Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Resmi ispiyonculuğumuz eksik kalmıştı!

Aslında dedikoduyu pek seven bir milletiz; bunun da nedenini kendimce şöyle açıklarım: İnsanlar dışa ve içe bakanlar olarak ikiye ayrılırlar.

İçe bakanlar kendi içsel duyguları, gelişimleri, efendime söyleyeyim, hataları, becerileri; yaşamsal döngüleri, edindikleri bilgileri damıtmak gibi şeylerle uğraşırlar.

Dışa bakanlar ise içlerine bakmayı tümüyle reddedip, kim ne yapmış, ne giymiş, astığı çamaşır temiz miymiş; kimin evine kimler gelmiş, yanında gördüğü sevgilisi miymiş gibi uğraşılarla yaşamlarını devam ettirirler.

İçe bakanlar kendi içsel durumlarıyla öyle haşır-neşirdirler ki dışa bakanların gördüğü hiçbir şeyi görmezler!

Zamanında yaptıkları hataları öyle iyi bilirler ki lapa bir pirinç pilavı karşısında ancak gülümseyebilirler…

Dışa bakanların sanırsınız ki hayatlarında hiç aksilikler, cahillikler, acemilikler olmamıştır; lapa bir pilav dahi bir kadını yerden yere vurmaya yeter de artar!

Yani; içine bakamayan insanlar dışarıdaki insanları eleştirerek varlıklarını sürdürürler!

Kendilerini ancak başkalarını kötüleyerek yüceltebilirler!...

******

Bir erkek ile bir kadını gördüğünde direkt “Sevgili” etiketi yapıştıranlar ve yapıştırmayanlar olarak da kısaca özetleyebiliriz bu durumu…

******

Aynı mantık “Gezi”ciler ve diğerleri, bilmem ne partililer ve diğerleri gibi ayırım yapanlar için de geçerlidir diyebiliriz.

Hal böyle olunca, hem de tam başbakan tencere-tava çalan komşularınızı şikayet edin diye direktif verdikten sonra ortaya çıkan bu “Mahalle Şikayet Posta Kutusu”  ispiyoncu ruhu taşıyanların içlerini şöyle bir titretmiş, “Amanin, hangi komşumdan başlasam” diyerek etekleri tutuşmuştur bile!

Bilmem kim bey bahçeye sigara izmariti attıydı bir kere, bilmem kim hanım pek aşifte duruyor (O ne dekolte ayol, kocamı mı ayartmaya çalışıyor ne?”

Şu dairedeki hanım reddetmişti beni, “rrospu” diye şikayet edeyim de görsün günü!

******

İspiyonculuk ilkokul sıralarında kendini gösterir: Örtmenim o bunu yaptı, öbürü şunu tarzında; bir öğretmenin işi pek zordur: annelerinin bir-iki çocukla baş edemediği 40 çocuğu aynı anda kontrol altında tutmak ki o nedenle öğretmenlerimizin hakları yeniyor diye bağrışıp-çığrışıp duruyoruz; zira bir şikayetin gerçek bir şikayet mi yoksa yalnızca ispiyon mu olduğunu da ilk fark edecek olan onlardır.

Şikayet başka bir şeydir ispiyon ise ayrı…

******

Şimdi; yapılacak denilen yeni düzenleme hayata geçirilirse, insan merak ediyor tabii ki ne tür şikayetler gelecek ve bunların hangileri dikkate alınacak?

Hayır yani, uygulamada olan hangi sistem yetmemiş, bir de onu merak ediyor insan!

Başvuru yetersizliği desek; kadınlar kocam, eski kocam, nikahlı kocam, eski nikahlı kocam beni tehdit ediyor diye bangır bangır deklare ederek başvuruyor.

O kadın korunamıyor arkadaş! Göz göre-göre öldürülüyor!...

Yenilikler getireceğim diye uğraşacağına var olan sistemde biz nerelerde hata yapıyoruz ve nasıl düzeltebiliriz diye bir iç eleştiri yap ya!

******

İster önyargı deyin ister deneyim; bu çalışma hiçbir mazluma deva olmaz da, masuma bela olur, benden söylemesi!

Bilindik “Gizli tanık” olaylarımız var; adam/kadın haykırıyor bir şey yapmadım diye, doğru-düzgün deliller de yok elde, lakin bir “Gizli tanık” yaptı diyor; sistem “Gizli tanık” a inanıyor; ki “Gizli Tanık” da neredeyse bir sanık!

******

Bir “Mahalle baskımız” daha oluştu; dışa bakanların gözleri aydın!

Aman nasıl korktum, nasıl korktum, anlatamam! Dermişim…

 

http//twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..