Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çok geç kalınmış olabilir

Çok geç kalınmış olabilir
 

alıntı


Gündüz zorunlu bir hastane ziyaretim oldu bugün.

Zorunlu derken, çok gönüllü ancak utançtan zorunlu diyebilirim.

Benim yaşlı bir komşu teyzem vardı, teyzeden çok anne gibi olmuştu artık. Oğlum ilkokula yeni başladığında iki yıl boyunca akşam servisten onu alıp evinde misafir etmişti ben işten gelinceye kadar. Ben de çok hakkı vardır bu bakımdan.

Seksen yaşlarının başında, yalnız yaşayan bir kadındı. Çok iyi arkadaş olmuştuk onunla. Akşamları pencerede benim işten gelişimi bekler iki laf etmeyi isterdi. Genellikle girer beş on dakika sohbetimi esirgemezdim. Çok yalnızdı ve sevgiye, ilgiye ihtiyacı vardı. Beni olmayan kızı yerine koymuştu.

Çok erken evlenip on yıl kadar evli kalmış, çocuğu olmayınca boşamış kocası. Kocasını öyle seviyormuş ki bir daha evlenmemiş. Adapazarı'ndan İstanbul'a gelip Tekel'de çalışmış ve emekli olmuş. Bir tek abisinin oğlu vardı Gebze'de, arada bir gelip giderler, temizliğini, evin bakımını yaparlardı. Teyzem hastalandı bir gün, uzun tedaviler sonunda iyileşir gibi oldu tek başına yaşamına devam etti, ama uzun sürmedi bu. Geçen yıl iyice kötüleyince alıp götürdüler onu Gebze'ye. Çok üzüldü, çok etkilendi bu ayrılıktan, yaşadığı, sevdiği yerden ayılmak zorunda kalmaktan. Bir süre sonra buradaki evini de sattı artık dönemeyeceğini anlayınca. Bu, onu daha da yıktı. Gebze'ye ilk ziyaretine gittiğimde gözlerinin feri sönmüştü artık. "En çok seni göremiyorum diye üzülüyorum" demişti.

Dün öğrendim, hastanedeymiş, solunum cihazına bağlanmış, nefes almakta zorlanıyormuş.

Öyle utandım ki, öyle üzüldüm ki...

Geçtiğimiz Kurban Bayramı için söz vermiştim ziyaretine gideceğime, olmadı. Kendi dertlerimle öyle meşguldüm ki ve o sırada o kadar kötü durumdaydım ki gitme gücünü bulamamıştım kendimde. Gidemedim diye arayamadım da utandığımdan. Oysa arasaydım, iki laf etseydim ne olacaktı ki? Anlayışlı insandır teyzem, anlayacaktı mutlaka.

Nitekim öyle de oldu. Bugün apar topar kalkıp gittim, telefonla olacak iş değildi artık. Nasıl sevindi beni gördüğüne anlatamam. "Kızım, ben senin sesini duyayım yeter, yaşadığını, sağlıklı olduğunu bileyim daha ne isterim. Gelemiyorsan ne kızarım ne sitem ederim, meşgulsün biliyorum" dedi.

Sarıldık uzun uzun, ben ağladım o ağladı, göz yaşlarmız sicim gibi aktı.

Kim bilir bir daha ne zaman görebileceğim onu? Görebilecek miyim orası da ayrı.

Bugün bir kez daha anladım ki, ertelememek gerek hiç bir şeyi. Sonra çok geç kalınmış olabiliyor.  

 
Toplam blog
: 314
: 1210
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Üsküdar İstanbul doğumluyum ve halen burada yaşıyorum. Okumak, yazmak ve seyahat etmeyi çok seviyor..