Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '09

 
Kategori
Güncel
 

Demokrasi ve Türk Ordusu…

Demokrasi ve Türk Ordusu…
 

Her insanın damak zevki farklıdır. Ben acı biberin soframdan asla eksik olmasına tahammül edemem ama bir başkası acı biberi sofrasına sokmayabilir.

O yüzden önemli lokantalarda bir çok yemek tuz, baharat gibi tatlandırıcıların sonradan ilave edilebileceği biçimde pişirilip servis edilir. Bu durumu hayatın her aşamasına uygulamak mümkündür.

Günümüz gelişmiş dünyasında devletlerin hemen tamamında uygulanan demokrasi de böyle kabul edilmelidir. Chorchill’in deyimi ile demokrasi, bu güne kadar bulunabilen ve uygulanan kötü idareler içinde en iyisidir. Yani başlı başına mükemmel bir idare elemanı değildir. Bu yüzden de dünyanın kabul ettiği bazı ortak maddeler dışında her ülke demokratik rejimini kendi kültürüne, inançlarına, alt yapısına göre uygular.

Bu uygulama sürecinde tamamen kendi değerlerinden referans alan ülkeler demokrasiyi olabileceği en başarılı şekli ile tatbik ediyorlar. Birilerinin dayatması ile kendi değerleri ve alt yapısına uymayan uygulamaları demokrasi şartı diye kabul eden ülkelerde hem halk, hemde demokrasinin kendisi zarar görmektedir.

Bu veriler ışığında Türk demokrasisisini değerlendirdiğimizde karşımıza çıkan gerçekler oldukça ilginçtir. Türk tarihine daha iyi bildiğimizi düşündüğümüz Osmanlı devletinden balşıyarak bakarsak göreceğiz ki Türk erkeğinin değişmeyen tek mesleği askerliktir. Bin yıldır yaşadığımız Anadolu yarımadasına bir bakarsak sosyal faaliyetlerin çoğunun Türk olmayanlar tarafından yapıldığını görürüz.(İktisat, ticaret, sanat, mimari vs…) Türk erkeğinin en önemli mesleği ise hep askerliktir.

İstiklal savaşında askeri gücün yeterli olmayacağını görüp, aslında sivil iktidarın görevi olması gerken halkı topyekun mücadeleye sokma işini yapan askerlerdir. Savaş sonunda bilinen mücadeleleri yapıp, sivil iktidarı oluşturan, cumhuriyet rejimine geçen de askerlerdir. 1929 dünya ekonomik krizinde ülkeyi hızla büyüme başarısına da götüren, yani büyük bir ekonomik başarı sağlıyan da eskinin askeri olan yöneticilerdir.

Klasik demokrasi kavramında üç ayak vardır. Bunlar yasama, yürütme ve yargıdır. Ancak bizim kendimize özgü yaşamımızda bir dördüncü ayak olarak ordumuzu kabul etmeliyiz. Bence, yabancıların telkin ve dayatmalarına uyarak orduyu bu kavramın dışında tutmak yıllardır yaşadığımız çalkantıların sebeplerinden biridir. Her Türk genci bilinç altında bir askerdir. Vatanı için her ne şartta olusa olsun seve seve ölmeyi kutsal bir görev sayan, askere davul zurna eşliğinde düğüne gider gibi giden, şehit olan evladının ardından ağlamaya bile utanarak “vatan sağolsun” diyen bir halkı yabancıların anlaması tabii ki mümkün değildir. Kendi mentalitelerine bakarak askeriyeyi, karayolları, DSİ gibi bir kurum sayıp, o çizgide bir yerde görmek isteyen yabancı kendine göre haklı olabilir. Böyle bir düşünce modeli Türk tarihinde hiç olmamıştır. Bu günde olması mümkün değildir. Bu yöndeki çabalar ancak bizim mutluluğumuzu istemeyenlerin işine yarar.

Bu çabaları günümüzde Ergenekon davası ile görüyoruz. Gerekçeye baktığımızda şu ilginç ifade göze çarpıyor. “Cumhuriyet hükümetini yıkmak için darbeye niyet etmek” Geçmişimizi hatırlayanlar bilir ki ordu isterse darbe yapar. Geçmişte bunları kanıtlamıştır. Şimdilerde pek yapılmıyor ama, yapılan anketlerde ordu halkın gözünde her şeye rağmen en çok güvenilen kurumdur. Kanaatime göre şu aşamada böyle bir niyeti de yoktur. Hele hele yaşları yetmişi geşmiş birkaç emekli paşa ile hiç.

İktidarın yanına aldığı küçük bir yargı gurubu ile, mevcut kanunlara göre sonuçta hiçbir ceza veremeyeceği ordu mensuplarına saldırması düşündürücüdür. Akla gelen düşünce ise küçük düşürmek, halkın güvenini sarsmaktır. Sonuçta tarihinde hiç olmadığı bir şekilde orduyu sıradan bir kurum haline getirmektir. Bu halk askere hala çocuğunu davul zurna eşliğinde yolluyorsa uygulanan politika asla başarılı olmayacaktır.

Ülkede kalıcı bir huzur isteniyorsa, her kesimin ordumuzu demokrasimizin dördüncü ayağı olarak kabul edip politikaları ona göre yapması gerekmektedir.

Esen kalın. 27/4/2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..