Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '10

 
Kategori
Doğa Sporları
 

Çok fena atarım!

Çok fena atarım!
 

Attığımı vururum, işte ispatı!


Orhangazi Avcılık Kulübünün atış poligonundaydım dün.

Önce 20 kalibrelik otomatik tüfekle atış yaptım. Hedef 50 metre uzaklıktaki bir kasanın üzerine konulmuş zeytin tenekesiydi. (Poligon Orhangazi’de olunca hedef de tabi ki zeytin aksesuarından tedarik edilecek.)

Hayatında ilk kez eline ateşli silah almış biri olarak tüfek konusunda hissettiğim ilk şey fazlasıyla ağır oluşuydu. Dipçiğini omzuma dayadığım zaman namlu kısmını hedefe doğrultup sabit tutmakta zorlandım. Nişan alıyorum, göz gez arpacık tamam ama gelin görün ki namlu bir türlü yerinde durmuyor.

(Tekerleme haline gelmiş olan ifadeyi “gez göz arpacık” şeklinde söyleyenler için bilgilendirme notu ekleyelim; Arpacık namlunun ucundaki çıkıntı, gez namlunun tetiğe kadar olan düz uzantısı, göz de kendi gözünüz. Bu durumda önce göz sonra gez en son olarak da arpacık söylenmeli)

Dediğim gibi iyi nişan alıyorum, hedefi de vuracağım ama fark ettim ki desteksiz atamıyorum.

Derin bir nefes alıp sol elimi destek yaptığım gibi tetiği çektim. Zeytin tenekesi sol alt kenarından delindi. Sağdan soldan “acemi şansı” nidaları yükselse de istifimi hiç bozmadan yeniden nişan aldım. Kulüp başkanı Emin beyin “Biraz daha yukarı nişan alın” tavsiyesini dikkate alarak tetiğe asıldım. Bu kez tenekenin tam ortasında koca bir delik açıldı. Acemi şansı tesellisine sığınamayacaklarını anlayan izleyiciler bu kez “şansı yaver gidiyor” diyerek acemiliğimi göz ardı edip işi tamamen şansa bağladılar. Bunun üzerine başkan belinden tabancasını çıkarıp “Şimdi de bunu deneyin” dedi.

Tabanca tüfeğe nazaran daha hafifti. Tabancanın kulağa hoş gelen daha zarif bir sesi olduğunu söyledikleri için tüfekle atış yaparken taktığım kulaklığı tabanca kullanacağım zaman çıkardım.

Göz gez arpacık olayı tabanca için de geçerli ama bu kez daha hassas bir üçleme. Namludaki çıkıntıyı kabzanın üstündeki iki çıkıntının ortasına denkleştirip tetiği çekiyorsunuz.

(*) Nişan alıp tetiği çektiğim anda zeytin tenekesi yerinden fırlayıp arkaya devrildi. Bu kadarını beklemeyen izleyiciler hayret nidaları eşliğinde kutladılar beni. Birkaç atış daha yapmamı bekleyenlere “Olayı zirvedeyken noktalıyorum, sırada hareketli hedefler var” dedim.

Hareketli hedeften kastım trap makinesiyle havaya fırlatılan disklerdi. Kulübün beslediği ve bahçede serbestçe koşturan iri kıyım tavşanları göstererek “Al sana hareketli hedef” diyen arkadaşı ise buradan kınıyorum.

Benden sonra tüfeği alıp devamlı karavana atan arkadaşlar; benden bir şeyler öğrenmeyi denemelisiniz. (Sözüm sana değil Atilla. Sen istersen vurursun biliyorum. Yağmur yağdı, şimşek çaktı, rüzgar çıktı ondan vuramadın)

Kullandığım silahlar:

Huğlu 20 kalibrelik otomatik tüfek

Jericho F 941 tabanca

Not: Ben bu atıcılık işini sevdim. Silahlar için “soğuktur” denir ya hani, bence aslı yok. Atıştan sonra namlu ılıktı.

(*) Tabanca atışımda, mermi tenekeyi delip içindeki taşa isabet ettiği için kutu devrildi. Tüfek mermisi taş seviyesinin üstüne isabet ettiği için, daha büyük delik açtığı halde kutu devrilmedi.

 
Toplam blog
: 61
: 2350
Kayıt tarihi
: 24.01.08
 
 

17 yaşımdaydım yazmaya ilk başladığımda. Dünyayı tanımaya çalışırken kendimi de tanıdım zaman içinde..