Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '08

 
Kategori
Tarih
 

Damıtılmış Truva Efsanesi...

Damıtılmış Truva Efsanesi...
 

Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp... 'Troya' filmi ile yıllar önce hayatımızın orta yerine düşen bu efsanenin ince ayrıntılarını merak ettim, araştırdım. Sonra da; tarihe çok meraklı bir toplum olmasakta, belki başkalarıda tabildot hesabı bu efsaneyi öğrenmek istiyordur dedim, özetledim. Merak ediyorsanız, buyrunuz efendim...

İlk çağ Yunan dünyasında, en önemli ve zengin şehir; Çanakkale sınırları içerisinde yer alan Truvadır. Duvarlarla çevrili, geçilmez bu şehir Kralı Prium tarafından yönetiliyordur. Oğlu Hektor, güçlü bir prens, adaletli bir yöneticidir. Kardeşi Paris ise krallıktaki bir diğer prenstir.

Truva şehrinin kaderi; Paris’in Sparta’ya yaptığı bir yolculuk sonrasında dönüşü olmayan bir şekilde değişecektir. Orada Sparta Kralı Menelaos’un karısı Helen’e ilk görüşte aşık olan Paris, duygularına karşılık veren kadını da yanına alarak Sparta’ya geri döner. Kral Prium; ya oğlunu ve Helen’i Yunanlılara geri verecek ya da onlara şehrin kapılarını sonsuza dek açarak büyük bir savaşı başlamasını göze alacaktır. Prium ikisini de geri vermemeye karar verir.

Karısının gitmesine çok büyük öfke duyan Menelaus, başta abisi Agamemnon (kardeşinin intikamını almak için harekete geçse de, asıl amacı yıllardır gözü olan Truva topraklarını ele geçirmektir,)olmak üzere bütün Yunan krallıklarını Truva’ya karşı savaş açmak üzere yanına çağırır. Başta ona katılmak istemeyen Odyssus da dahil olmak üzere herkes savaşmaya hazırdır. Gelmiş geçmiş en büyük savaşçı olduğuna inanılan Akhilleus’u yanlarına almaktır.

Ölümlü Peleus ile tanrıça Teheris’in oğludur Akhilleus (Aşil)… Yarı tanrı olan bu oğlan çocuğu; kılıçta ve dövüşte rakip tanımamaktadır. Annesi onu ölümsüzlük nehrinde yıkarken elinin suya değmemesi gerektiği için Akhillus’u sol topuğundan tutarak batırmıştır suya. Ve bu güçlü savaşçının yanlızca sol topuğundan vurulursa öleceğine inanılır. Efsaneye göre, Truva Savaşı hazırlıkları başladığında, Akhilleus; kendisi hakkındaki kehaneti bilmektedir. Savaşa katılırsa mutlaka ölecektir, kısa bir ömrü olacak, ancak sonsuza kadar devam edecek bir şöhreti olacaktır. Akhilleus hiç tereddüt etmeden kabul eder gelen teklifi. Ömrü kısa olsa da şöhret ve güç onun için vazgeçilmezdir.

Truva kapılarına dayandıklarında çok büyük bir geri püskürtmeyle karşı karşıya kalırlar. Tamamı karaya çıkan Yunan ordusu, gemilerini taşların üzerine çekip kızaklayarak, kumsalda kendilerine genişçe bir kamp yeri hazırladılar. 10 yıl sürecek bir savaş ve bekleyiş başlamış olur böylece. Civar şehirleri yağmalayıp, insanları acımasızca öldürmelerine rağmen, bir türlü Truva’ya giremezler Spartalılar.

Hektor ile Akhilleus’un dövüşü savaşın yazgısında dönüm noktasıdır hiç kuşkusuz. Hektor çok iyi bir dövüşçü olmasına rağmen Akhilleus’un kılıcından kurtulamaz. Akhilleus onu öldürmekle kalmaz, arabasının arkasına bacaklarından bağlayarak onu sürükler.

Ancak Akhilleus’ta kehanette olduğu gibi ölümden kurtulamaz, Hektor’un kardeşi Paris, onu en zayıf noktası olan sol topuğundan okla vurarak öldürür. Bu; tıp litarütürüne de (ayak topuğunda bulunan tendon) aşil tendonu olarak geçecektir.

Anadolu’daki diğer kavimler Yunanlıların yaptığı yağma ve katliama daha fazla dayanamayarak, Truvalılar’ın yardımına koşar. Başta Amazonlar olmak üzere; Likyalılar, Dardanialılar, Thracialılar, Zeleialılar, Kikonyalılar, Mysialılar gibi birçok Anadolu kavmi destek için ordularıyla gelir.

Truva'dan çok uzakta, Karadeniz'in güney kıyılarında, bugünkü Çarşamba ile Ünye arasında, Terme çayı kıyılarında yaşayan ve sadece kadınlardan oluşan bir toplum olan Amazonlar, vahşilikleri ve acımasızlıkları ile ünlü savaşçı bir topluluktur. Amazonlar, Truva savunmasına yardımcı olmak için kraliçeleri bakire Penthesileia komutasında oldukça kalabalık bir kuvvetle Truva saflarında yerlerini almışlardı.Akhilleus Amazonların kraliçesini Penhesileia’yı teke tek dövüşte öldürür.

Savaşın sonunu getiren ve Truvalılar için bir hezimete dönüşen Truva Atı fikri; zeki Odysseus’dan çıkar. Truvalılara hediye olarak yapılacak olan bu at maketi, 10 yıldır süren savaşın onların zaferiyle bitmesi için çok iyi bir plandır.Yunan ordusu gemilerini saklayarak yaptıkları büyük tahta atı kumsalda bırakır, ancak bir fazlayla. Atın içerisinde en iyi askerler arasından seçilmiş savaşçılar vardır. Truvalılar, Yunanlıların gittiğini zannederler. Kumsaldaki büyük atın barış adına Tanrılar tarafından kendilerine yollanan bir hediye olduğunu düşünürler. Büyük bir sevinçle kabul ettikleri bu hediyeyi şehirlerine alırlar ve bütün gece barış ve hediyeyi kutlarlar. Gecenin karanlığı şehrin üzerine çöküp, herkes yataklarına çekilince atın içindeki savaşçılar gizlice attan aşağı inerler ve insanları öldürererek şehrin kapılarını dışarıda bekleyen Yunan ordusunun dğer askerlerine açarlar. Böylece sabaha kadar sürecek yağma ve katliam başlamış olur. Truva’nın baştan sona yakıldığı bu korkunç katliam sonrasında şehir düşer. Truva efsanesi tarih sahnesinde perdelerini böyle bir yenilgiyle kapamış olur böylece....

 
Toplam blog
: 47
: 1945
Kayıt tarihi
: 04.08.07
 
 

Eskişehir'de yaşıyorum. Kısa hikayeler yazıyorum. Bir oğlum var.   ..