Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '09

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Çocuklar kötülükle büyür

Çocuklar kötülükle büyür
 

İnsan belirli bir yaştan sonra çocukların büyüme tutkusunu anlamakta zorlanıyor. "Neden acele ediyorlar ki?" diye soruyorum bazen kendime. Eninde sonunda onlarda büyüyecekler.

Fakat kendinizi 4-8 yaş arasındaki bir çocuğun yerine koymaya çalıştığınızda, büyüme istencinin gerekçesini az da olsa fark edebiliyorsunuz. Kendi kendine yetebilmek ve kendi kaderini tayin edebilmek çocukların büyüme istemlerini körüklüyor.

Oğlum bana sık sık boyunu soruyor. Her asansöre bindiğimizde elinin hangi katın düğmesine yetiştiğini tekrar tekrar kontrol ediyor. Henüz dört yaşını yeni bitirmiş olmasına karşın kendisine ısrarla beş yaşında diyor ve her gün altı yaşına girip girmediğini soruyor.

Bunlarda yetmiyor, yaptığı her işte, daha önce yapamadığını düşündüğü bir şey yapabildiğini bana göstermeye çalışıyor. Çok uzun bir zamandır oğlum yanımdayken bir gazete, dergi ya da kitabın iki paragrafını gözümü yazıdan almadan okuyamıyorum. Çünkü sürekli şu uyarı ile karşılaşıyorum; “Baba bakar mısın?”

O an yaptığı işin fark edilmesi, dikkat çekmesi ve becerilerinin takdir edilmesi, dün yapamadığı bir şeyi bugün yapabiliyor olması en büyük mutluluk kaynağı. “Artık yapabiliyorum, ben büyüdüm di mi?” sorusu gündelik yaşamda en çok karşılaştığımız soru.

Ancak ne yazık ki, bir çocuğu büyüten tek etken fiziksel nitelikleri ve becerileri değil. Beraberinde kişiliği de ister istemez gelişiyor ve bir çocuk için bu alana dair de büyüme kriterleri var.

Biz büyükler çocukluk dönemlerini tanımlarken, o yaş dönemindeki insan yavrusunun saflığına, henüz kirlenmemiş olmasına, art niyet taşımamasına değinir ve bu özelliklerine hayranlık duyarız. Günlük yaşamda çevremizde o kadar çok art niyetli, kötü emelli, bozuk kişilikli insanla karşılaşırız ki, , çocukların bu niteliklerine büyük bir umutla sarılırız. Ve doğal olarak çocukların bu özelliklerini fazlası ile ön plana alır ve dillendiririz.

Çocukların, büyüklerin kendilerine bu sıfatlar ile yaklaşmalarından hoşlandıkları bir dönem olduğu muhakkak. Ancak belirli bir dönemden sonra, özellikle büyüme istemlerinin üst düzeye çıktığı zamanlarda, büyüdüğünü ispat etmek isteyen çocuğun seçtiği yöntemlerinden birisi de, kendisini çocuk sıfatlarından mümkün olduğunca yalıtmak oluyor. Böylece çocuklar, kötülük yapmayı ya da bile bile yanlış yapmayı büyümenin bir aracı olarak görebiliyorlar.

Söz dinlememek, uslu olmamak, yaramazlık yapmak çocuğun kişilik edindiği döneminde sıkça ortaya çıkan belirtiler. Ancak kötülük yapmak bu süreçten daha farklı bir şey.

Bu dönem çocuklarında, doğru ile yanlış arasındaki farkı bilse de özellikle yanlışı tercih etmesi ve kendisine doğru tavsiye/dikte ettirilse de yanlışa bile bile yönelmesi çok dikkat edici bir gelişme. Oğlumda son dönemde bu eğilimi fazlası ile seziyor ve bir ebeveyn olarak ister istemez kaygı duyuyorum. Her ne kadar bu durumun bir kardeş kıskançlığı ile tetiklenen ve büyük olasılıkla geçici olduğunu bilsem dahi.

Oğlum ve çevremdeki diğer çocuklar üzerinde yaptığım gözlemler ve onların ebeveynleri ile yaptığım görüşmelerde, bu durumun, çocukların muhteşem birer veri toplayıcı olduğunu bir kez teyittim. Bu zaten bilinen bir gerçek. Ancak elde edilen bu verilerden ürettilen sonuç ve kararlarda bir o kadar hatta daha fazla dikkat çekici bir durum.

Çocukların, yaşamlarının bir döneminde kötülük yapmayı büyümenin bir yöntemi olarak seçmeleri, bir yanıyla bir gerçeği, diğer yanıyla da gerçekten yanlış bir ders çıkarılmasını ifade ediyor. Evet bir yanıyla gerçek çünkü büyüklerin dünyası kötü bir dünya. En basit gündelik yaşam anında dahi birbirini çekiştiren, arkasından konuşan, birbirinin kötülüğünü isteyen, hakaret eden, kendisi yapması dahi başkalarının kötülüklerini diline dolayan, bu şekilde kötülük yapanı önemseyen, üzerinden koca bir gündem oluşturan bir söylem yumağı çocukların kulağına her an sızıntı yapıyor.

Ve bir çocuğun bu gerçekten çıkardığı sonuç, önemsenmesi, hakkında konuşulması ve kaale alınması için kötülük ve yanlış yapması gerektiği oluyor. Genellikle hınzır çocuklar olarak tabir edilen bu dönem çocukları, bir çocuktan beklenmeyecek düzeyde kötülüklerin üreticisi de olabiliyorlar.

Tüm bu süreç sonunda, büyük adam eşittir kötülük, çocuk eşittir saflık olarak denkleşince büyümenin ya da büyük muamelesi görmenin sihirli formülü de çocuğun zihninde otomatikman beliriyor.

İşte tam da bu dönem, çocukların aslında fark ettikleri ve zaten bildikleri doğru ile yanlış arasındaki farkta, çocuğun doğruyu seçmesinin sağlanması gereken dönem oluyor. Ve bu tercihi sağlıklı yapabilmesini sağlamak büyük olasılıkla onun hayatının geri kalanını belirliyor.


Foto; http://domainsiz.com/resimler/kucuk_kiz_ve_kedi.jpg

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..