Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '08

 
Kategori
Felsefe
 

Deja vu

Deja vu
 

öylesine bir resim... verdiği duygu şarkıyla örtüşen...


 

http://www.youtube.com/watch?v=-tlcC0DMKHM

Deja vu...

“If we were free…”
derken Sol Raye, tercüman olurdu hislerimize…
Tam anlamlandıramasam da o delikanlı yaşımda,
Hep bir şeylerin varlığını hissederdim ta içerimde.

Neydi “free” olmak.
Belki her şeydi... hiçbir konuda özgür olamayan benim kuşağım için…
Kimimiz bu “free” liğe duygusal anlam yüklerken,
Çoğumuz maddi anlamlar yüklerdik, önce “ayranımız olsun içmeye”! niyetine.
Ancak ondan sonra belki…
“would you be waiting there for me” demeye sıra gelebilecekti.

Güzel günlerdi…
Sen yeter ki anlamlandırmak iste…
Adam, sadece parkta bir an için gördüğüne böyle yazıp böyle besteleyebiliyorsa...
Demek ki...görmediğim ya da görebileceğim daha çok şey vardı dünyada.
Çok farklı olmasına rağmen,
Aslında kendimizi bulmamız yönüyle,
Farkımız yoktu “Müslüm”cülerden,
İfade ederken duygularımızı...
Gerçekte hala bu benzetmeye de kızdığımın farkındayım,
Sanki karizma farkını korumak istercesine...

Sol Raye’nin sesinde, çığlığa benzer yakarışında,
Kendimizi bulurduk romantizmin doruğunda...
Yalpaladığımız çok olmuştur bulutlar üzerinde.
Öyle içli, öyle dokunaklı, öyle samimi söylerdi ki,
Taş olsa yumuşatırdı dinleyenin gönlünü...

Hala aynı duyguları taşımak ise
Yaşamın bana sunduğu “bonus” olsa gerek…
İyi ki böyleyim…ve dilerim hep böyle kalırım.
Her zaman bir şeyler yaşasın gönlümde.
Daima bir güzelliğin, bir asaletin, bir sevginin yer bulabileceği
Ve her zaman sığınabileceğim bir “köşem”! hep var olsun içimde...

Aynı müziği “Kimler geldi, kimler geçti” şeklinde söylerken Ajda,
Sözlerinin anlamı hiç benzemese de
Dinleyene, aynı duyguları yaşatmaktan geri kalmazdı.

Kimine göre “kimler”, birileriydi,
Kimine göre geride kalan yaşantılardı,
Kimine göre yaşanmış güzellikler, edinilmiş deneyimler,
Kimine göre de “görmüş geçirmiş”likti.

Her ikisinin yorumunda da
Müziğin büyüleyici ritmi kadar sözlerinin anlamları da güçlüydü.
Eğer varsa içinizde sevgiye, güzelliğe, yaşamaya dair bir şeyler
Etkilenmemek, sizin seçeneğiniz olamazdı.
Öyle ki yüklendiğimiz duygu yoğunluğu,
Besteciyi de şarkıcıyı da çok gerilerde bırakırdı çıktığınız zirvelerde...
Söyleyenler onlarsa, bulutların üstünde gezen siz olurdunuz.

Gönül istedi mi, öyle etkilenirdi ki,
Dinleyenler, buğulu sesindeki çiy damlacıklarını görürdü söyleyenin.
İşitenler nemlenir, sevenler ıslanırdı.
Kulaklar nağmelerde…
Gönlün peşi sıra sürüklenen avare olmuş akıl, kim bilir nerelerde?.
Alır götürürdü, istediği yere...
Hem de istediği kılığa sokarak.

Böylesine etkileyen o sözlere anlam katan,
Gerçekte seslendirenlerin büyüleyici yorumlarının yarattığı duygusallıktı..
Anlamlı bulurdunuz, davetkâr, yumuşak, şehvetli, sevecen…
İnsanın içini ısıtan, kaynatan, taşıran…
Dinlereken bir başka “ben” olurdum,
Görüntüsü, sadece maske olan...

Hala karar veremem..
Hissettiklerim, kulaklarımın dinlediği miydi,
Yoksa işittiğimi zannettiğim,
Kalbimin derinliklerindeki,
Ruhumdaki, gönlümdeki,
Kurduğum hayal dünyamdaki kımıldanmalar mıydı?

O çağı yaşayan bendim.
O günlerde etkileneceğim şeyleri beğenen
Ve seçerek yaşamını anlamlandıran da bendim.
Başka şeyleri seçseydim benim için onlar anlamlı olacak,
Onlardan etkilenecek ve onları yüceltecektim.
O günlerdeki tercihimi bu yönde yapmışım.
Hala etkilendiğime göre de iyi de yapmışım.

Aklım ve gücüm oldukça içimde 
“if we were free” diyen sesi, duyguyu hep yaşatacağım,
Hiç öldürmeden, ruhumun çocuksu yanını..
Yaşama sevincimi sürdürerek…
Ve her şeyin bana ayrı bir “deja vu” yaşatacağını bilerek....

Dinleyin: 
http://www.youtube.com/watch?v=-tlcC0DMKHM

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..