Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '08

 
Kategori
Deneme
 

Dağların büyüsü (1)

Dağların büyüsü (1)
 

Başında saçlarım vardı/ Deli rüzgarlarım vardı/ Ovalar bana çok dardı/ Benim meskenim/ Dağlardır dağlar/ Dağlardır dağlar/ Dağlardır dağlar…..

Belki hayatım boyunca hiç kolayı seçmediğim, belki kolay olan hiçbir şey karşıma çıkmadığı, belki doğduğumdan bu yana her tarafı dağlarla çevrili bir şehirde yaşadığım için, belki de hepsi. Ama bildiğim bir şey var ki çocukluğumdan bu yana dağları çok sevdiğim, dağlara bakarken bile büyülendiğim, onlarda farklı bir giz olduğunu düşündüğümdür.

İşim gereği, bulunduğum ilde bir çok dağ köyüne gittim. Her göreve çıkışımda, yol boyunca hiç konuşmadan dağları izleyerek, onlardaki gizli kalmış yönleri keşfetmeye çalışarak bakınıp dururum. Her mevsimin ayrı olan güzelliklerini, zihnimden resimlerini çekerek gideceğim yere gidip gelirim.

Ama şu bir gerçek ki, benim yaşadığım şehirdeki dağların güzelliğini hiç bir yerde göremedim. Belki de yaşadığım, doğduğum şehri çok sevdiğim içindir.

Sonbaharda dağlar bir başka güzeldir. Yeşilin her tonu ile beraber sarı, turuncu, kırmızı ve kahverengide dağlara hakim olmuştur. Bazen bunun resmini yapsan, resime bakanın “hadi canım, böyle renkler olur mu?” diyeceği tonlarda. Sanki gerçekte olmayacak kadar güzel ve albenili olur. Yol boyunca, ağaçların altında, fundalık olan kısımlardan çıkmış yabani siglamenleri de görebilirsin. Sararmış yaprakların arasından küçücük ve pembe çiçeklerini, koyu yeşil yapraklarının yardımıyla çıkartmış, sonbaharın güzelliğine bir güzellikte ben katayım der gibi oradadırlar.

Köye geldiğimizde, biz işimizi yaparken, bir süre sonra etrafta meraklı bakışlarla dolanan köy sakinlerini görürüz. Bayan olmam onların ilgisini daha da çeker, anlam veremezler neden orada olduğuma, erkek işinde bir bayanın çalıştığına. Sorarlar sorarlar, en çokta çocuklarla konuşmak hoşuma gider, hele de kız çocukları da geldiyse daha keyifli olur onlarla sohbet etmek. Köylerinde görebilecekleri her yeniliğin onların ufuklarını açacağını bilmek de ayrı bir zevk verir bana. Bazen yaşlılar gelir, bakınırlar ve dayanamazlar “acaba tansiyon ölçmesini biliyor musunuz? tansiyonumu bir ölçseniz” derler, ya da “hastamız var iğne yapabilir misin?”. Onlara, bunları yapamadığıma inandırmak zor olur, “sen şehirlisin yapabilirsin” derler, ama sonunda olmayacağını onlarda anlarlar. İşimiz bitip bulunduğumuz mekandan ayrılırken, bir bakarız ki az önce tansiyonumu ölçermisin diyen yaşlı teyze arabayı durdurur ve bir kese kağıdına sarılı bir şeyler uzatır, beş yumurta, “bunlar çok taze çocuklarına yedir” der. Gülümserim, teşekkür edip yolumuza devam ederiz. Yol boyunca dağ köyünde ki insanların yaşamları ve çaresizliklerini düşünürüm, şehirden kilometrelerce, saatlerce uzaklıktaki çaresizliklerini, elimizden bir şey gelmez, biraz üzgün…. Dağların ve ormanın büyülü güzellikleri arasında şehre tekrar döneriz. Ama zihnimde dağların resimleri ile beraber onlarında resimleri çekilmiştir artık.

Şehirler bana bir tuzak/ İnsan sohbetleri yasak/ Uzak olun benden uzak/ Benim meskenim/ Dağlardır dağlar/ Dağlardır dağlar/ Dağlardır dağlar……








http://isteoylebirseyy.blogspot.com/

 
Toplam blog
: 41
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.06.08
 
 

Çoğu zaman düşündüklerimi, gördüklerimi, hissettiklerimi dile getirmekte zorlanıyorum. Çünkü o an..