Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

24 Eylül '08

 
Kategori
Güncel
 

Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir

Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir
 

"CUMHURİYET KİMSESİZLERİN KİMSESİDİR”

Mustafa Kemal Atatürk.

Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu, modern Türk devletinin yaratıcısı Atatürk: “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir.” sözleriyle yine gelecek kuşaklara, siyasetçilere, devleti yönetenlere çok derin ve ince mesajlar vermiştir.

Halk demek olan cumhurun ve onun yönetim biçimi olan cumhuriyetin öncelikle “kimsesizlerin kimsesi” olması gerektiğini Mustafa Kemal vurgulamıştır.

Yani cumhuriyet; yetimi, fakir fukarayı, kimsesizleri, özürlüleri, garip gurabayı koruyup kollamalı, bu insanlara sahip çıkmalı, sonuçta kimsesizlerin kimsesi olmalıdır.

Mustafa Kemal Atatürk bütün hayatı boyunca yardıma muhtaç ve kimsesizlere sahip çıkmıştır. 1921 yıllarda “Himaye-i Eftal” cemiyetini (Bugünkü Sosyal Hizmetler ve ÇocukEsirgeme Kurumu SHAÇEK) kurarak yetim kalan çocukları himaye altına aldırmıştır.

Atatürk’ten günümüze epey uzun yıllar geçti. Cumhuriyetimiz de bazen aksayarak, bazen kesintiye uğrayarak bugünlere gelindi.

Bugün Türkiye nüfusunun % 10 özürlü ve sakat. Dolayısıyla bu insanlar Atatürk’ün deyimiyle “Cumhuriyet tarafından korunmaya ve kollanmaya, sahip çıkılmaya muhtaç”dır.

Devlet bu insanlarımızla ilgili birçok yasalar çıkarmış, yatırımlar yapmıştır. Ancak devletin tüm bu çabaları yetersiz kalmış, batı ülkelerinde sosyal devlet özürlü ve muhtaçlarına sonuna kadar sahip çıkmakta, yani devlet orada gerçekten “kimsesizlerin kimsesi” olmaktadır.

Ülkemizde ise özürlü, muhtaç, kimsesiz o kadar çok insanımız var ki, devletin imkânlarıyla bu insanları koruyup kollamak mümkün görülmüyor. Zaten her alanda olduğu gibi Türk devleti “Sosyal Devlet “olmanın gereklerini bu güne kadar yeterince yerine getirememiştir.

Kanımca sosyal devlet olmanın gereğini yapabilmek ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getirebilmek için, öncelikle köklü çözümler ortaya konmalıdır. Çağdaş ülkelerde olduğu gibi özürlüne, sakatına, kimsesizlerine ve yetimlerine sahipçıkılması, toplumdan soyutlanmaması, bu insanların “hayırlı ve verimli birer yurttaş olarak” topluma kazandırılması gerekmektedir.

Bugün ülkemizde ailesi tarafından terk edilen, evden kaçan, yetim ve sahipsiz kalan binlerce çocuğumuz bulunmaktadır. Devlet bunların bir kısmını Yetiştirme Yurtlarında ve “koruma evlerinde” himaye etmektedir. Ancak devletin elinin uzanamadığı çocuklarımız ya köprü altlarında, ya da sokaklarda “tinerci, uyuşturucu kullanan kişiler” olarak karşımıza çıkmaktadırlar.

Görülüyor ki devlet “sosyal devlet olmanın” gereklerini yeterince yerine getirememektedir. Bu gibi durumlarda ise Osmanlıdan, Selçukludan bu yana olduğu gibi devreye “hayırsever ve yardımsever Türk halkı” girmektedir. Biz millet olarak kimsesizimize, garibanımıza , özürlümüze bir şekilde sahip çıkarak yardım etmeye çalışmaktayız.

Bu konuya en güzel örnek ülkemizde bulunan hayır kurumları, yardım dernek ve vakıfları. Gerçi son dönemlerde din ve tarikat bağlantılı çeşitli kurum ve vakıfların milletimizin o yüce duygularını sömürerek nasıl dolandırıldıkları ortada durmaktadır. (Halkımız devletin kontrolündeki kurumlara yönelmek zorundadır.)

Eğer Türk halkına güven telkin edilirse bu halk hiç çekinmeden düşkününe, yetimine ve özürlüsüne sahip çıkacaktır. En güzel örnekte geçen hafta medyada yaşandı.

“Varmısın Yok musun “programının sunucusu Acun Ilıcalı o gün programında yetiştirme yurdunda büyümüş bir kızımızı yarıştırıyor ve yarışma esnasında ise İstanbul’daki yetiştirme yurdunun yeniden düzenlenmesi amacıyla bir “yardım kampanyası” başlatıyor. Bu kampanyadan hedeflenen 2, 5 milyon YTL Türk halkının destekleriyle toplanıyor.

Acun Ilıcalıyı gerçekten kutlamak gerekiyor. Yönettiği program bir Show programı olmasına rağmen, zaman zaman bu tür sosyal konuları da işlemesi takdirle karşılanmalıdır.

Türk halkı özellikle yetiştirme yurtlarında bulunan çocuklarımıza sahip çıkmalı, imkânı varsa evlat edinmeli, koruyucu aile olmalı, bunlara imkânı yoksa bu yurtları sık sık ziyaret ederek bu çocuklarımıza sahip çıkılmalıdır.

Yüce Atatürk’ün de dediği gibi bir taraftan cumhuriyet kimsesizlerine mutlaka sahip çıkacak, diğer yandan zaten hayırsever bir toplum olan Türk haklıda yakınındaki, çevresindeki duluna, yetimine, garibanına özürlüsüne, yani kimsesizlerine sahip çıkacaktır.

Sonsuzluk (Osman Özeker)

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..