Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '09

 
Kategori
Eğitim
 

Danıştay, YÖK’ün itirazını reddetti

Danıştay, YÖK’ün itirazını reddetti
 

Adı: YÖK!...


Danıştay 8. Dairesi, YÖK’ün “eşit katsayı” uygulamasını durdurmuştu.

YÖK, buna itiraz etti.

YÖK’ün itirazını ele alan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, “üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararın yürütmesinin durdurulması kararı”na karşı yapılan itirazı reddetti. Böylece, YÖK’ün itiraz gerekçeleri yerinde görülmediği için “Şimdi ne olacak?” sorusu gündeme düştü.

*****

Aslında “katsayı” uygulaması iddia edilenin aksine, “eşitsizlik” yaratmıyordu. Eğitimde branşlaşmanın getirdiği bir düzenlemeydi “katsayı” uygulaması. İddia edildiği gibi meslek liselerinin önü kesilmiyordu. Çünkü Meslek Liseleri, “nitelikli eleman” yetiştirme üzerine temellendirilmiş okullardı. Buralarda okuyanları, hiçbir ”katsayı” sınırlaması olmadan, “istediği üniversite tercih etme” umuduyla yetiştirmenin anlamı yoktu.

Üniversiteye girişte, asıl “eşitsizlik” yaratan, Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı’ydı.

*****

YÖK’ün “üniversiteye girişte eşitlik sağlama” amacı, aslında İmam Hatip mezunların önünü açmak olduğunu kimse yadsıyamaz. Her ne kadar Meslek Liseliler öne sürülse de, bu, gerçeği değiştirmiyor.

Şimdi ne olacak?

Yapılacak belli, ya “katsayı” uygulaması devam edecek ya da bunu değiştirecek yasal düzenlemeler yapılacak.

YÖK’te ve iktidarda, Danıştay’ın kararına uyulmayacağı yönünden bir eğilim var. Katsayıyı kaldırmayan, ama aradaki farkı daraltılmaya yönelik çalışma olduğu, yapılan açıklamalardan anlaşılıyor. Bir de, AOPBP (Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı)'in üniversiteye girişteki etkisinin "en az"a indirilmesi formülü üzerinde durulduğu söyleniyor.

*****

AOPBP’yi “en az”a indirme düşüncesinin doğru/ gerçekçi olacağını söyleyebiliriz. Bu bakımdan YÖK, katsayı farkını ortadan kaldıracağına, “okul başarı puanı”nı “en az” indirmeli. Çünkü “okul başarı puanı”, hiçbir zaman öğrencinin başarısını ölçen gerçek bir “puan” değil/di. Kuşkusuz, bunu hak eden öğrenciler vardı; ama genele baktığımızda, bu başarı puanının “hormonlu” olduğu görülür. Çünkü “not verme standardı” yok/tu. Not verme, öğretmenden öğretmene, okuldan okula, bölgeden bölgeye değiştiği için, çoğu kez gerçeği yansıtmaz. Sınavda, arkadaşından yüksek puan öğrencinin, sırf “okul başarı puanı” yüzünden geride kaldığı çok görülmüştür.

*****

Ne yapılmalı?

Sınavda alınan puan, üniversiteye yerleştirmede esas alınmalı. Gerçekçi olan da budur.

“Okul başarı puanı”nın “en az”a indirilmesi, onu yerine, birinci sınavda alınan puanın etkisinin ikinci sınava daha çok etki etmesinin yolu açılmalıdır.

“Okul başarı puanı”nın “en az”a indirilmesi sakıncalı mı?

Sakınca görenlerin gerekçesi belli:

Okul başarı puanı çok azaltırsanız da öğrencinin okula ilgisi azalır.

Bu yaklaşım gerçeği yansıtmıyor.

Öğrencinin okula ilgisi olmadığı, “çare”yi dışarıda aradığı bilinmiyor mu?

Milli Eğitim, öğrenciyi okula bağlayacak, bilgiyle donatacak hangi önlemi aldı?

Öğrenci, “çaldım çayıra” anlayışıyla, okuldan uzaklaştırılmadı mı?

Uygulama, gerçeği gözler önüne seriyor:

Yıllardır, nisanla birlikte son sınıflarda “tatil havası” esti; öğrenciler rapor alarak okula gitmeme yolunu seçti. Okullarda, son sınıf müfredatı, sınavlar hep nisan ayında bitecek biçimde ayarlandı.

*****

Son söz:

“Okul başarı puanı”, “en az”a indirilmeli; farklı katsayı uygulaması devam etmelidir.

Ancak görülen o ki, YÖK, “Okul başarı puanı”nı sırlamadan yana, farklı katsayı uygulamasını etkisiz duruma getirmedi ısrarlı.

Bekleyip bekleyeceğiz.

Şimdi gözler YÖK’ün 17 Aralık’ta yapacağı toplantıda.

Bir an önce, öğrencilerdeki “kafa karışıklığı” giderilmelidir.

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..