Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Dellenme Zamanı

Dellenme Zamanı
 

Samsun Temsilcimiz Ömer Faruk, okuyan-araştıran ve üreten bir arkadaşımız. Nerede enteresan bir haber yakaladı, hemen bana da yollar. En son haberi şu idi;

<ı>“Dünyayı saran gerilla bahçıvanlar: İngiltere’de başlayan yeni bir gerilla hareketi tüm dünyaya yayılıyor. Ama bu gerillalar silah olarak sadece tırmık, kova, çapa ve makas kullanıyor. Amaçları ise, bahçeleri güzelleştirmek.”

Ömer'in “gerilla bahçıvan” haberini okuyunca benim aklıma birkaç yıl önce yaptığım bir delilik geldi.
Yeşil Atlas'ın 'Son Anadolu' dergisini okuyordum. Derginin baş sayfalarında B.Rahmi Eyüboğlu'nun 'Bu Anadolu var ya' diye başlayan şiiri gözüme çarptı. Okudum. Geçtim.Döndüm bir daha okudum. Derginin sonuna kadar -döne döne- o şiiri okudum.

Kardeşler, şiir beni adeta kudurttu. Okudukça yerimde duramıyorum.Vakit akşam. Şiiri yanıma aldım.'Şansıma' deyip sokağa çıktım.Tabelacı arıyorum...Buldum.
Arkadaşım tek başına, işçileri yollamış, çalışıyor.
Dedim, 'Bana bu şiiri yazacaksın!..'
Baktı, 'Bu saatte?.. Manyak mısın, sabah yazarım, işim var' dedi.
'Valla' dedim,'Ne dersen de, bana bu şiiri yazacaksın, yoksa sabaha kadar burada otururum, kapıda ölürsem vebali sana...'

Eh biraz nazımız geçiyor, biliyorum onu da.
Kırmadı. 30x50cm gibi bir pano bulduk. Şiiri yazıcıya, yazıcıdan o plastik yapışkan malzemeye döktü. Zemine yapıştırdık.Harflerin arsındaki plastikleri çıkarttık. (Ne zor şeymiş!)
Uleeee yazı tamam da, panoyu sabitleyecek sopa yok !!!!
Aklıma geldi, belediye kaldırıma diktiği ağaçların yanına uzun bir sırıklar koyuyor... Caddeye çıktım. Buldum bi tane, sevinçle dükkana geldim.
Haydaaaa bu sefer de vida yok.
Uzatmayalım, ucu kör bir vida da buldum.
Herşey tamaaaaaam...

Nezamandır gözüme (başka şeyler için) kestirdiğim, Alanya'nın en işlek lise kavşağındaki trafonun yanında bulunan yeşil alana koşar adım gittim.
Vakit, gecenin ileri saatleri...

Aklıma düşmez mi, sabıkalı avındaki polis veya zabıta şimdi beni iş üstünde görürde, 'Ne asıyon, gecenin bu saatinde bakiiiiim ?' diye beni azarlarsa.

'Ulen' dedim , 'İşi buraya kadar getirdikten sonra ölsemde gam yemem'

Tek tük de olsa -yoldan yüksekte olan bahçede- ne halt işlediğime bakan insanlar var. Ben, bir o tarafa bir bu tarafa bahçede iğne arar gibi geziyorum....
Geziyorum, çünkü, sopayı çakacak taş yok!
Hey Allahım ya, deli olcam. Herşey tamam, çakacak taş yok!
Bulduuum, bulduuuum... Onu da buldum. Çaktım.

İnanın, bugün gibi hatırlıyorum, yüreğim güm güm atıyor..
Duvardan atladım;
'Bu Anadolu var ya bu Anadolu',
'Bu Anadolu var ya bu Anadolu',
'Bu Anadolu var ya bu Anadolu' diye diye -sanki yasak/gizli bir şey yapmışım gibi- arkama bakmadan kaçar gibi evimin yolunu tuttum.

Sabah ilk işim, yolun karşısına geçip panoya bakmak olmuştu.
Pırıl pırıl parlayan panoda şu dizeler yazılıydı;

BU ANADOLU VAR YA BU ANADOLU
BU MİSLİ MENENDİ GÖRÜLMEMİŞ CÖMERT ANA
BU HER YANI MEME,
BU HER YANI DUDAK,
BU HER YANI GÜL
BU ZIRNIK ALMADAN VEREN,
HABİRE VEREN
YEDİVEREN GÜL.

Bedri Rahmi Eyüboğlu - TEMA

Diyeceğim o ki, İngilizin bahçe gerillası varsa, bizim de memleket şiirlerini gecenin bir vakti aklına düşürüp, illa da asacam, millete gösterecem diye, olmadık zahmet ve çabayı göze alan benim gibi delilerimiz var.

Bugün pano hala aynı yerinde duruyor.
Tam durağın arkasındaki boşlukta, yeşillikler içinde... Belediye orayı her yıl temizliyor, panomu da yerine tekrar çakıyor.

Her gelip geçişimde, panomun karşısında duruyor, 'Bu Anadolu var ya bu Anadolu' diye başlıyorum 'o deli gecemi' anıp okumaya.

Tavsiye ederim.
Şiirler, o kısa cümleler, memleketin halini anlatmada çok güzel etki yapıyor.

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..