Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '06

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Çocuk ve şiddet

Çocuk ve şiddet
 

"Çoğu ailede öteden beri kötü bir alışkanlık var; çocuklarını söyletmezler ve dinlemezler. Onlar sözlerine karışınca "Sen büyüklerin konuşmalarına karışma der, onları sustururlar. Ne kadar yanlış, hatta zararlı bir hareket. Halbuki tam tersine çocukları serbestçe konuşmaya, düşündüklerini, duygularını olduğu gibi ifade etmeye teşvik etmelidir. Böylece hem hataları düzeltmeye imkan bulunur hem de ilerde yalancı ve riyakar olmalarının önüne geçilmiş olur. Kısacası çocuklarımızı artık düşüncelerini hiç çekinmeden, açıkça söylemeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılıkta başkalarının samimi düşüncelerine saygı göstermeye alıştırmalıyız." M.Kemal Atatürk

Başlangıcı Ulu Önder Atatürk'ümüzün sözlerinden biri ile yapmayı istedim. Son zamanlarda okullarda dalgalanan şiddet'in, okullardaki( ne yazıkki) öğretmenlerine, kimi zaman ise öğretmenlerin, çocuklara uygulaması sonucu, Atamızın sözlerinin, ne kadar doğru olduğunun,bir kez daha kanıtı değilmi?
Ülkemizde henüz bir kaç yıllık geçmişi olan Kişisel Gelişim'in, amacı da insanların çocuklukta bulmadığı, kendini sevme ve özgüven yolunu işaret etmektir. "Çocuk sevgiyle büyür". Ben bu konuda şanslı insanlardan biriyim. Atamızın ışığında, bana yaşamı öğreten, öğretmen annenin kızıyım.

Ne yazık ki herkes benim kadar şanslı değil, zira yaşanılan çocukluk anılarının pek çoğu olumsuz olup, bilinçaltında bir yerlere gizlenmiş veya değişik şekillerde kendini göstermektedir. Olan kültür zayıflığı ise 10 -15 yıl öncesine kadar, psikolog, psikiyatrist yardımı almayı engellemiştir. Bu kültür ve alt yapı eksikliği, bazı kitlelerde öyle yoğundur ki psikolog ile psikiyatri dalını dahi, birbirine karıştırmıştır.

Belki bazılarınız bilir; "Ben delimiyim niye gideyim ki?" cümlesini.
Aslında delilik cümlesi, bana yakışık almayan bir kavram gibi geliyor. Sevgi eksikliği ile birlikte gelen sorunlar, yaşanan acılar ve travmalar ruh sağlığını bozmuş olabilir. Hekimlerinde de psikoterapistlerinde çabası ortaktır. Ruh sağlığı bozuklukları tedavi edilebilir. Günümüzde yavaş yavaş, bunun bilincine varılmaya başlanması sevindiricidir. Buna keza kırsal kesim insanının, bakış açısı hala geçmişe dayalı devam etmektedir. Çağdaş insanın ise kendini yenileme ihtiyacı daha belirginleşmiş kaliteli ve anlaşılır yayınlar, makaleler, eğitim seminerlerine katılma çabaları çoğalmıştır.
Yine de dünün çocuğu, bugünün büyükleri olan bireylerin (aralarında önemli konumda olanlar dahi var) sevgisizlikle yaşadığı içsel öfke, şiddete yol açabiliyor. Bu şartlanmışlıklardan öyle kolay kurtulunmuyor..

Mutlu aileden gelen bir yetişkin, karşısına çıkan zorlukları çok daha sakin atlatırken, çocukluk döneminde yeterli anlayış, sevgi ve ilgiyi göremeyen bireyde, tam zıddı olarak, kimi zaman nedenini kendinin dahi, anlamadığı şekilde öfkeli, tepkili, zorluklara dayanma gücü eksik bir mutsuz insan tablosu çizmektedir

Şiddet öğrenilmiş bir çaresizliktir. Ailenin şiddet gösterileri (babanın anneye olan tavrı, dayak, toplumda gelişen bir kavga, okunan şiddet içerikli kitap, izlenen bir film vs..) Eğer çocuk bunları izlemiş, dinlemiş, yaşamışsa öğreneceği elde edeceği birikim ne olabilir ki?

Öfke, insanın kendini ifade etme şeklidir. Bu bir nevi iletişimdir, ancak olumsuz bir iletişim ve davranış biçimidir. Kontrol altına alınmadığı takdirde, hem bireye hemde başkalarına, ciddi zararlar verebilir.

Örneğin, çocukken eve gelen bir misafirden dolayı, "Kalk topla oyuncaklarını komşu çocuğu geliyor, şimdi kırar döker" dendiğinde çocuk oyuncakları toplar, paylaşımsız bir benmerkezcilik öğrenmiş olur. Veya büyükleri konuşurken, fikrini belirttiğinde, "sus bakayım sen nereden bileceksin daha çocuksun" denirse ve bu tarz engellemelerle daima karşılaşırsa, içe dönük yetişkin olup pasif bir yaşamı seçebilir. Çünkü; onu dinleyen, fikrini alan, önem veren yoktur. Hatta bu öyle sınırları aşar ki, okula gidiyormusun? diye sorulan bir çocuğa yanıtı aile bireyi verir "Bu sene okula başladı teyzesi" diye yanıt verir. Öyle mi? nasıl alıştımı bari? Bu kez soru büyüklere yöneltilmiştir. Oysa orada çocuk yanıt vermiş olsa ve kişi "sevdin mi okulunu bakalım" diye sorsa, konuşma, iletişim kurma cesareti, güven, önemsenmek, değerlilik hissi yaşayacaktır

Günümüzde aileler, eskiye göre biraz daha bilinçlenmiş olsada, "Sus sen anlamazsın küçüksün" neslinden geliyor. Bu sebeple, genç anne baba adaylarının çocuk doğmadan önce, kendilerini mutlaka yetiştirmesi ve varsa geçmiş travmalarını, şartlanmışlıklarını temizlemeleri gerekiyor.

Çocuklukta, paylaşımsız bir şekilde kendini ifade edemeyen kişinin, ilerde kendini ifade etme şeklini bulmazsa öfke patlamaları yaşayacaktır.. Sosyal yaşamında, kendini dinlemeyen insanlar olduğunu düşüp,değersizlik hissi duyacaktır.
Eğer, kendini ifade şekli bulamamışsa öfke, ardından şiddete yönelecektir.
Dikkat ederseniz, bazı aileler(imiz) direktif vermeyi sever, bunun bir eğitim olduğunu düşünür. Günümüzde bu, hala vardır.

Hatta bilirim ki, üniversiteyi bitirmiş çağdaş 35- 40 lı yaşlarda olan bir arkadaşım, aile direktiflerini hala alıyordu ve rahatına bile geliyordu. Ama ne yazıkki; dönem, dönem alakasız olaylarda aşırı tepki gösteriyordu. Sonunda ona bakış açısını değiştirmeyi, inandığı şeyler için mücadele etmesi gerektiğini anlattım. Bir kez olsun "hayır" demeyi denediğinde, aile çok şaşırmış, fakat zamanla evlatlarınında fikirleri olduğuna karar vermişlerdi.

İşte günümüzde yaşanan şiddet olaylarının asıl kaynağı, sevgisizlikten de öte kimlik kazandırılmamasıdır. Geçmişteki sizler gibi ,çocuklarınızın da sevgi, ilgi ve önemsenmeye ihtiyacı var, geçmişte bunları yaşamamış, sorunlu yetişkin adayları çocuklar için, bir an evvel önlem alınması gerekmektedir.

Öfkenin yerini kendini ,sevme,barışıklık alırsa, geçmişinizdeki kırgınlıklarınızı bağışlayabilirseniz, gelecek nesillere sevgi bırakabilirsiniz. Sık öfkelenen bir yakınız varsa, onun kontrolunu kendini sevmesi ile sağlayabilirsiniz. Eğer, okuldaki çocuklarımız, kendini ifade etmenin başka bir yolunu bilebilseydi, şu an sık sık söz edilen, şiddet olayları da meydana gelmezdi. Tabii, burada okullardaki şiddet örneğini, güncel konu olduğu için belirttim, yoksa şiddet toplumun her yerinde, her kesiminde yıllardır var zaten.

Önemli olan bunun varlığını bilmek değil, çözüme odaklı düşünebilmek.
İyilikler dolu günler ..

Atatürk- kaynak: Hayata yön veren sözler(epsilon)
resim:http://www.bracknell-forest.gov.uk/living/liv-children-and-families/liv-safe-parenting/liv-temper-tantrums.htm

 
Toplam blog
: 113
: 5180
Kayıt tarihi
: 11.09.06
 
 

Kişisel gelişimde, düşüncelerin kullanımını sanat gibi gördüğümden, 1986yılından itibaren çok sevdiğ..