Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '19

 
Kategori
Öykü
 

ÇYK/A-15 Kahvehanenin Tadilatı 1/6

(Ekim 1976) 1/6

Hep beraber yenen akşam yemeğinin ardından Efe İsmail masada kalanları toplayıp tezgâhın üstüne koydu. Masayı da silerek temizledi ve İlhan’a dönerek,

--İlhan kardeş, ben kahvehaneye geçiyorum. Malum, Cengiz usta kahvehaneyi konuşmak üzere gelecekti dedi.

--Evet ya dedi İlhan ben onu unutmuşum. Bende geliyorum, ana sen burada radyo dinle keyfine bak dedi. İşimiz bitince ben de gelirim beraberce gideriz dedi.

Zeynep kadın tamam olur anlamında başını salladı.

Efe İsmail ile İlhan evden çıktılar yan taraftan geçerek ön bahçeye geçtiler. Efe İsmail anahtarı çıkarıp kapıyı açtı ve düğmeyi çevirip elektriği yakıp oturdular.

Efe İsmail İlhan’a dönerek,

--İlhan kardeş yeni evimiz çok güzel oldu, dedi. Ben çok sevdim. Böyle güzel olacağını hiç düşünememiştim.

--Gerçekten sıcak ve şirin bir evcik oldu dedi. Efe İsmail,

--Evcik de nedir İlhan kardeş dedi.

--Evcik, şöyle söyleyeyim, bir şeyin kullanılan küçük modelinden biraz daha küçük olanına cik denir ya. Mesela bir minik vardır bir de minicik vardır. Ya da küçüğün biraz daha küçüğü vardır küçücük deriz. İşte onun gibi, bir de şöyle düşün, Bir anaç tavuk var. Bir de tavuğun küçüğü var, ona ne diyoruz.

--Tavuğun küçüğüne, gencine körpe piliç diyoruz.

--Peki, pilicin de küçüğüne ne diyoruz?

--Pilicin küçüğüne de civciv diyoruz,

--Hah işte yumurtadan çıkmış haliyle piliç dediğimiz zamana kadarkilere civciv diyoruz. Yani cik cik dediğimiz de oluyor. Neden civciv veya cikcik diyoruz biliyor musun İsmail abi?

--Ben nereden bileyim, ben okumuş yazmış biri değilim ki. Sen söyle,

--İsmail abi şimdi de şöyle düşünelim. Sen adı sanı hiç olmayan bir şeye bir isim bulmaya kalksan ne koyarsın. Nasıl koyarsın?

--Ne bileyim, hiç aklıma böyle bir şey gelmedi, düşünmedim ama nasıl bir şeyse ona göre bir ad koyarım.

--Çok doğru söyledin İsmail abi. İşin en kolay tarafı da bu zaten. Eğer bize bu madde başka bir yerden gelmedi de sadece biz biliyorsak yani bizim ürettiğimiz bir şey ise zaten onun kulağımıza gelen bir adı yoktur. Yani hafızamızda bu madde tanımsızdır. İşte böyle bir maddeye de bir isim koymak gerekiyorsa ya onun özelliklerinden yola çıkarak bir isim veririz ya da başka bir maddeye benzeterek bir isim veririz.

Bu sırada kahvehanenin önündeki yolun karşı tarafından karanlıktan bir karaltı usulca yolu geçerek kahvehanenin yanındaki yola girdi ve ses çıkarmamak için ayaklarının ucuna basarak itina ile yürüyüp geldi. Kahvehanenin bir metre kala durdu etrafına daha bir dikkatli baktı ve duvardan bahçeye atladı. Kapıya iyice yaklaşarak içerdeki konuşmaları dinledi. Pek iyi duyamamış olacak ki eğilerek usul usul pencerenin altına kadar gelip kulak kabarttı. Bu sırada Efe İsmail,

--Nasıl yani başka bir maddeye benzeterek isim veririz.

--Bak şöyle diyeyim. Karanlıkta etrafı aydınlatmak için ne kullanırız.

--Lamba, fener, çakmak, falan filan

--Bir de önümüzü görmek için el feneri kullanırız. Yani fener kelimesine el diye bir ek getirerek el feneri deriz. Fener deyince bir de daha büyük fener vardır değil mi?

--Tabi canım bir de büyük fener var. Hatta en büyün Fener, başka büyük yok.

--Şaka yaptın ama aslında doğru cevap verdin. Fenerin gemide kullanılanına Gemici Feneri denir. Fenerin deniz kenarında gemicilere yol gösterenine de Deniz Feneri denir değil mi? En büyüğüne de tabi ki Fener Bahçe denir.

--Valla ne söyleyeyim doğru dedin de lafı nereye getireceğini merak ettim.

Bu sırada pencerenin altındaki adam ayakları ağrımış olacak ki kıpırdandı. Daha fazla duyabilmek için neredeyse başını cama dayayacaktı.

--Lafı nereye getireceğim, tabii ki civcive getireceğim. Civcivlerde cik cik diye ses çıkardıklarından onlara cikcik demek kadar haklı bir şey olamaz. Bir de sevimli olduklarından biz millet olarak çok küçük ve sevimli hoş şeylerin adının arkasına cik eki takarak isim veririz. Mesela ordumuzu severiz ve askerimize Mehmetcik deriz. Küçük ve sevimli bir kızımız vardır, adını sorduğumuzda eğer Ayşe derse biz ona Ayşecik deriz. Hatta Ayşecik diye de bir film bile çekeriz, bütün milleti de ağlatırız değil mi?

 

 
Toplam blog
: 22
: 65
Kayıt tarihi
: 24.04.18
 
 

Kısalan bir yolun sonuna yürüyorum. Beni yol değil yol arkadaşlarım yoruyor. ..