Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Çocuk doğurmanızı istemiyorum

Çocuk doğurmanızı istemiyorum
 

İş görüşmelerinin malum kuralları var. Herkes bilir. Randevu saatine sadık kalmak, sade ama bakımlı bir görünüm, rahatsız edecek mimik ve hareketlerde bulunmamak, net ve kendine güvenen bir tavır sergilemek ancak çok fazla da rahat olmamak….gibi, gibi… Hayatında en az bir iş görüşmesi yapmış kimse bile bunlardan çok daha fazlasına hakimdir. Ancak hangimiz, gittiğimiz iş görüşmesini yönlendiren ve olumsuz gerilimleri yumuşatan ve lehimize sonuçlanması için alternatif bir rahatlık sergileyen taraf olmak için çabalarız? Genelde hiçbirimiz… Çünkü bu görüşmenin, muhakkak ki önceden belirlenmiş bir akışı vardır ve gidişata aykırı yanıt ya da bilgi sunmak, ilgili İK görevlisinin olumsuz değerlendirmelerine davet çıkartır.

Yapılan iş görüşmeleri genellikle İK görevlisinin sorduğu standart sorular ve eğer çalışılacak yönetici de görüşmeye katılmışsa, O’na beğenilme çabası içerisinde yönlenir. Çoğu zaman görüşme, her iki tarafı da hiç alâkadar etmeyen konularda detaylanabilir. Ben size, son 10 yıl içerisinde kendi başımdan geçen birkaç örnek vereceğim. Bunlar, henüz danışmanlık ya da eğitimci kimliğimi edinmeden, bundan 10-15 yıl öncesinde pek çok görüşmede karşılaştığım tavırlar. Mutlaka sizlerde, benzerlerini kendinizle ilgili olarak hatırlayacaksnız.

Örnek 1: Tıbbi malzemeler satan bir firma: “İlk 5 yıl çocuk doğurmayacaksınız değil mi? Biz size yatırım yapıp bu kadar eğitim veriyoruz, en az 5 yıl çocuk doğurmanızı istemem.”

Örnek 2: Bir sigorta şirketi: “Son 6 ayda en sizi en mutlu eden şey neydi?” Üç soru sonra başka bir tane “Son 6 ayda neye üzüldünüz, sizi mahveden bir şey oldu mu?” (Depresyonda olup olmadığınızı anlamaya çalışma)

Örnek 3: Bir eğitim firması: “Arkadaşlarınız sizin hakkınızda ne düşünürler, nasıl tarif ederler sizi?”

Örnek 4: Beyaz eşya sektöründe lider firma: “Nasıl bu kadar rahatsınız, hayret hiç heyecanlı değilsiniz?”

Örnek 5: Tıbbi medikal firması : “ Temmuz’da doğmuşsunuz. Mmmm, yani aslan burcusunuz. Sizde liderlik ruhu da vardır şimdi?”

Örnek 6: Eski bir politikacı olan firma sahibi: “ Neden bu kadar geç evlendiniz?”

Örnek 7 : İnşaat sektöründe bir firma: “Biz 120 kişiyi yönetecek 45 yaşında birini arıyoruz. Siz aradığımızdan gençsiniz.”

Örnek 8 : “Biz bu pozisyon için illa ki erkek arıyoruz. Siz kadınsınız.”

<ı>Not: 4857 no’lu iş kanunun eşit davranma ilkesine göre ayrımcılık yapılamaz, aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz (bknz İş Kanunu)

<ı>

Dedim ya, muhakkak karşılaştınız bu tarz örneklerle. Şimdilerde tüm İK görevlileri modern teknikler uyguluyorlar. Ancak “insan” faktörü söz konusu ise göz ardı edilemeyecek yüzlerce detay var. Standartlara sıkı sıkıya bağlı kalmak, sadece yetenekli ve iyi donanımlı doğru kişileri gözden kaçırmayıp finans-zaman kaybına da sebep olacak. (Ben taraf değiştirip personel alımı ile ilgili çalıştığım dönemleri göz önüne alacak olursam, görüşmeye gelirken yağmurda çamurlar içerisinde kalan ama yine de gelen, görüşmede heyecandan su bardağını formların üzerine deviren, bana “bey” diye hitab eden, tokalaşmak için kalkarken koltuğunu düşüren, görüşme saatinden önce en az 7-8 kez firmamızı arayarak saati teyid eden, aile fertlerinden birini kaybettiği, sabaha kadar da ağlayıp şişmiş gözlerle görüşmeye gelen çok değerli ve uzun yıllar tecrübe edinmiş kimseleri hatırlayabilirim.) Kişiler, yaptıkları işlerde çok çok profosyonel olabilirler. Okuldan mezun olduğumuzda bizlere öğretilen personel seçme ve yerleştirme standardı sorular kişileri tanımak için asla yeterli değil.

İşte tüm bu sebeplerden adayların; altını çize çize bilmesini istediğim şey, bu görüşmelerin her iki tarafın da birbirini tanıması için olduğunu unutmamaları. Adaylar, muhakkak görüşme yapacakları firma ve sektör ile ilgili temel bir araştırma yapmalı, görüşme sırasında bilinçli ve bilgili sorularla firmayı tanımaya yönelmeliler.

- Üretimi de bu tesiste mi yapıyorsunuz, burası sadece yönetim binası mı?

- Bu sektörde rekabetin hareketli olduğunu biliyorum. Firmanız filan yılda ürettiği filan ürünle iyi ses getirip öne çıkmış. Şimdilerde en iddialı ürün nedir?

- Pazar payını arttırmak için yaratıcı faaliyetleriniz olmalı. Tüm çalışanlarınız bu faaliyetlere katılabiliyor mu?

gibi… Araştırdıkça zaten aklınızda pek çok soru şekillenecektir. Sektöre ve firmaya göre, hakikaten ders çalışır gibi tanıyarak gitmelisiniz. Böylece anne ve babanızın ne iş yaptığı gibi sorularla karşılaştığınızda dikkati “İŞ”e yönlendirip rahatlayabilirsiniz. Aday her zaman, görüşme sırasında bir enteresanlık/farklılık yapmayı hayal eder. Öyle bir şey yapmalıdır ki, İK görevlisi O’nu hatırlamalı, olumlu düşünmeli ve etkilenmelidir. Bu hemen hemen herkesin hayali. Ancak yukarıda yazdığım, (bana yöneltilmiş soru örneklerinde olduğu gibi) standart ve benzeri İK soruları yüzünden bu hayal silinir gider. Tam o esnada bahsettiğim sektörel hakimiyet, adayın iş yapabilme kabiliyet ve sosyal gücüne dikkat çekecektir. Dikkatleri üzrinize çekin.

Herkese kariyerini bilinçle çizebileceği ve verimli görüşmeler yapabileceği sağlıklı ortamlar dilerim.


Saygılarımla,
Canan ERYILMAZ

 
Toplam blog
: 19
: 1603
Kayıt tarihi
: 23.03.07
 
 

İzmir'de yaşıyorum. Lise ve üniversite eğitimimi endüstriyel elektronik alanında tamamladım. İş yaşa..