Aldatılıyoruz…

Aldatmak dürüst bir kişinin asla yapmıyacağı bir şeydir. Zira aldatılıyor olma duygusu karşı tarafın beynine yerleştimi, artık dilinizle kuş tutsanız fayda etmez.

Hatırlıyoruz. Deniz Feneri dosyası Almanyadan istensin diye muhalefet elinden geleni yaptı. Birileri epey bir ayak diredikten sonra “dosyayı resmen istedik” dedi. Aradan bir ay geçmesine rağmen ne gelen var ne giden.

O ara dosyanın bir nüshasını muhalefet getirdi. Frankfurt başsavcısına neden bakanlığımıza değil de muhalefet verdiniz dosyayı diye gazeteciler sorunca “bizden dosya isteyen olmadı” yanıtı aldılar.

Bu yanıt başlı başına bir skandaldı. Gelişmiş bir ülkede böyle bir durum olsa en hafifinden ilgili bakanın siyasi kariyeri noktalanırdı. Bizimkiler ise son derece rahat, “efendim biz bakanlık olarak Alman adalet bakanlığından istedik dediler. Kurtuldular. Ama ok yaydan çıkmıştı. Apar topar dosya istendi ve geldi.

O gün sayın adalet bakanımız, biz dosyanın kapağını bile açmadan Ankara cumhuriyet baş savcılığına gönderdik dedi. Doğrusunu isterseniz ben bu kapağını açmadık sözünü hiç anlamamıştım. Sebebi şimdi ortaya çıktı.

Frankfurt başsavcısı, “ikili anlaşmalar gereğince istenen dosyayı biz Türkçe olarak gönderdik” dedi. Yarın sayın bakan “benim haberim yok” diyecektir muhtemelen. Demek ki başsavcılık Türkçe dosyayı üç aydır tercüme ettiriyor. Sayın Baykalın konu ile ilgili aşağıdaki sözleri yoruma gerek bırakmıyor.

Baykal'dan Adalet Bakanı Şahin'e istifa çağrısı

Yargılama yapılırken tercümenin de zaten yapıldığını belirten Baykal, şunları kaydetti:

"Buraya da o tercüme edilmiş metni göndermişler iyi mi? İyi mi arkadaşlar? Türkiye şimdi aylardır neyi bekliyordu, tercüme edilmesini bekliyordu. Kim söylüyordu bunu? Bakan söylüyordu. Hangi bakan söylüyordu? Adalet Bakanı söylüyordu. Böyle manzara olur mu? Türkiye'ye yakışıyor mu? Derhal o Adalet Bakanı'nın oradan ayrılması lazım, derhal. 70 milyonu aldatmaya çalışacaksınız. Metnin Türkçe geldiği Almanya'dan gelen açıklama ile ortaya çıkacak. Böyle bir şey olamaz. Yani siz Deniz Feneri'ni himaye edeceksiniz diye, o sanıkları kollayacaksınız diye Türk halkına bu kadar kaba yalan söylenmesine nasıl göz yumarsınız? O yalan ortaya çıktıktan sonra o insanın Adalet Bakanı diye dolaşması Türk halkına hakaret değil midir? Derhal gereği yapılmalıdır."

"Anayasa'yı değiştirmeden önce hukuku işlet"

Baykal, Almanya'nın aranan 16 kişi hakkında Türkiye'den bilgi ve belge istediğini belirterek, "Tercüme yok ama o aranan veya bilgi istenen kişiler İstanbul Belediyesi'nde ballı ihaleleri almaya devam ediyorlar" dedi.

Bu tutarsızlığın ciddi bir kriz olduğunu ifade eden Baykal, şunları söyledi:
"Türkiye Anayasa değiştirecekmiş, yargıyı adam edecekmiş. Sen önce var olan yargıya saygı göstermesini öğren, yargının gereğini yapmayı öğren. Yargıyı Anayasa ile düzeltmeye kalkmadan önce yargıyı ve var olan kuralları işletmeyi başar. Türkiye maalesef daha var olan hukuk düzenini işletmeyi gerçekleştirememiş, en temel haklar ihlal ediliyor."

Deniz Feneri olayının iktidar için dokunulmaz, araştırılmaz bir konu olduğunu savunan Baykal, "Niye bu kadar telaş içindeler, doğrusu anlamıyorum. Altından ne çıkar diye kaygı duyuyorlar. Bir ülkenin dünya çapında önem kazanmış bir konuyu kendi ülkesinde yargılamaktan kaçınması hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir" diye konuştu.

Esen kalın...