Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '08

 
Kategori
Siyaset
 

Cumhuriyetin 85. yaşı ve Amerika seçimleri...

Cumhuriyetin 85. yaşı ve Amerika seçimleri...
 

Mustafa Kemal ve modern tarım...


Cumhuriyetimizin 85.yaşını görkemli bir şekilde kutladık.... Ben 1960'lı yıllardaki kutlamaları gayet net hatırlıyorum ki, o kutlamalar eski dini bayramlar kadar ilgi çekerdi; sevinçli ve keyifli geçerdi... İstanbul'da bu günkü Spor Sergi Sarayı civarında, halkla bütünleşen gösteriler yapılır, geceleri de eski geleneğe göre coşkulu ''Fener Alayları'' düzenlenirdi... Sanırım taşrada bu tür uygulamalar eskisi gibi olmasa da, hala yapılır... Benim 1965'li yıllarda Erzincan'da geçen okul yaşantımda bunun izleri vardır... Cumhuriyet Bayramı'!nın özel bir yeri olduğuna dair bir izlenim kalmış belleğimde!... Bir de askeri liseden bize milli güvenlik dersine gelen soğuk ifadeli , yüzbaşı öğretmenin , Erzincan'ın güneyinde, Munzur dağları'nın arkasına düşen Dersim'le ilgili anlattıkları!...

Cumhuriyetimizin 100.doğum yılını da görmek dileğimizdir, ancak bu mümkün olacak mı?...

İmparatorluk XX. yüzyıla girerken başına bir ''Şark sorunu'' sardırıldı!... Bundan yaklaşık yüzyıl önce tırmandırılmaya başlanan Ermeni-Türk kutuplaşmasının yeni bir figürü de, sınırlarımız dışında, Büyük Ermenistan hayaline öykünmüş; sınırları Kars'tan, Basra'ya ve Akdeniz kıyılarına ulaşan, ''Büyük Kürdistan'' hayaliyle, İttihak ve Terakki tarzı bir çıkışla; ''KOMELA''dan KDP'ye evrilen bir Kürt siyasi süreci içinde başlatıldı!... Şimdi de ülkemizde bu gün, diğer zamanlarda görülmedik bir biçimde çok tehlikeli bir Türk-Kürt kutuplaşması maalesef tırmandırılıyor!... Ve bu süreç, ''Teskere reddiyle'' ne denirse densin daha da hızla tırmandırılmaya başlandı!... Tıpkı Lozan sürecinde, Kerkük ve Musul'un Misak-i Milli sınırları içinde kalması için Batı'ya bastırılırken ortaya çıkan (!) Şeyh Sait İsyanı gibi; tıpkı Hatay'ın cumhuriyet topraklarına katılması için uğraşılırken patlayan Dersim İsyanı gibi... Bunlar birer rastlantı mıydı?... Kürdistan kralı olma hayalleriyle, İngilizler'ce büyük bir oyuna alet edilen ve birinci büyük bu paylaşım sürecindeki durumları tam da kavramadan Almanlar'la oynayan İttihak ve Terakki'nin de boy hedefi olan, İngilizler'in Irak'ta Araplar'la olan sorunu halledildikten babası, kardeşi İngiliz marifetiyle katledilmiş, sonra önce mahkum edilip ardından Hindistan'a bir kez daha sürgüne gönderilen, Şeyh Mahmut Berzenci'nin durumu bir rastlantı mıydı?...

Bu gün politik arenada Barzani ve Talabani aşiretleri ön plandadır... İngilizler'in o yıllarda Süleymaniye ve çevresinde kentin neredeyse üçte ikisini bombalayıp halkıyla birlikte yok ederek, tarihin ilk Kürt Soykırımı sonunda Berzenci Şeyhi'nin etkinliği kırmasının ardından (nedense Kürt aydınları bu konuyu hep geçiştirir, Şeyh Mahmut'tan da Kürdistan Kralı(!) diye söz etmeyi tercih ederler!...), İngilizler'ce Barzani öne çıkarılmıştı... Ve günümüzde de, Barzani ve Talabani şeyhlerinin çocukları Kuzey Mezopotamya'da politik yapılanmalarını, dış dinamiğe bağımlı olarak tamamlamaya çalışıyorlar; dışa bağımlı bir Kürt Devleti, kurmak için uğraşıyorlar!... Doğal ki İran'da bir zamanlar Sovyet desteğinde kurdurulan Mehabad Kürt Cumhuriyeti'nin ve Kürt aşiretlerinin çektiği acıları unutmadan, Suriye'de ve Irak'ta üçüncü sınıf yurttaş muamelesi gören, kimlik bile verilmeyen Kürtler'in yıllarca çektikleri acıları da unutmadan!..

1980'li yıllara kadar Anadolu coğrafyasında yaşayan bu insanların akrabalarının çektiği yokluk ve acılar, onlarla kıyaslanınca, devede kulak misalidir... Bu da Anadolu ve Kuzey Mezopotamya'nın Türkiye'de ki bir bölümünde ve bu gün Türkiye'nin kısıtlamasız her yerinde , özgür yurttaş olarak hareket edebilen, seçen ve seçilen Kürtler'ce de unutulmamalı!... 12 Eylül'ün ve onun günümüze taşınan yasaları ve zihniyetinin, bu ülkenin tüm ileriye dönük sosyal güçlerini geriye götürdüğü de unutulmamalı!... Bu durumun, İslam coğrafyasında bir zamanlar birlikte Batı'ya ve zamanımızda onun emperyal isteklerine karşı birlikte kurtuluş savaşı yapmış, mücadele etmiş bu bölgenin çocukları olarak, bu gün medet umdukları Batı'nın bir hediyesi olduğu da unutulmadan!... Bu yüzden ''Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşı'' üst kimliği göz ardı edilip, etnik kimliklerin ön plana çıkartılmaya çalışılması, şüphesiz varolan çelişkilerin daha da derinleşmesine neden olacaktır ki, istenen de zaten budur!... Bunun hiç kimseye ve öncelikle Kürtler'e hayır getirmeyeceği bellidir!... DTP halkına zarar verecek politikalardan kaçınmalıdır!... Ülkesine bağlı, zihni bulanık olmayan, iyi niyetli Kürt kökenli kardeşlerimizin demokratik, ekonomik, kültürel taleplerinin doğru ve sağlıklı bir şekilde karşılanabilmesi, cumhuriyetimizin sosyalleştirilmesinden, ileri demokratik yurttaşlık haklarının ve hukuksal açılım ve uygulamalarının yasal düzeylerde geliştirilmeye çalışılmasından geçer ki, bu süreçin geliştirilmesine zaman kaybetmeden, öncelik verilmelidir... Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde 1980'li yıllarda yapılan anti demokratik, faşizan uygulamaların derinden yaraladığı ve bu gün PKK'ya kadro olmakla sınırlandırılan genç insanların ve çevrelerinin çektiği acılar da unutulmamalı ve ilerde bu yanlışların da yasal olarak yasal zeminlerde nedenlerine inilip tarihin sorgulanması gerektiği de unutulmamalıdır!... Bu cumhuriyetin sağlıklı bir şekilde yüzüncü yılına ulaşabilmesi için de gerekli olan, vazgeçilmez bir şeydir...

Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu yetmiş ikibuçuk milletten oluşan bir devletti ki bu coğrafyada Doğu Roma İmparatorluğu'nun sınırlarını zorlayan ve onun bir şekilde devamı olan bir devlet!... Yeni yüzyıla onun enkazlarından biraz Trakya ve Anadolu ve biraz da Mezopotamya'nın kuzeyini kaplayan, nüfusu ağırlıklı İslam olan merkezde, bir devlet kalabildi... O da çok büyük fedekarlıklar, çabalar, marifetler ; ve dişle ve tırnakla... Emperyaliz'min maddi ve manevi gücü karşısında, bu şaşkın ve yorgun coğrafyada böylesi bir devletin kurulması, bir mucize miydi?... Evet bir mucizeydi, Mustafa Kemal Paşa'nın ve imparatorluğun teslim olmasını onursuzluk sayan, yurtsever asker-sivil memurlarının, aydınlarının, Trakya, Anadolu ve ağırlıklı Kızıl Irmak havzası çocuklarının yarattığı bir mucizeydi ki Sovyet Devrimi'nin dolaylı katkısını, Dünya müslümanlarının maddi ve manevi desteğini de göz ardı etmemek gerek!...

Miralay Ali Şefik Bey'in (Özdemir...) ve yardımcılarının, Atatürk'ün talimatıyla, Kuvayi Milliye'den 200 kişilik bir kuvvetle, Van Başkale'den Rewanduz'a geçmeleri ve o bölgedeki Kürt şeyhlerini örgütlemeleri, o dönemin Kürdistan bölgesinde en güçlü şeyhi Şeyh Mahmud'un bile desteğin almaları ve o desteklerle üretilmiş sinerjiyle, İngilizler'i o bölgeden söküp atmaları ilginç bir süreçtir ve bu gün de nedenleri araştırılmalıdır!... İleride tarihsel bir deney olarak, gerekebilir!...

II.Büyük Savaş'tan sonra, Pax Britannica'nın bayrağını devir alan ABD, günümüzde de ''kapsama alanımızdaki'' bölgeye demokrasi ve özgürlük getirmek adına geldi... Davetsiz konuk olarak gelip yerleştiği topraklardan da İran'ı ve Mezopotamya'yı ve de Afganistan'ı, halletmeden(!) çıkmayacakmış gibi görünüyor!...

Pax Americana'nın etkin finans-oligarjisi, yoluna bir imparatoriçeyle devam etmek isterken, iş kazası sonucu şimdilik bir siyahi imparatoru tercih etmek zorunda kaldı!... Bu günün yarını da var diyerek...

2009'un Şubat'ında Beyaz Saray'a yerleşecek olan olası yeni başkanın da, Amerikan dış işlerine paralel ve selefinden daha şahin bir İran ve Ortadoğu politikası izleyeceğine dair, uzak kıtadan radikal yorumlar bölgemize geliyor!... Bu yorumlardan daha somut bir değerlendirme de, demokrasi ve özgürlük adına Irak'a yapılan bu büyük operasyonun mimarlarından Richard Perle'den geldi... Perle, bu konuda, Obama'nın muhafazakarları bile şaşırtabileceğini söyledi!... Soykırım politikası konusunda da, Ermeniler'e olumlu mesajlar vermesine rağmen, Nisan'da bu ''Soy kırımı tanıma'' konusunu geçiştirebileceğini!... Ancak demokratlar içinde yer alan bir buçuk milyon Ermeni kökenli Amerikalı'nın oy desteğiyle iktidara gelecek olan Obama'nın 24 Nisan taleplerine vereceği cevap gene de önem arz ediyor... Irak, İran ve Afganistan politikalarında, Türkiye'ye ve onun yaklaşımına da önem vermesi Amerikan Dışişleri, Obama'ya mutlaka hatırlatacaktır... Ancak henüz dumanları Türkiye'ye gelmiş olan bu global krizin kısa vadedeki olumsuz etkileri, Amerikan seçimlerinden sonra sanırız kendisini biraz daha farklı bir şekilde gösterecektir!... Obama'da stratejik ortaklığımızın onarımı konusunda halisane dileklerini 2009 Şubat'ından sonra somut bir şekilde sanırız belirtecektir!...

Günümüzde ''Global sömürgeciliğe''soyunan Pax Americana'nın ve kurulan yeni hükümetinin uygulanan genel stratejilerinden dışarıya çıkması mümkün olmadığı gibi, gelen taze güçle bu uygulamayı daha da sert ve acımasız sürdürebilme olasılığı daha gerçekçidir!...

Bu yüzden bölgeyi ve ülkemizi bekleyen ekonomik, siyasi ve askeri gelişmelere karşı, bu çok önemli temel sorun ve süreçi, içerde iç barışı sağlamaya yönelik gerekli bölgesel reformları yapabilecek, ciddi, dinamik, ulusal çıkarları ve bölgedeki ekonomik ve siyasi dengeleri her şeyin önünde tutacak bir ''Ulusal Birlik Hükümeti''yle karşılamaya çalışmak için, herkesin ve her kesimin taşın altına elini koyması gerekecektir!... Siyasi basiretsizliğe bir son vererek!...

4.11.2008 / Perpa

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..