorlarmış, Türkler de inşaat sektörü olarak yardımcı oluyorlarmış. Ticari ilişkidir, olabilir, ama bu arada biz THY’yi özelleştirme amacıyla satıyoruz, iyi mi!

Şimdi, seçmen yaşına gelmişsin, neredeyse aynı yaşta seçileceksin, eee bunları bilmeyeceksin! Olacak iş değil tabii; ama “Ben gençliğin biat edenini severim” söz olarak değil de “İleri demokrasi” adı altında gösterilen sopada yazıyorsa “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim!” diyen Atatürk de diktatör olarak lanse ediliyorsa…

Gençlerin neyi görüp neyi görmeyeceklerine müdahale ediliyorsa bir kere ne kanuna ne de en kutsal sayılan kitaba uymaz!

Kendine güvenen etrafındakileri özgür bırakır; güvenmeyen ise ne yapar derseniz; baskı, korku, tehdit ve yoksul kılma yollarıyla köleler yaratır.

Özgür bırakılanların bir bölümü gün gelir yuvaya döner lakin hiçbir köle bir kez özgürlüğüne kavuştuktan sonra aynı yere dönmez!

Bu nedenledir ki hiçbir diktatör özlenmez; “Diktatör” diye ne kadar lanse edilse de hiçbir gerçek kahraman da unutulmaz!

 

http//twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..