Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '09

 
Kategori
Spor
 

Daum Sistemi’ne karşı Daum’un İnisiyatifsizliği

Daum Sistemi’ne karşı Daum’un İnisiyatifsizliği
 

En kötü senaryoya doğru hızla kayıyor Fenerbahçe. Lige sekizde sekiz yaptıktan sonra çıktığı Gaziantepspor maçını kaybetmesiyle kendisi için aslında büyük bir fırsat olan Galatasaray maçı ile yaşanan derbi travmasıyla başlayan çöküş neredeyse yıkıma dönüşecek hal aldı.

Burada Daum’un bütün kontrolü yitirdiği yönünde işaretler geliyor ki; bu gerçekten çok endişe verici bir durum.

Fenerbahçe’nin son Kasımpaşa maçındaki taktik kurgusunu anlayabilmek mümkün değildi. Dahası bir hafta önce Beşiktaş karşısında Kazım’dan devşirme forvetle sahaya çıkılırken, bu maça uzun süre sonra çift forvetle çıkmanın nedenini için“Hafta içinde birçok futbolcularla bazı görüşmelerimiz oldu. İyi görüşmelerimiz oldu. Hemen hemen tüm futbolcular, iki forvet ile başlamamızı istedi. ‘Daha fazla pozisyon yakalarız, tehlikeli oluruz’ diye düşünceleri vardı. Ama umduğumuz gibi olmadı maalesef” şeklinde samimi açıklamalarını dinlerken onun adına büyük sıkıntı duymamak elde değil.

Demokrasinin kötü bir şey olduğunu söyleyecek değilim. Bir takımda, toplulukta çoksesliliğin iyi neticeleneceğini de kabul edebilirim. Ancak bir teknik adamın bütün bu talepleri en doğru bir şekilde kendi potasında eritip sahaya yansıtması beklenirdi.

Fenerbahçeli futbolcular üç veya dört forvetle de sahaya çıkmak isteyebilirlerdi. O zaman ne olacaktı? Daum ne şekilde karar verecekti?

Bu açıklamanın doğru şekilde okunması gerekir. Daum’un mu takıma yoksa takımın mı Daum’a tabi olduğunun tipik göstergesi gibiydi. Bu konuda yazmasam, Daum’un takımdaki oyuncuların pozisyonlarına göre oyuncu tercihi yapmıyor olduğunu söylemesem belki de takılıp kalmayacağım; ancak bu sene Daum’un doğru işler yapıyor olduğunu bu sayfalarda bir kaç kere yazdım. O yazıların içinde bir hata yoktu. Zaten sistem kendi içinde işlerken öyle ya da böyle sonuca da götürüyordu takımı.

Alın size örnek; Mustafa Denizli ve Beşiktaş. Son sekiz hafta içinde yavaş yavaş oturdu ancak sonuç alıyor. Beşiktaş bugün 0,5 gol ile iki puan ortalaması tutturmuş durumda; ancak gol yemiyor. Önemli olan da ne yapıyor olduğunu bilmek ve sonuç elde etmek...

Fenerbahçe de ilk sekiz hafta pamuk ipliğine bağlı puanlar alıyordu ancak belli bir sisteme bağlı işliyordu.

Fakat teknik adamlarda bir süre sonra “ne yaprsam yapayım ben başarırım” egosu gelişiyor. Bakınız Mustafa Denizli’nin ilk altı haftası, daha kötüsü Bülent Uygun’un Sivasspor’u. Öyle olmadığını pratik bize gösteriyor.

Daum’un Kazım hamlesi çok sempatik geldi hepimize. Ancak Kazım ile Servet-Gökhan denkliğinin özel bir durum olduğunu ancak Beşiktaş maçında fark edebildik. Çift forvet ile oynamak yanlış değil, ancak takımın ona göre şekillendirilmesi önemliydi. Örneğin takımınızda Alex varsa çift forvet ile oynanamayacağının bir iki tecrübesi de vardı Zico döneminde. Zico bu yanlışı görüp, Daum sistemine dönerken; Daum’un kendi düşüncelerine ve sistemine rağmen Zico'nun ilk zamanları taktiğine dönüşü Fenerbahçe’ye çok ciddi bir avantaja ve puanlara neden oldu.

“Hafta içinde bir çok futbolcu çift forvet oynamamızı istedi” ne demektir?

  1. Kasımpaşa o kadar önemsenmeyecek bir takımdır ki hangi taktikle çıkarsak çıkalım biz bu takımı rahat geçeriz.
  2. Bu takımın patronu ben değilim, futbolcuların talebi ve istekleri önemlidir.

Çarşamba günü Manchester United – Beşiktaş maçı ders niteliğinde bir karşılaşmaydı. Alex Ferguson bu hafta kendi liginin son sırasındaki takıma karşı hangi kadro ile çıktı? Beşiktaş’ı küçümsemekle kalmadı aynı hataya düştü Ferguson. Bu maçı izlemiş bir teknik adamın Kasımpaşa maçına çıkarken futbolcuların değil, kendi doğrularının ve bildiklerinin ön planda olması gerekirdi.

Kasımpaşa bir hafta önce Trabzonspor’u yenmiş olması belki ikincildir ancak tarihinde Fenerbahçe’ye karşı çok ciddi bir üstünülüğü olan Yılmaz Vural fenomeni bile Daum’a uyarı olmalıydı.

Fenerbahçe’nin rakiplerine karşı en büyük üstünlüğü olan Daum Sistemi’ne karşı Daum’un İnisiyatifsizliğinin galip geldiği bir haftaydı bu. Daum bu pragmatizmine ve futbolcu ağzına bakarak taktik geliştirmeye devam ederse Fenerbahçe’nin bundan sonrası için taraftarın büyük beklentiler içine girip kendisini boşuna üzmemesini tavsiye edebilirim. Çünkü böyle bir durumda zaten en çok sesi çıkan ve kendi işlerine geldiği gibi oyun oynamak isteyen futbolcuların dediği olacaktır.

Kasımpaşa maçın daki Daum’un inisiyatifsizliğine örnekler:

  1. Çift forvetle başlandı.
  2. Çift forvet ve çift ön liberolu sistemde sağ ya da sol kanatta bir oyuncu eksik kaldı
  3. Mehmet Topuz maçın bu anlamda jokeri gibi sol kanatta oynadı; kötü de değildi.
  4. Ancak ikinci yarı iyi olan Mehmet Topuz kenara alındı, Özer ile başlandı.
  5. Bu taktik başarısız taktik 70. dakikaya kadar sürdü.
  6. Semih-Güzia maç sonuna kadar sahada kaldı.
  7. Alex hiçbir varlık gösteremediği ve çift forvetli sistemde tamamen anlamsızlaştığı halde 90 dakika oyunda kaldı.
  8. 4-4-1-1 sistemi 4-2-1-1-2’ye dönüştürüldüğü yetmezmiş gibi, 70. dakikadan sonra 4-1- 2-1-2 Fenerbahçe’nin etkisiz olduğu bir şekil aldı.

Açıkçası bu kadarına ne Zico ne de Aragones cesaret edememişti.

Eyyam ve pragmatizm herşeyin düşmanıdır. Daum’u buna zorlayaan sebepleri merak ediyorum.

Fenerbahçe son yirmi sezondur o kadar çok ders aldı ki artık “bu da bize ders oldu” mazeretini dinleyecek durumda değildir. Daum kendisini hala Köln’de sanıyor olabilir ancak burası Fenerbahçe’dir. Deney yapmak istiyorsa, 20 gün maç yapmadan geçirdiği süreyi değerlendirebilirdi ya da lige verilecek arada oynanacak kupa maçları kendisi için iyi bir fırsat olabilirdi.

Fenerbahçe’nin geldiği pozisyonda Daum’un katkısının %60’tan fazla olduğuna inanıyorum. Bu hafta sonu oynanacak Eskişehirspor maçı Fenerbahçe’nin en zon deplasmanlarından biri olmakla kalmıyor, kader maçı haline de geliyor. Hani cepten yenir de bu kadar da hovarda harcanır mı? Fenerbahçe’yi önümüzdeki haftasonunda dördüncü sıraya düşmüş bir halde bile görebiliriz ki Daum bunu hiç kimseye açıklayamaz. giderse de arkasından kimse ağlamaz.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..