Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '14

 
Kategori
Gezi Rehberleri
 

Dağa kaçtım - Kaynaklar-Nif zirve altı 2

Dağa kaçtım - Kaynaklar-Nif zirve altı 2
 

Patika


Yol nispeten daha konforluydu. Biraz ileride Nif Dağı’nın zirvesi; arkamızda Ortaçağ’ın bölgedeki önemli dini merkezi Lembos Manastırı’nın bulunduğu Kurutepe ve önümüzde Çocuktumarı Mevkii olarak adlandırılan düzlük alan uzanıyordu. Sol yanımızda Kemalpaşa’ya bağlı Tahtacı Köyü Çınarcık’a gittiğini düşündüğümüz bir yol ayrımına geldik; biz kızılçamlardan karaçamlara geçişi temsil eden bir başka yoldan düzlüğe doğru devam ettik.

 

 Çocuktumarı Mevkii

 

Karaçamlar, genellikle 1000 metreden sonra görünüyorlar. Bu da bizim 1000 metrenin üzerinde seyrettiğimizi gösteriyor. Karaçamların içinde anıt ağaç diyebileceğimiz nitelikte yaşlı, yumurtaya benzer, tepe yapmış seçkin örnekleri de var. Kızılçamlara göre daha yükseklerde ve daha serin yerlerde hüküm sürüyor karaçamlar… Denizli Beyağaç ilçesi sınırları içinde yer alan ve tepede bir eren mezarının da bulunduğu Kartal Gölü yakınlarında yaklaşık 1000 yaşında bu anıt karaçamların en seçkin örneklerine rastlamak mümkün.

 

Karaçamlara yakın bir noktada; düzgün şekilli, yosun kaplı kaya parçalarıyla çevrili bir alan dikkatimizi çekiyor. Aşağıdaki vadi geçişlerini kontrol eden bir gözetleme noktası mıydı acaba diye aklımızdan geçiyor? Fotoğraflayıp tepeye doğru tırmanıyoruz. 

 

 İlerde Nif Dağı'nın zirvesi

 

Çocuktumarı Mevkii'nden Nif'in zirvesine bakış

 

Artık Çocuktumarı Mevkii’ndeyiz. Sağ altımızda biraz önce bizim rotadan sağa doğru ayrılan toprak yol ve hemen ötesinde ise Nif Dağı’nın zirvesinin yükseldiği yamaçlara saçılmış kireç taşı kütleler seçiliyor. Altımızda devam eden yol, aşağıdaki vadilere doğru iniyor. Karşıda Nif zirvesinin altında yer alan tepe, tam ortasından yarılarak Nif’e doğru bir yol açılmış. Bu yola devam edersek, bizi Nif’in zirvesine götürür. Ancak; kısıtlı zaman nedeniyle, yemek molasını bu düzlükte vermeye karar veriyoruz.

 

İnişte rastladığımız sıra sıra kızılçamlar

 

Gezginler inişte

 

Yaklaşık 1 saatlik bir moladan sonra yeniden yola koyuluyoruz. Bu kez, tırmanış sırasında sırta vurarak ayrıldığımız dağın eteklerini dönen yola, Çocuktumarı Mevkii’nden inen yangın yolu aracılığıyla ulaşmayı deneyeceğiz.

 

 Gezgin yönünü arıyor!

 

Motokros patikası başladı.

 

Bir süre sorunsuz bir yürüyüş gerçekleşiyor. Ancak yükseltinin giderek Kavaklıdere yönünde alçalması ve yolun rotasının o yöne doğru dönmesi bizi kızılçamlarla kaplı ormanlık bir sırta yönlendiriyor. Aşağıda seçilen şose bizi sevindirse de; biraz ilerde bu yol da kesim alanları içinde eriyip gidiyor. Yolun bittiği noktada başlayan ve motosiklet izleriyle kaplı düzgün patika bizi yeniden kızılçamlarla kaplı sık bir ormanın içine yönlendiriyor.

 

Orman içinde kıvrılıp giden bu muntazam patika, yakınlarda bir motokros rallisi için kullanılmış olmalı. Tekerlek izleri rahatlıkla takip edilebiliyor. Büyük bir konfor içinde orman içinde devam eden yürüyüşümüz, aniden bir yar başında son buluyor. Ne macera değil mi?

 

 Orman içindeki patikanın ulşatırdığı dev kayaların altından geçiyoruz; İnziva yeri gibi ıssız ve korunaklı...

 

Haydi bakalım; yeni bir rota daha bulmalıyız şimdi. Bir gemi pruvası gibi derin vadiye uzanan kireç taşından yar başına ilerlediğimizde, sol yanımıza düşen istikamette, aşağıya; dere yatağına doğru inen bir yol görüyoruz. Karanlık yaklaşmakta; hemen sırttan aşağı doğru yola seğirtiyoruz. Yamacı, makilikler ve kızılçamlar arasından geçerek, bir anda sırtın alçaldığı bir noktada yola kavuşuyoruz.

 

 İlginç şekilli kireç taşı kayalıklar

 

 

Porta’ya doğru ilerleyişimiz; çıkış yolu arayışları sırasında bizden ayrılan ekibin diğer yarısıyla Porta yakınlarında buluşmamız, neredeyse akşam karanlığında gerçekleşiyor. Kaynaklar’ın girişindeki çeşme doya doya içtiğimiz suyuyla yine hatıramızda. Ekip, yorgun; günün hakkını vermiş, bütün negatif elektriği dağlarda bırakmış bir halde Kaynaklar’da bir yorgunluk çayının hayalini görmekte. Kuzine ateşinde içilen yorgunluk çaylarının keyfine diyecek yok, ama vakit tamam, şehir bizi bekler; şimdi gitme zamanı. Bir başka yürüyüş gününün düşüyle birlikte…

 

 

 

 

 

Yazan ve fotoğraflayan: İbrahim Fidanoğlu

Düzenleyen: M.YC

 
 
Toplam blog
: 140
: 882
Kayıt tarihi
: 02.09.12
 
 

  Ben ve iki eski dostum; bilgi dağarcığımızı doldurabilmek ve şehrin keşmekeşinden uzaklaşab..