Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çok özel bir mektup

Çok özel bir mektup
 

Chinese New Year Festival-Sydney


Sevgili Feyzan Hanım, Teşekkürler önce o kadar kısacık bir mailden beni ne cok anladığınız için. Ben gerçekten bir ülke değiştirmenin aklımı, kalbimi, ruhumu bu kadar genişleteceğini bilememiştim. Yaşadıklarımdan öğrendiklerimi bir hazine sandığı içinde biriktiriyorum, biliyorum ki o sandık bana hayatın verdii gerçek armağan ve içinde öğrenmeye doymak bilmeyen küçük bir de çocuk var, o sandığı biraz açayım istedim bu gece sizin icin:)

Aslinda hicbirseyin gorundugu kadar kolay yada zor olmadigini ogrendim. Ogrendim ki birseyin sadece yuzune bakarak icini goremezsiniz, icini gorecek kadar cesaretiniz varsa bu kaybolmayi goze alabilecek kadar cesur yada aptal oldugunuza da isaret olabilir. Insanlarin yada olaylarin iyi yada kotu olmadiklarini ogrendim, ogrendim ki hersey biz onunla ne yapmak istedigimizi bilene kadar ruzgarda cirpinan bos bir kagit parcasi ve o kagit parcasindan harika bir yelkenli yapabilir ucsuz bucaksiz okyanuslara acilabilir yada o kagit parcasini burusturup cope atabiliriz. Sabir gostermenin bir erdem olmadigini eger bir erdem olacaksa beklemekle karistirilmamasi gerektigini ogrendim, cunku siz beklerken saniyeler, saatler, yillar, yildizlar ve tum evren hala donuyor ve hersey her an degisiyor. Sizinle ayni dili konusmayan yada ayni goruste olmayan insanlarin aslinda size ogretecek bircok seyleri oldugunu, ogrenmenin konusarak degil susarak gerceklestigini, dinlemenin sessizlik degil 'bir olmak, butunlesmek ve anlamak' oldugunu ogrendim. 100 den fazla farkli ulkeden gelen insanlarla dolu bir trendeki tek evrensel dilin 'gulumsemek' oldugunu, yalnizligin 'insansizliktan' degil, kendi aklina, kalbine yabancilasmaktan geldigini ogrendim. Guzelligin yada guzel bir yemegin tek bir tarifi olmadigini, en guzel sarkinin yada en guzel askin hic beklenmedik bir anda size gelip yine hic beklenmedik anda bitebilecegini, yagmurun kokusunun her yerde ayni oldugunu, gunesin batarken ve de dogarken ayni kizilliga burundugunu, kucuk bir dokunusun bazen milyonlarca kelimeden daha fazlasini soyleyebildigini, annenizden daha guzel yemek yapmayi ogrenebileceginizi ama asla anneniz kadar o yemege tadini veren sevgiyi, ozeni ve fedakarligi veremeyeceginizi ogrendim.Ogrendim ki hayat 'iyi ki varsin' diyebileceginiz insan sayisi kadar sayili yillari omur diye vermisken, 'benim hic kimseye ihtiyacim yok' dediginiz her ani o sureden eksiltip size geri veriyor. Eger geceleri usuyorsaniz bunun soguk yuzunden degil yalnizliktan oldugunu ama iki kisi olmanin da asla usumeyeceginiz anlamina gelmedigini, denizin maviliginin sadece gokyununun yansimasindan ibaret degil, kendi derinliginden de geldigini, en buyuk yoksullugun etrafinizda onun icin birseyler yapabileceginiz hickimsenin olmamasi yada en buyuk zenginligin metroda cantasini tasimaya yardim ettiginiz yasli birinin gozlerinizin icine bakarak tesekkur etmesi oldugunu ogrendim. Ogrendim ki hem zenginlik hem yoksulluk, hem aptallik hem bilgelik tipki gunduz ve gece gibi birbirini izler. Iste bu gece yarisi aklima, kalbime gelenler bunlar, sizinle paylasayim dedim, sanirim uzunca bir mail oldu, caldigim zamaniniz icin beni bagislayin:) en icten sevgilerimle... mustafa ucar sydney

 
Toplam blog
: 4
: 448
Kayıt tarihi
: 02.04.10
 
 

Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakultesi'nde aldigim ekonomi egitimini hic kullanmadim. Istanbul'da yasa..