Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '07

 
Kategori
Anılar
 

Çocukken

Çocukken
 

80’lerin Türkiye’sinde işçi bir ailen tek çocuğu olduğumu sanırdım. Değildim ama ben öyle sanırdım. Maddi zorluklar sebebi ile benden 4 yaş küçük tek kardeşim Trakya’da baba memleketinde bakılıyordu ve yine maddi sıkıntılardan onu sadece yılda birkaç kez görebiliyordum sanki bir akraba çocuğu gibi… O zamanlar bu yeni yeni paralı yollarımız da olmadığından otobüs yada trenle yapılan uzun yolculuklarda sigara içmenin de yasak olmadığı ve kılıksız muavinlerin devamlı ellerinde kolonya şişesiyle gezdiği zamanlarda beni yolculuk tutar midem ağzımda gidip geldiğimden zaten hiç istemezdim bu ziyaretleri, ki hala kapalı bir mekanda sigara içilirken kolonya dökülsün beni otobüs tutar :)

Ve ben 11 yaşındayken onun okula başlama vakti geldiğinden yanımıza taşındı temelli. Annem çalışmak zorunda olduğu için ve o dönem bize bakacak kimse olmadığından ben ablalığa alışamadan küçük bir anne oldum.

Sabah erkenden okula gider öğlen koşa koşa gelir yemek hazırlar, bahçe içinden kapı dışarı çıkmasına müsaade etmeden annemlerin gelmesini beklerdim.

Hoş o zamanlar kapının dışına kafamızı uzatsak akşam komşular annemize yetiştirirdi…

O zamanlar kızsam da şimdi düşünüyorum da ne kadar ilgili komşularımız varmış…dahası komşularımız varmış.... şimdi üst katımda tepinen insanlarla iletişimim alttan oklavayla vurmak, onlarında terlikle karşılık vermesinden öteye gidemiyor.

Benim kızım kapıdan değil mahalleden firar etse çocuk ve organ tacirleri dışında kimsenin ilgisini çekmez (Allah korusun) sanırım.

Çok zor bir çocukluk geçirdim, hatta çocukluğumu yaşayamadım diye hayıflanırdım hep. Arkadaşlar arasında çocukluk dönemi muhabbeti yapılırken ben anlatacak bir anı bulamazdım aklıma kardeşime pişirdiğim yemekler, yıkadığım bulaşıklar vs. den başka bir şey gelmezdi, susardım, kıskanırdım.

Ama yaş ilerledikçe, kızımın yaşadığı çocukluğu görünce ki aslında şimdiki nesil yaşayamıyor çocukluklarını ne yazık ki, ve şimdiki tehlikeli, güvensiz, samimiyetsiz, fast-food hayatı yaşadıkça anlıyorum ne değerli vakitler geçirmişiz…ne güzel bir çocukluk dönemiymiş, ne saf, ne temiz, ne güvenli…

Ben elinde tepsileriyle çıngırak çalan yoğurtçu amcaya yetiştim, ben sokakta oynayıp koşup eve gelip ekmek üstü vita yağıyla mutluluğa yetiştim, ben iki kap yemeğin belki kokmuştur diye bir kabının komşuya verildiği zamanları gördüm, kendi çocuğunun burnunu temizlerken komşu çocuğunu ayırmayan mahalle teyzelerini, tüp kuyruklarında, mahalle çeşmeleri başında bile gülen sohbet eden fakir ama onurlu insanlara yetiştim…

Şimdi bilgisayar başında tuhaf türkçesiyle geyik yapan, tuhaf oyunlar oynayan envai çeşit oyuncağının yüzüne bile bakmayan, abur cuburla sağlıksız şişen, sokak oyunlarından, komşuluktan, samimiyetten bi haber çocuklar yetişiyor…çok yazık…mutlu olamıyorlar hiçbir şekilde memnun olamıyorlar….Bu bollukta, bu fakirlik….

Ne kadar zenginmişiz biz çocukken şimdi anladım…..

 
Toplam blog
: 149
: 1089
Kayıt tarihi
: 24.08.07
 
 

Rakamlardan vakit buldukça harflere bulanan, okuyan, yazan bir mali müşavirim. Anneyim. Hayatı ya..