Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '08

 
Kategori
Felsefe
 

Derinlik

Derinlik
 

bil bakalım ne kadar derin?


Bazı kimseler insanları değerlendirirken, dikkatimi çeken ilginç bir nokta oldu.

Az konuşan insanlar için çok, çok konuşanlar için ise az derinlik olduğunu söylerler. Buradaki derinlik ifadesi; bilgi ve kişilik açısından çok dolu bir yapıdan bahsediliyor.

Oysa az konuşan bilinmezlik, çok konuşan ise berraklık içerdiği için böyle bir kanıya varılır.

Bu, sağlıklı bir değerlendirme değildir. Derinliği ölçebilecek kadar, ölçüye sahip olmayanlar, olayı bu şekilde değerlendirirler.

Bu aynen şu kıssaya benzer;

Meşhur Nasrettin Hoca’nın devrinde hoca, seyahati esnasında bir ilde konaklar. Bunun görünüşüne hayran kalan ahali o bölgenin paşasına, çok âlim bir zatın geldiğini söylerler. Paşa N.Hoca’yı sınamak için ona âlimlerinden birini gönderir.

Nasrettin Hoca’nın yanına giden âlim hiç konuşmadan hocaya parmak hareketiyle geniş bir daire çizer. N.Hoca da hiç düşünmeden hemen cevabını verir. Parmak hareketi işaretiyle, daireye tam ortadan yere paralel düz bir çizgi işareti yapar. Sonra âlim, ikinci hareketiyle, elinin parmaklarını açar ve pençe gibi aşağıya doğru sarkar. Hoca bunu da derhal cevaplar. O da parmaklarını açar ve bir karpuzu avucunda tutar gibi alttan yukarı doğru kolunu indirir kaldırır. Sonra âlim hocaya, işaret parmağını doğrultur. Hoca ise âlime iki parmağını doğrultur.

Ve âlim, N. Hocanın önünde saygı selamıyla eğilir, geri geri çekilerek kapıdan çıkar ve paşaya gider. Gider ve paşaya olayı anlatır.

Derki: “Paşam, bu âlim çok büyük bir âlim. Ben ona dünya yuvarlaktır dedim, o hemen bana; ortasında bir ekvator çizgisinin olduğunu söyledi. Ben ona rahmet yağar dedim, o bana; yerden buharlaşma olursa, dedi. En son ben ona; Allah bir dir dedim o da bana; iki, peygamber de elçisidir, dedi. Paşam o büyü bir âlim”. Der.

Sonra N.Hocaya sorarlar, hocam bu bizim âlimi nasıl buldunuz?

Hoca: “ya ben bunca yol gelmişim, karnımın açlığından gözlerim görmüyor. Açlığımdan konuşamayacağımı düşünerek bana el hareketiyle sordu ki; bir tepsi baklava getirsem yeter mi? bende ona ortadan yarısı yeter dedim. Sonra bana, tencerenin kapağını kapattım ki kolay pişsin, dedi, bende ona altının kuvvetli yak. dedim. En son ise bana çok aç gözlüsün, gözünü çıkartırım dedi ben de ona, ben de senin iki gözünü çıkartırım dedim. Korkunca çekip gitti.

Kapalı kutunun içerisinde ne olduğu binmediği için her zaman bir tehlike ihtimali vardır. Korkutucudur. Ciddiye alınmalıdır. Boş olan kutu kendini gizleyerek ve kapalılık halini koruyarak korkutucu gücünü korur.

 
Toplam blog
: 358
: 1023
Kayıt tarihi
: 03.09.08
 
 

  Ne elimde garantim var ikinci bir soluğu almaya Ne aklım erer dünyayı yıkıp ta yeniden ya..