Daha elli yıllık yolumuz var

Bir gariptir yolculuk şu âlemde
Kimi insandır kimi ise insana benzeyen
Dost ile düşman kimdir kolay kolay bilinmeyen
Yürüyoruz, daha elli yıllık yolumuz var bu yolda.

Herkes farklı farklı, ağaçlar misali, kimi uzun kimi kısa
Herkesin de renkleri bir birinden bir bambaşka
Dünya sevilmezdi bu renk cümbüşü olmasa
Biz de rengimizle yürüyoruz bu yolda.

Bir gariptir şu insanlık, farklı farklı yapıda
Kiminin başı yok, kimin ise başı var gözü yok ruhunda
Kiminin başı gözü olsa da, ağzı var dili yok güruhunda
İzleye izleye yürüyoruz, daha elli yıllık yolumuz var bu yolda.

Çok acıdır şu insanlık, herkes ayrı bir kuyrukta
Kiminin elleri koynunda, kiminin ise havada
Kiminin gözleri nehir, kiminin ise köprüsü demir
Biz de nehir boyu yürüyoruz, daha elli yıllık yolumuz var bu yolda.

Çok acımasız şu insanlık, insanlık denen bu davada
Kimine taş vermiş, kimine ekmek bu taksimatta
Adaletin adı yok, cehennem olmuş şu hayatta
İzliyorum bu davayı, daha elli yıllık vaktimiz var bu mekânda.

Divan-ı mahşer kurulacakmış başka bir hayatta
Merak ediyorum, kim haklı kim haksız çıkacak bu davada
Bütün kudret, bütün yetki yüce Allah’ta
Merak ediyorum ne olacak elli yıllık uzakta.

Ben isterim, iste diyen yaratandan
Sermayesi yok, utanmam istemekten
İster versin ister vermesin
Yarın divanda “istemedin” demesin
Bana 100 yıllık ömür ver bu hayatta.