Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '16

 
Kategori
Dünya
 

Demokrasi Adalet Çelişir mi?

Demokrasi ve Adalet Çelişkisi

Bize uzun yıllardır demokrasinin ve Cumhuriyetin en güzel yönetim şekli olduğu öğretildi. Bizler yüksek eğitim alamamıştık. Fikir yürütme konusunda ne yazık ki çok beceriksizdik. Çünkü fikrimiz yoktu ki yürütelim. En azından ben öyleydim. Diğerleri mutlaka çok daha iyi biliyorlardır.

Demokrasi; çoğunluğun doğrudan veya temsilcileri yoluyla yönetimi elinde tutması olsa gerek.

Çeşitli tanımlarda ise; “Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir.”

Vatandaşların rol aldığı hükümet şeklidir. Vatandaşlar doğrudan ya da temsilciler vasıtasıyla hükümette yer alabilirler. Demokrasi toplumdaki siyasi, ekonomik, dini, kültürel, etnik, yasal eşitlik konularında öne çıkan bir anlayıştır. Yasal eşitlik, özgürlük ve hukukun üstünlüğü demokrasinin en önemli unsurlarıdır.

Demokrasi fikri, milattan önce 5. yüzyılda Atina’daki şehir devletlerinde ortaya çıkmıştı. Ancak bugünkü demokrasiden biraz farklıydı. Eski Yunan’daki demokrasilerde kölelerin ve kadınların oy hakkı yoktu. Çağdaş devletlere kadar tüm demokratik yönetimler bir kesimin kontrolündeydi. Ancak 20.yy. da, bugün anladığımız anlamda, tüm yetişkinlerin oy hakkı kazandığı demokrasiler meydana gelmiştir. Magna Carta (1215) İngiliz Haklar Bildirgesi(1689) ABD. Anayasası(1787) İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi(1789) Köleliği Kaldırma Yasası(1833 ) Fransa’da Erkeklerin Genel Oy Hakkı(1848) tarihi önemdeki bazı demokratik gelişmelerdir. Osmanlı’da Tanzimat Fermanı(1839), 1. Meşrutiyet(1876), Türkiye Büyük Millet Meclisi(1920), Kadınlara oy hakkı tanınması(1930), Çok partili demokrasi(1946) bizdeki önemli gelişmelerdir. 

Demokrasi; doğrudan, yarı ve temsili demokrasi olmak üzere üç çeşit olup, bu yönetim şekillerinden genellikle diğerleri devletler açısından zor olduğu için temsili demokrasi günümüzde daha fazla rağbet görür.

Demokrasi bize sunulan en ideal yönetim şekillerinden biridir. Daha ideal yönetim şekli veya şekilleri var mıdır? İleride eminim ki, çok daha ideal yönetim şekilleri bulunacaktır.

İnsanların bir kısmının, doğanın, diğer canlıların uğradığı yıkıma karşı itirazları hep adalet kanalıyla olmuştur. İnsanlar ayaklanmışlar, doğa ayaklanmış diğer canlılar ayaklanmıştır. İnsanlarla diğer dünya üzerinde ciddi bir denge unsuru vardır. Sümerlerin tarihten silinmesinin nedeni tarihçiler tarafından açıklaması; doğanın aşırı bozulması sonucu karşılaşılan kıtlık sonucu kıtlıktan dolayı açlıktan öldüklerini ve yok olduklarını şeklindedir. Eğer bu tezler doğruya doğa; insanoğlundan kendisine adalet ve iyi muamele edilmediği takdirde Sümerlere karşı cevap; yaşatılan kıtlık olarak dönmüş. Bu da doğanın kendince adalet isteğine olumlu yaklaşılmadığı takdirde insanoğluna tepkisi olmalı. Aynı şekilde canlı türlerinin kontrolsüz bir şekilde yok edilmesinin, herhangi bir türle bağıntılı olarak diğer türlerde de değişiklik oluşturduğu ve besin zincirinin koptuğunu, dolaylı olarak da insanoğluna yine cevap olarak doğal yiyecek kaynaklarının yok olacağını gösteriyor. Bunun sonucu olarak da başta kanser olmak üzere birden çok hastalığı tekrar harekete geçireceğini insanların önümüzdeki yıllarda toplu ölümlerle karşılaşabileceği konusunda çeşitli uzmanlar uyarıyor.

Ozon tabakasının delineceği, israf ve lüks alışkanlıkları terk edilmediği takdirde kaynakların daha kısa bir zamanda tükeneceğini bilmek için uzman olmaya gerek yok. Bence tüm bu tepkiler doğadaki, diğer unsurların insandan talep ettiği adalet ve iyi muamele isteğine olumsuz cevaplara tepki niteliğinde doğadaki sistemin kendi adaletini kanunlar çerçevesinde ortaya koyması.

Aynı şekilde demokrasi, çoğunluk yönetimi olması sebebiyle çoğunluğun hem aynı zekâda, hem aynı pozitif bilince, tarih bilincine, doğa bilincine, adalet bilincine de sahip olması gerekir.

Çoğunluğun aldığı kararlar doğru olmadığı, fizik, kimya, doğa ve de daha da önemlisi Allah’ın kanunlarına zıt olduğunda çoğunluk haksızlığı düstur edindiyse o zaman ne olacak. Burada kanunlar devreye girer, diye düşünülebilir, ancak niyeti kötü olan bir grubun diğer grupları ikna etmek suretiyle kanunları değiştirmesi an meselesi değil midir? Ülkemizde doğa kanunlarına karşı yapılan uygulamaların bir süre sonra doğanın hışmına uğrayarak suçlu suçsuz ayırmadan yok ettiğini defalarca gördük ve izledik. Doğa kanunlarına karşı yapılan her şey er geç doğa kanunları tarafından bertaraf ediliyor, yok ediliyor.

Dünyada dünyanın kuruluşundan bu zamana kadar birçok kanun bulundu. Bunun anlamı daha birçok kanunun bulunması gerektiği. Bulunan doğa kanunları ve konulan kurallar son derece eksik olmalı ki, insanların bir kısmı açlığı hiç tatmazken, diğerleri henüz gerçek su içme şansına sahip olamadılar. Bazıları bilimsel keşiflerin aslında bir kısmının daha önce de bilindiğini, son derece zeki toplulukların bundan önce keşfettiğini bir grubun eline geçtikten sonra dünyanın tamamını idare ettiklerini iddia ediyorlar. Yine bazı yazarlar, Amerika ile Rusya’nın ortaklaşa yürüttüğü uzay çalışmaları esnasında son derece gelişmiş medeniyete sahip uzaylı bir kavimle ortaklaşa çalıştıklarını ve onların emir ve direktiflerini doğrudan yerine getirdiklerini iddia ettiler ve etmeye devam ediyorlar. Bu da mantıklı olabilir. Belki de doğada yapılan tahribatın yarısından fazlasının dünyanın iki polisi Amerika ve Rusya tarafından ortaklaşa yapılmasının nedenini açıklayabilir. Sözde savaşlarla insanları oyalayıp meşgul ediyorlar.

Aranılan şey, maddeden çok daha önce adalet olmalıdır. Adaleti de çakma şövalyeler ve onların kuralları ile inşa etmek neredeyse imkânsızdır.

Hangi yönetim şekli olursa olsun, insanın kendisi ile diğer insanlarla, diğer canlılarla fizik, doğa kanunları ile en çok da Allah’ın kanunlarına ters ise söz konusu yönetim şekli sadece çöptür…

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..