Clark olacak çocuk poz verişinden bellidir

“Clark” olacak çocuk, poz verişinden bellidir.
Her ne kadar daha “kırkı” çıkmasa da “zamana posta koymak” bu olsa gerek.
Daha şimdiden kaş altından “sekinzinci bakışlar”…
Sanki körüklü fotoğraf makinesine poz veriyor.
Bir tek bileğinde altın künye, elinde gül ve fonda “İzmir hatırası” yazısı eksik.

Kendine gel oğlum, büyüdün de mi küçüldün?...
Mutasyona mı uğradın, reenkarnasyon mu oldun? Ne yaptın…
Bu poz… ne iş!.. “Alem buysa kral benim” türünden…
Bir de yürüyebilsen herhalde ilk iş kel kafaya bir perukla,
Yapıştırma cinsinden kaytan bıyık tedarik ederek âleme karizmayı sergilemek olacak.

Bak aslanım sana bir ipucu vereyim, tamam çizgili çubuklu giymişsin ama formanın renklerine de dikkat et.
Ortalığın “kırmızı beyaz” kesildiği bu günlerde âleme yanlış olmasın…
Sonra demesinler, o hala İsviçre maçında takılmış kalmış…
Ha bir de siyah taş cinsinden otuz üçlük tespihi de bileğe takmayı ihmal etme…
Racona uygun olsun kabilinden.

Mekan olarak İzmir’i seçmen oldukça isabetli..
Ne de olsa entelektüel bir ortam.. ayrıca hani derler ya “kızı deniz, denizi kız... bilmem ne…”…
Bu anlamda çevre seçimin âlemde yapacağın şöhrete ait iddianı şimdiden ortaya koyuyor.

Bana hatırlat da bir dahaki geldiğimde bir iki küçük çalışma yapalım…
Nasıl volta atılır, nasıl iskele alınır, alemde “new trend jargonda” neler var,
Borsada nasıl tüyö alınır, “AB yaklaşımları” ne olmalıdır, “ne olacak bu memleketin hali” geyiklerine nasıl girilir,
Sosyal içerikli mesajlarla göndermeler hatta “giydirmeler” nasıl yapılır türünden.
Yanlış anlama, senin için gerek yok ama “mesleğin” genel kültürünü bilmek de Clark’lığın şanındandır…

Şu annene babana de fena bozuluyorum.
Adamların yaptıklar resmen “ligt bebek” muamelesi.
Mamalardı, ilaçlar, sütler, bebe bezleri bilmem ne…
Hala farkında değiller, kimle dans ettiklerinin…
Neyse idare et, âlemde büyükler hürmet de ambiyansın bir parçasıdır her zaman.
Delikanlılık yasaları, bu konuda hata kaldırmaz....

Olayın iyi taraflarını görmeyi de ihmal etme… Akşamları Güzelyalı turları…
Eh… bebe arabası da fena değil, manita milleti her zaman markaya önem verir.
Neyse bir an önce çevreyi tanıyalım ki kıta sahanlığımız belli olsun.
Hem öbür mahallenin lavukları da ayağını denk alsın..
"Yanlış kara sularına girmişim abi bida olmaz" ayaklarına yatmasınlar.
Âlemde kimler var, kimlere hürmet edilir gibi ciddi mevzularda yamuk olmaz…

Bazı “acil kodlu” ipuçlarını da vermek istiyorum,
Dünya hali bu, icabında hazırlıksız bulunup mevzuya Fransız kalmayasın diye:

Sosyal duyarlılığına da dikkat et.
Küreselleşme akıntısı, ulusalcılığının önüne geçmesin.
Gerektiğinde; vatanı da, milleti de, Sakarya’yı da önemse.
Kanaatkâr da ol. Varsın midye dolmalar körfez koksun.. ama bizim olsun.
Yaşam felsefeni, yaşam üzerine kur.
“Batsın bu dünya” olayına hiç girme. Bize yakışmaz.
Ah vah etmek yerine, her zaman “Heybelide mehtaba çıkmayı” tercih et.
Vefalı da ol. Gerektiğinde “ben seni unutmak için sevmedim” demeyi bil.
Ve en önemlisi “Kasımpaşalı”ya karşı dur.
Olayların önünde git. Çarşambayı sel almasını bırak köylüler düşünsün, sen kafayı baraj yapmaya tak.
Takım seçerken de bilinçli ol, sana şampiyonluk yakışır.
Kanarya da olsa, kartal da olsa kuş kuştur, aslan da aslan.
(şimdilik babana çaktırma) zamanı gelince deklere ederiz ne biçim bir “junior lion” olduğunu.
Örgütlenme bilincini de yüksek tut.
Evde sana bebe muamelesi yapanlara karşı, alternatif dayanışma sendikaları kurma arayışın hep gündemde olsun. (ben her zaman varım).

Uzun lafın kısası âleme hoş geldin…
Beni dede yaptın ama olsun, bize hoşluklar getirdin.
Yaşama sevincin hiç eksik olmasın...
.